Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2014/504
Karar No: 2018/108

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/504 Esas 2018/108 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2014/504 E.  ,  2018/108 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı veren
    Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 796-404

    Sanık ..."in hırsızlık suçundan TCK"nun 142/1-b, 168/1 ve 62. maddeleri uyarınca 6 ay 20 gün hapis cezası; konut dokunulmazlığının ihlâli suçundan TCK"nun 116/1 ve 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, her iki suç yönünden aynı Kanunun 53. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna ilişkin Hatay 3. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 14.07.2011 tarihli ve 796-404 sayılı hükümlerin, Cumhuriyet savcısı ve sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 28.04.2014 tarih ve 22673-11119 sayı ile;
    "...Ayrıntılarının gerekçeli kararda açıklanacağı belirtilerek sanığın mahkûmiyetine ilişkin kısa kararın verilmesinden sonra, henüz gerekçeli kararı yazmadan hâkimin öldüğü anlaşılmıştır.
    Her ne kadar hükmün esasını kısa karar teşkil etmekte ise de, 5271 sayılı CMK"nun 230 ve 232. maddeleri uyarınca Yargıtay denetimine de imkân verecek biçimde, maddi olaylarda sübut nedenlerinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıklanarak, gerekçeleri ile birlikte gösterilmesi gerektiğinden, bu durumun 1412 sayılı CMUK"nun 308. maddesinin açık hükmü gereğince kanuna muhalefet hâlini oluşturması ve CMK"nun 230, 232. maddeleri ile CMUK"nun 308. maddesine uygun düşecek ve kısa kararı da kapsayacak yeni bir hüküm kurulması gerektiği" nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 06.06.2014 tarih ve 17383 sayı ile;
    "...1- Cumhuriyet savcısının hükmün tefhim tarihi olan 14.07.2011 gününden 1 ay sonra 17.10.2011 tarihinde yapmış olduğu temyiz istemi süresinden sonra olup, Yüksek Dairenin temyiz istemini süresinde kabul ettiği kararı hatalı olmuştur.
    2- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda hâkim ve mahkemelerin her türlü kararının, karşı oy dâhil, gerekçeli olarak yazılacağı, gerekçenin yazımında 230. maddenin göz önünde bulundurulacağı belirtilmiştir. (madde 34).
    5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 230. maddesinde ise hüküm sayılan mahkûmiyet, beraat vb. hâllerde hükümlerin neleri içereceği belirtilmiştir.
    5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda heyet hâlindeki mahkemelerde karar aşamasında müzakere usulü gösterilmiş ise de, tek hâkimli mahkemelerde kısa karar açıklandıktan sonra hâkimin vefatı hâlinde nasıl bir yol izleneceği belirtilmemiştir.
    Ancak, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 299. maddesinde ise "Hüküm sonucu tefhim edildikten sonra gerekçeli karar imzalanmadan, hâkim ölür veya herhangi bir sebeple imzalayamayacak hâle düşerse, yeni hâkim, tefhim edilen hükme uygun olarak gerekçeli kararı bizzat yazarak imzalar. Toplu mahkemelerde böyle bir durumun gerçekleşmesi hâlinde, hüküm diğer hâkimler tarafından imzalanır ve başkan veya en kıdemli hâkim tarafından, hükmün altına diğer hâkimin imza edememesinin sebebi yazılarak imza olunur" denilmektedir. Maddenin gerekçesinde anılan husus "....Bu yeni bir düzenlemedir. Yargılamanın duraklamadan yürümesini sağlamak amacıyla, hüküm sonucunun duruşma tutanağına yazılıp tefhim edilmesinden sonra hâkim ölür veya gerekçeli kararı yazamayacak veya imza edemeyecek duruma düşerse, onun yerine gelen hâkim tarafından hükmün imzalanacağı kuralı getirilmiştir." denilmektedir.
    Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 6100 sayılı Yasa yürürlüğe girmeden vermiş olduğu 01.01.2004 gün ve 2004/2900-10331 esas ve karar sayılı hükmünde;"...Mahkeme hükmü oy çokluğuyla verilmiş olup muhalif üye kısa kararda muhalefet şerhini yazıp imzalamış olmasına rağmen gerekçeli karar yazılmadan vefat etmiştir. HUMK"nun 390. maddesi hükmünce yazılan kararların altının kararı veren hâkimlerle, zabıt kâtibi tarafından imza edilmesi zorunludur. Bu durumda öncelikle kısa kararın niteliğine bakmak gerekir. HUMK"nun 389. maddesine uygun olması hâlinde bu kısa kararın tefhimiyle hüküm hukuki varlık kazanmış olacağından kısa kararı tefhim eden hâkim heyetindeki hâkimlerden birinin gerekçeli kararı imzalamadan vefat etmesi hâlinde yeni hâkimin gerekçeli kararı yazıp imzalamak yetkisi vardır. Bu durumda Hukuk Genel Kurulunun 25.6.1997 gün 8/385-590 sayılı kararında da vurgulandığı gibi ölen hâkimin yerine yeni hâkimin kısa karara uygun biçimde gerekçeli kararı yazıp dosyanın bu şekliyle ikmal edilmesi gerekirken, mahkemece gerekçeli karardaki muhalefet şerhi yazılıp imzalanmadan hüküm verilmesinde isabet görülmemiştir" denilmektedir.
    Öte yandan, ceza usul hükümleri arasında kıyasın mümkün olduğu duraksamasız Ceza Genel Kurulu ve daire uygulamaları ile sabittir.
    Yine, öğretide, gerek ..."a gerekse Baki Kuru ve Ejder Yımaz"a göre ceza usulünde hüküm bulunmadığı takdirde hukuk usulü kıyasen uygulanabilecektir.
    Bu nedenlerle, hükmün esasını oluşturan kısa karar açıklandıktan sonra vefat eden hâkimin yerine yeni atanan hâkimin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 299. maddesinde yer alan "Hüküm sonucu tefhim edildikten sonra gerekçeli karar imzalanmadan, hâkim ölür veya herhangi bir sebeple imzalayamayacak hâle düşerse, yeni hâkim, tefhim edilen hükme uygun olarak gerekçeli kararı bizzat yazarak imzalar." hükmünün kıyasen uygulanması mümkün görüldüğünden yeni hâkim tarafından yazılan gerekçeli karanın kısa karar ile uyumlu olduğu gözetildiğinde, hükmün bu sebeple bozulması kararı da hatalı olmuştur." görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 30.06.2014 tarih ve 23583-18503 sayı ile;
    "1-...Cumhuriyet savcısının sanık ... hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlâli suçlarından kurulan 14.07.2011 tarihli mahkûmiyet hükümlerini 1412 sayılı CMUK"nun 310/2. maddesinde öngörülen bir aylık süre geçtikten sonra temyiz etmesi nedeniyle Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin reddine karar verilmesi yönündeki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne,
    ...
    Cumhuriyet savcısının, 14.07.2011 tarihinde verilen hükmü 1412 sayılı CMUK"nun 310/2. maddesinde öngörülen bir aylık süre geçtikten sonra 17.10.2011 tarihinde temyiz ettiği anlaşıldığından, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin aynı Kanunun 317. maddesi gereğince istem gibi reddine,
    2- Sanık ... hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlâli suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerinin, kısa kararın verilmesinden sonra, henüz gerekçeli kararı yazamadan hâkimin ölmesi nedeniyle başka hâkim tarafından yazılan gerekçeli kararın kısa karar ile uyumlu olması nedeniyle bu yöndeki bozma kararına yönelik Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine" karar verilerek Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
    I- Hâkimin, kısa kararı tefhim ettikten sonra gerekçeli kararı yazıp imzalamadan önce vefat etmesi nedeniyle yerine görevlendirilen hâkim tarafından gerekçeli kararın yazılıp yazılamayacağı,
    Gerekçeli kararın yazılabileceği sonucuna ulaşılması hâlinde ise;
    II- Görevlendirilen hâkim tarafından yazılan gerekçenin kısa karara uygun, yasal ve yeterli olup olmadığı,
    Hususlarının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Sanık hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlâli suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sırasında 14.07.2011 tarihli oturumda, sanığın her iki suçtan mahkûmiyetine ilişkin kısa kararın hâkim Mahmut Aktürk tarafından tefhim edildiği, ancak adı geçen hâkimin 21.07.2011 tarihinde vefat etmesi nedeniyle kararın gerekçesinin yazılamadığı, gerekçeli kararın, görevlendirilen hâkim Harun Karakuş tarafından 07.10.2011 tarihinde yazılarak kararın son bölümünde“hâkim Mahmut Aktürk"ün 21.07.2011 tarihinde vefatı nedeniyle işbu gerekçeli karar kısa karara uygun olarak görevlendirilen hâkim Harun Karakuş tarafından yazılmıştır” açıklamalarına yer verildiği anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlık konularının ayrı ayrı ele alınmasında fayda bulunmaktadır.
