6. Ceza Dairesi 2018/2215 E. , 2020/3582 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Yağma
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Sanık ... hakkında mağdur ...’e karşı yağmaya kalkışma suçundan, Edirne 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.09.2004 gün, 2004/91 Esas ve 2004/159 Karar sayılı ilamı uyarınca, 765 sayılı TCK"nin 64/1, 495/1. maddeleri delaletiyle aynı Yasanın 497/2, 61/1, 55/3, 59. maddeleri uyarınca, 3 yıl 8 ay 13 gün ağır hapis cezasına hükmedildiği; anılan hükmün sanık savunmanı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 22.03.2005 tarih, 2004/10076 Esas, 2005/2625 Karar sayılı ilamı ile “Sanığın naklen gittiği yerden nüfus bilgileri getirtilmeden, kapalı kayıt esas alınarak hüküm kurulması” gerekçesi ile hükmün bozulduğu;
İlk derece Mahkemesince, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda 01.07.2005 gün, 2005/126 - 2005/133 sayılı karar ile, sanık ... hakkında, 5237 sayılı TCK"nin 149/1-a-c-h, 35/2, 150/2, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 6 ay 7 gün hapis cezasına hükmedildiği; anılan hükmün sanık savunmanı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 30.01.2007 tarih, 2006/7985 Esas, 2007/709 Karar sayılı ilamı ile “Sanık hakkında, uygulama koşulları bulunmayan 5237 sayılı TCK’nin 150/2. maddesi ile uygulama yapılması, aynı Kanunun 50. ve 51. maddelerinin tartışmasız bırakılması, yine aynı Kanunun 50/3. maddesi uyarınca 18 yaşından küçük sanık hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlardan birine çevrilme zorunluluğunun gözetilmemesi, hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. ve 24. maddelerinin değerlendirilmesi zorunluluğu ” gerekçeleri ile hükmün bozulduğu;
İlk derece Mahkemesince, yine bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda 28.11.2007 gün, 2007/81 - 2007/227 sayılı karar ile, sanık ... hakkında, 5237 sayılı TCK"nin 149/1-a-c-h, 35/2, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 15 gün hapis cezasına karar verilip, CMK’nin 307/son maddesine göre sonuç ceza olarak 6 ay 7 gün hapis cezasına hükmedildiği; 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi kapsamında, 5 yıl denetim süresi öngörülüp, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, anılan kararın, itiraz edilmeksizin 06/12/2007 tarihinde kesinleştiği;
Hatay 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 2008/753 Esas, 2008/742 Karar sayılı dava dosyasından yapılan ihbar üzerine, sanığın deneme süresi içinde suç işlediği anlaşılıp, Edirne 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından dava dosyasının yeniden ele alınarak, 16/06/2014 gün, 2014/201-192 sayılı karar ile, açıklanması geri bırakılan 28.11.2007 günlü hükmün açıklandığı, anılan hükmün sanık savunmanı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 23.11.2017 tarih, 2015/6256 Esas, 2017/4925 Karar sayılı ilamı ile “Suç tarihinde 18 yaşını doldurmayan sanığın yakınan ...’e karşı eylemine ilişkin hükmolunan kısa süreli hapis cezasının 5237 sayılı TCK’nin 50/3. maddesi uyarınca adli para cezası yada diğer seçenek yaptırımlardan birine çevrilme zorunluluğunun gözetilmemesi” gerekçesi ile hükmün bozulduğu;
İlk derece Mahkemesince, yine bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda 13.03.2018 gün, 2017/149 Esas, 2018/48 sayılı karar ile, sanık ... hakkında, 1412 sayılı CMUK’un 326/son madde ve fıkrası dikkate alınarak, 5237 sayılı TCK"nin 149/1-a-c-h, 35/2, 31/3 ve 62. 50/3 maddeleri uyarınca sonuç ceza olarak 3740 TL adli para cezasına hükmedildiği; anılan hükme karşı sanık savunmanının temyiz davası açtığı anlaşılmıştır.
Yargıtay Yüksek Ceza Genel Kurulu 01.03.2016 tarih, 2015/3-599 Esas, 2016/99 Karar sayılı ilamında; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin davalarda dava zamanaşımı süresinin ne zaman duracağı ve ne zaman işlemeye başlayacağını tartışmıştır. Anılan kararda; “Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda dava zamanaşımı, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği tarihte durmaya başlayıp denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde denetim süresi sonunda, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde ise yeni suçun işlendiği veya denetimli
serbestlik tedbiri yükümlülüklerine aykırı davranıldığı tarihte dava zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar” hükmüne yer verilmiştir.
Sanığın eylemine uyan TCK"nin 149/1-a-c-h, 35/2, 31/3, 62. maddelerindeki ceza için belirlenen zamanaşımını düzenleyen aynı Yasanın 66. maddesinde 15 yıllık süre belirlendiği, TCK"nin 66. maddesinin 2. fıkrası uyarınca ise 15-18 yaş grubunda bulunan sanık için bu sürenin 2/3’ünün geçmesiyle kamu davasının düşeceği öngörülmüştür. Yine aynı yasanın 67. maddesinin son fıkrasında dava zamanaşımının yasada tahdidi olarak öngörülen sebeplerle kesilmesi halinde, zamanaşımı süresi ile ilgili suça ilişkin olarak yasada belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacağı öngörülmüştür. Buna göre 15-18 yaş grubunda sanığın eylemine uyan atılı suçun olağan zamanaşımı süresi 10 yıl olup, olağanüstü halde kesintili zamanaşımı süresi 15 yıl olacaktır.
Somut olayımızda; nitelikli yağma suçunun zamanaşımı süresi TCK"nin 66. maddesinde 15 yıl olarak öngörülmüş olup, aynı maddenin 2. fıkrasına göre 15-18 yaş grubunda olan sanık ... hakkında zamanaşımı süresi, bu sürenin yarısı olan 10 yıl olup, olağanüstü hallerde yarısına kadar; yani 15 yıla kadar uzayacaktır. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun yukarıda anılan kararı ışığında; sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kesinleştiği tarih olan 06.12.2007 tarihi ile sanığın 2. suçu işlediği tarih olan 13.09.2008 tarihi arasında dava zamanaşımı süresinin 10 ay 7 gün süreyle durduğunun kabulü gerektiğinden, bu sürenin olağanüstü zamanaşımı süresine eklenmesi halinde, sanık hakkında açılmış bulunan kamu davasında olağanüstü zamanaşımı süresinin 16.02.2020 tarihinde, inceleme tarihinden önce dolmuş olması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanının temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK"un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 21/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.