14. Hukuk Dairesi 2015/1746 E. , 2015/5643 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, 16.09.2013 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesinin istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.05.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, noter tarafından düzenlenen mirasçılık belgesinin iptali isteğine ilişkindir.
Davacı, muris ..."ın vefatı ile mirasçıları olarak; çocukları davacı ... ile kardeşi ... ve eşi ..."nın kaldığını, davaya konu iki ayrı mirasçılık belgesinde de mirasçı olarak gerçeğe aykırı şekilde yalnızca Moska"nın görülmesi nedeniyle İstanbul 8. Noterliği 27.04.2012 tarihli, ... Noterliği 27.04.2012 tarihli mirasçılık belgelerinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacı tarafın öncelikle mirasçı olduğunu kanıtlamak zorunda olduğunu, haklı ve somut gerekçeye dayanmayan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu mirasçılık belgelerinin iptaline karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
01.10.2011 tarihinden önce yürürlükte bulunan HUMK"nın sulh hukuk mahkemesinin görevini belirleyen 8/II-6. bendi "mirasçılık belgesi verilmesi hakkındaki isteklerle, bu belgenin değiştirilmesi veya iptali davalarına…" bakar şeklinde olduğu halde sonradan yürürlüğe giren HMK"nın 1. maddesinde, "Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir" hükmüne yer verilmiştir. Aynı kanunun 2. maddesinde ise "Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi" olduğu vurgulanmıştır. 6100 sayılı HMK"nın 4/1-ç bendinde, "Bu kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hakimini görevlendirdiği davalara sulh
hukuk mahkemesi bakar" yine aynı kanunun, görevli mahkeme başlığını taşıyan 383/1. fıkrasında; "çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesi" olduğu açıklanmıştır.
Öte yandan genel hüküm niteliğinde bulunan TMK"nın 598/1 maddesinde de veraset belgesinin sulh hukuk mahkemesince verilmesi öngörülmüştür. 6100 sayılı HMK"nın "çekişmesiz yargı işleri" başlığını taşıyan 382/2-c maddesinin 6. bendine göre mirasçılık belgesi verilmesi sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girmekte ve çekişmesiz yargı kapsamında kalmaktadır. Yukarıda açıklandığı gibi HUMK"nın 8/II-6. maddesi uyarınca mirasçılık belgesinin verilmesi, değiştirilmesi veya iptal davaları ile ilgili görev sulh hukuk mahkemesine verildiği halde HMK"nın 382/2-c maddesinin 6. bendine göre sulh hukuk mahkemeleri sadece veraset belgesi verilmesiyle ilgili istekler konusunda görevlidir.
Buradan hareketle veraset belgesinin değiştirilmesi veya daha önce verilen veraset belgesinin iptali davalarının sulh hukuk mahkemesinde görülemeyeceği sonucuna varılmaktadır. Kaldı ki veraset belgesinin iptali davalarının hasımlı olarak açılması zorunlu bulunduğundan çekişmesiz yargı kapsamından çıkıp çekişmeli yargı mahiyetini aldığı da bir gerçektir. Bu durum karşısında HMK"nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan bu tür davalar bakımından HMK"nın 382/2-c maddesinin 6. bendi uyarınca asliye hukuk mahkemesi görevlidir.
Ayrıca 1512 sayılı Noterlik Kanununun 71/C maddesi gereğince noterlerin verdikleri mirasçılık belgesi hakkında, menfaati ihlal edilenler tarafından sulh hukuk mahkemesine itirazda bulunulabilir.
Somut olayda davacıların talebi çekişmeli yargıya ilişkin bir husus olmayıp, daha önce noter tarafından verilen mirasçılık belgesine itiraz niteliğindedir. Bu itibarla mahkemece yukarıda belirtilen yasa hükmü gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın esasının karara bağlanması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 20.05.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.