    I- Hâkimin, kısa kararı tefhim ettikten sonra gerekçeli kararı yazıp imzalamadan önce vefat etmesi nedeniyle yerine görevlendirilen hâkim tarafından gerekçeli kararın yazılıp yazılamayacağı;
    Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken ve hüküm fıkrasının içereceği hususlar, 1412 sayılı CMUK"nun 260. maddesinde;
    "Maznun mahkûm olursa hükmün esbabı mucibesinde mahkemece suçun kanuni unsurları olmak üzere sabit ve muhakkak addedilen vakıalar gösterilir; eğer delil başka vakıalardan istintaç edilmiş ise bunlar dahi hükümde söylenir.
    Duruşma sırasında Ceza Kanununda muayyen olup cezanın kaldırılmasını veya tahfif veyahut teşdidini mucip olacak mahiyetteki hallerin vücudu serdedilmiş ise hükmün esbabı mucibesinde bu hallerin sabit addedilip edilmediği gösterilir.
    Bundan başka mahkûmiyete dair hükmün esbabı mucibesi Ceza Kanununun tatbik olunan maddesini veya ceza miktarının tayinine hakimi sevkeden halleri muhtevi olur.
    Ceza Kanunu umumi surette daha hafif bir cezanın tatbikını esbabı muhaffife vücuduna bağlı kılmış ise bu sebeplerin vücudu kabul veya reddolunduğu takdirde hükmün esbabı mucibesi bunlara mütaallik kararları dahi gösterir.
    Kanun yollarına müracaata salahiyeti olanlar bu haklarından vazgeçtiklerini beyan ederlerse suçun kanuni unsurlarını gösteren vakıaların ve tatbik edilen kanun maddesinin söylenmesi yeter.
    Beraet halinde hükmün esbabı mucibesi maznunun isnat olunan suçu işlediğinin sabit olmamasından mı yoksa sabit ve mütehakkik addedilen suçun kanunda bir mahkümiyeti istilzam edemediğinden mi beraetine hükmolunduğunu gösterir",
    261. maddesinde;
    "Hükmün tefhimi duruşmanın sonunda, en az 268. maddede belirtilen hüküm fıkrasının duruşma tutanağına geçirilerek okunması ve gerekçenin başlıca noktalarının sözlü olarak bildirilmesi suretiyle olur.
    Hüküm fıkrası ayakta dinlenir.
    Hükmün tefhimi sırasında sanık hazır bulunduğu takdirde, varsa kanun yolları kendisine bildirilir",
    268. maddesinde ise;
    "Hükmün esbabı mucibesi tamamiyle zabıtnameye dercedilmemişse tefhimden üç gün içinde dava dosyasına raptolunur.
    Hüküm ve kararlar buna iştirak eden hâkimler tarafından imzalanır.
    Hükmün beyaz edilmesinde, hâkimlerden biri imza edemeyecek halde ise maniin sebebi reis tarafından ve bununda bulunmaması halinde hükümde hazır bulunan hâkimlerin en kıdemlisi tarafından hükmün altına yazılır.
    Hüküm fıkrasında; 253. maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurmanın mümkün olup olmadığını tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.
    Hükümlerin ikinci nüshaları ve hulasaları reis ve zabıt katibi tarafından imzalanır ve mahkeme mühriyle mühürlenir." şeklinde düzenlenmişti.
    Benzer yönde hükümler içeren 5271 sayılı CMK"nun "Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar" başlıklı 230. maddesi;
    "1- Mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde aşağıdaki hususlar gösterilir:
    a- İddia ve savunmada ileri sürülen görüşler.
    b- Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi.
    c- Ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi; bu hususta ileri sürülen istemleri de dikkate alarak, Türk Ceza Kanununun 61 ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre cezanın belirlenmesi; yine aynı Kanunun 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi.
    d- Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar.
    2- Beraat hükmünün gerekçesinde, 223. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen hâllerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
    3- Ceza verilmesine yer olmadığına dair kararın gerekçesinde, 223. maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarında belirtilen hâllerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
    4- Yukarıdaki fıkralarda belirtilen hükümlerin dışında başka bir karar veya hükmün verilmesi hâlinde bunun nedenleri gerekçede gösterilir” biçiminde düzenlenmiştir.
    Hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının içereceği hususlar ise aynı Kanunun 232. maddesinde;
    "1- Hükmün başına, "Türk Milleti adına" verildiği yazılır.
    2- Hükmün başında;
    a- Hükmü veren mahkemenin adı,
    b- Hükmü veren mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hâkimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanunî temsilcisinin ve müdafiin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği,
    c- Beraat kararı dışında, suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
    d- Sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı,
    Yazılır.
    3- Hükmün gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içinde dava dosyasına konulur.
    4- Karar ve hükümler bunlara katılan hâkimler tarafından imzalanır.
    5- Hâkimlerden biri hükmü imza edemeyecek hâle gelirse, bunun nedeni mahkeme başkanı veya hükümde bulunan hâkimlerin en kıdemlisi tarafından hükmün altına yazılır.
    6- Hüküm fıkrasında, 223. maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.
    7- Hükümlerin nüshaları ve özetleri mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır ve mühürlenir” şeklinde düzenlenmiş iken 02.12.2016 gün ve 29906 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 31. maddesiyle 5271 sayılı CMK"nun 232. maddesinin üçüncü fıkrasına “hükmün gerekçesi” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve varsa karşı oy gerekçesi” ibaresi eklenmiş, aynı maddenin beşinci fıkrası ise “Hüküm sonucu tefhim edildikten sonra gerekçeli karar imzalanmadan hâkim ölür veya herhangi bir sebeple kararı imzalayamayacak hâle düşerse, yeni hâkim, tefhim edilen hükme uygun olarak gerekçeli kararı bizzat yazarak imzalar. Toplu mahkemelerde böyle bir durumun gerçekleşmesi hâlinde, hüküm diğer hâkimler tarafından imzalanır ve başkan veya en kıdemli hâkim tarafından, hükmün altına diğer hâkimin imza edememesinin sebebi yazılarak imza olunur” biçiminde değiştirilmiştir.
    Görüldüğü üzere gerek 1412 sayılı CMUK"nda gerekse 6763 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 5271 sayılı CMK"nun ilk hâlinde, heyet olarak çalışan mahkemelerde görev yapan hâkimlerden birinin kısa karar açıklandıktan sonra hükmü imzalayamaması durumunda bunun nedeninin mahkeme başkanı veya hükümde bulunan hâkimlerin en kıdemlisi tarafından hükmün altına yazılacağı, gerekçeli kararın başkan ve diğer hâkim tarafından oluşturulacağı açıkça düzenlenmişken, karar tarihi itibarıyla ceza usulü yargılamasında tek hâkimli mahkemelerde görev yapan hâkimin, yargılamayı sonlandırarak kısa kararı tefhim ettikten sonra herhangi bir sebeple gerekçeli kararı yazıp imzalayamayacak duruma düşmesi hâlinde nasıl bir yol izleneceği hususunda bir düzenleme bulunmamaktadır.
    Bu hususa ilişkin olarak, karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanununda da herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiş, uygulamadaki bu boşluk, vefat eden hâkimin yerine görevlendirilen yeni hâkimin kısa karara uygun şekilde gerekçeli kararı yazıp dosyayı bu hâliyle ikmal ettirmesi gerektiği yönündeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.06.1997 tarihli ve 385-590 sayılı içtihadı ile giderilmeye çalışılmış; 04.02.2011 tarihli ve 27836 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 299. maddesi ile, “Hüküm sonucu tefhim edildikten sonra gerekçeli karar imzalanmadan, hâkim ölür veya herhangi bir sebeple imzalayamayacak hâle düşerse, yeni hâkim, tefhim edilen hükme uygun olarak gerekçeli kararı bizzat yazarak imzalar. Toplu mahkemelerde böyle bir durumun gerçekleşmesi hâlinde, hüküm diğer hâkimler tarafından imzalanır ve başkan veya en kıdemli hâkim tarafından, hükmün altına diğer hâkimin imza edememesinin sebebi yazılarak imza olunur” düzenlemesi getirilerek hukuk usulü yargılamasında bu konudaki kanuni boşluk giderilmiştir.
    Öğretide de; kısa kararı tefhim eden hâkimin gerekçeli kararı yazmadan veya imzalamadan ölüm, istifa, emeklilik gibi nedenlerle mahkemeden ayrılmış olması hâlinde, yeni hâkimin gerekçeli kararı yazıp imzalama yetkisine sahip olduğu, bu durumda yeni hâkimin yeniden duruşma açarak tahkikat ve yargılama yapmasına gerek olmadığı, ölen hâkimin tefhim ettiği kısa karara uygun biçimde gerekçeli kararın yazılarak dosyaya konulmakla yetinilmesi gerektiği savunulmuştur. (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, s, 2041 vd)
    02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunla 5271 sayılı CMK"nun 232. maddesinin beşinci fıkrasında yapılan değişiklikle getirilen, hükmün sonucunun tefhim edilmesinden sonra gerekçeli karar imzalanmadan hâkimin ölmesi veya herhangi bir sebeple kararı imzalayamayacak hâle düşmesi durumunda yeni hâkimin, tefhim edilen hükme uygun olarak gerekçeli kararı bizzat yazıp imzalayacağına ilişkin düzenleme ile, ceza usulü yargılamasında da bu konudaki kanuni boşluk giderilmiştir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Hâkimin kısa kararı tefhim ettikten sonra vefat etmesi nedeniyle gerekçeli kararın görevlendirilen hâkim tarafından yazıldığı olayda; hüküm tarihinde yürürlükte bulunan ceza ve hukuk usulü kurallarına göre tek hâkimli mahkemelerde görev yapan hâkimin gerekçeli kararı yazıp imzalamadan vefat etmesi ya da herhangi bir sebeple kararı imzalayamayacak hâle düşmesi durumunda nasıl bir yol izleneceğine ilişkin bir düzenleme yapılmamış ise de; yerleşmiş uygulamada, görevlendirilen hâkimin gerekçeli kararı yazıp imzalamak yetkisine sahip olduğunun kabul edilmesi, hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nun 232. maddesinin beşinci fıkrası ve 6100 sayılı HMK"nun 299. maddesindeki hükümlerle, hâkimin gerekçeli kararı imzalamadan ölmesi veya herhangi bir sebeple kararı imzalayamayacak hâle düşmesi durumunda yeni hâkimin, tefhim edilen hükme uygun olarak gerekçeli kararı bizzat yazarak imzalayacağının hüküm altına alınarak yerleşmiş uygulama doğrultusunda düzenleme yapılması göz önüne alındığında, hâkimin, kısa kararı tefhim ettikten sonra gerekçeli kararı yazıp imzalamadan önce vefat etmesi nedeniyle yerine görevlendirilen hâkim tarafından gerekçeli kararın yazılacağı kabul edilmelidir.
    Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; itirazın reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
    II- Görevlendirilen hâkim tarafından yazılan gerekçenin kısa karara uygun, yasal ve yeterli olup olmadığının değerlendirilmesine geçildiğinde;
    Yapılan müzakere esnasında bir kısım Ceza Genel Kurulu Üyelerince, görevlendirilen hâkim tarafından yazılan gerekçenin kısa karara uygun, yasal ve yeterli olup olmadığının Özel Dairece değerlendirilmesi gerektiğinin ileri sürülmesi üzerine öncelikle bu hususun değerlendirilmesi gerekmiştir.
    Görevlendirilen hâkim tarafından yazılan gerekçenin kısa karara uygun, yasal ve yeterli olup olmadığına ilişkin Özel Dairece herhangi bir denetleme yapılmadığı anlaşıldığından, Özel Daire denetiminden geçmemiş olan bir konunun ilk kez Ceza Genel Kurulunca incelenmesine kanuni imkân bulunmaması nedeniyle ikinci uyuşmazlık konusu bu aşamada değerlendirilmemiştir.
    Bu itibarla, gerekçenin kısa karara uygun, yasal ve yeterli olup olmadığının denetlenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.

    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE;
    2- Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 28.04.2014 tarihli ve 22673-11119 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
    3- Dosyanın, görevlendirilen hâkim tarafından yazılan gerekçenin kısa karara uygun, yasal ve yeterli olup olmadığının denetlenmesi için Yargıtay 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.03.2018 tarihinde yapılan müzakerede birinci uyuşmazlık yönünden oy çokluğuyla, ikinci uyuşmazlık yönünden oy birliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi