(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/37239 E. , 2020/8967 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde aylık net 1890 TL ücret karşılığında iş makinası operatörü olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir neden olmadan feshedildiğini, işyerinde çalışma sisteminin iki vardiya şeklinde 08.00-20.00 ve 20.00-08.00 olarak günlük 12 saat üzerinden olduğunu, kimi zaman hafta tatillerinde de çalıştırıldığını, davacının yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ileri sürerek kıdem tazminatı, ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda yıllık izin ücreti talebinin kabulüne, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil çalışma ücretlerine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.Yukarıda fazla çalışmanın ispatı konusunda anlatılan ilkeler hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde yapılan çalışmalar açısından da geçerlidir.Somut uyuşmazlıkta, davalı ... vekili tarafından sunulan izin belgeleri karşılaştırıldığında davacı tanığı ..."in beyanları ile bu izin belgelerinin örtüşmediği ve tanığın beyanlarına itibar edilemeyeceği gerekçesiyle ispat edilemeyen fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücreti taleplerinin reddine karar verilmiştir. Ne var ki, işverence sunulan (hafta tatili izin kullanımına ilişkin) belgeler, tanığın kendi şahsına ilişkindir. Ayrıca tanık beyanında, “Sabah 08:00 akşam 18:00, ikinci vardiya akşam 22:00 sabah 08:00 arasındaydı... Ayda sadece 1 gün dinlenme günümüz vardı. Diğer zamanlar 7 gün çalışıyorduk. Dini bayramlarda sadece 1 gün tatilimiz vardı. Resmi bayramlarda sürekli çalışıyorduk.” şeklinde beyanda bulunmuş ise de, somut olayda, tanığın anlatımının davacının çalışma düzenine ilişkin kısmı önemlidir. İşverence sunulan kayıtların, tanığın hafta tatili çalışması yapıp yapmadığına ilişkin olması karşısında; mahkemece davacı tanığının anlatımına değer verilmeden sonuca gidilmesi isabetli değildir.
Diğer taraftan, dosya kapsamında 2012 Kasım-2014 Ekim dönemine ilişkin giriş çıkış hareket kayıtları bulunmakta olup, bu kayıtlarda işçinin imzası bulunmadığı gerekçesiyle kayıtlara itibar edilmemiştir. Söz konusu kayıtlara karşı davacı asilin beyanı alınmadan, bilirkişi tarafından resen bu sonuca varılmış olması hatalıdır. Ayrıca yargılama sırasında dinlenen davacı tanıklarından birinin husumetli tanık olduğu anlaşılmakta olup, salt bu tanığın anlatımına göre sonuca gidilemeyeceği, bu sebeple tanığın anlatımına ihtiyatla yaklaşılması gerektiğinde tereddüt bulunmamaktadır. Ancak, husumetli davacı tanığı ile diğer davacı tanığı ...’in çalışma saatlerine yönelik anlatımı arasında çelişki bulunduğu gibi, davacı tanıkları ile davalı tanığının anlatımı arasında da işyerinde uygulanan vardiya sayısı bakımından çelişki bulunmaktadır. Bu itibarla, öncelikle davacının dava dilekçesindeki iddialarına göre değerlendirme yapılması gerektiği gözden kaçırılmadan, yazılı kayıtlara karşı davacının beyanı alınmalı, diğer deliller ile birlikte davacı tanığı ...’in beyanına da değer verilebileceği dikkate alınarak tanıkların anlatımı arasındaki çelişkiler giderilmeli, oluşacak sonuca göre dosya kapsamındaki tüm deliller yeniden birlikte değerlendirilerek davacının fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma iddiasını ispat edip edemediği noktasında bir karar verilmelidir.
Kabule göre ise, yargılama sırasında düzenlenen bilirkişi raporunda, yukarıda açıklanan ilke ve esaslara uygun hesaplama yapılmadığı tespit edilmektedir. Fazla çalışma ücretinin hesabında, fazla çalışma ücreti ödendiği görülen imzalı ücret bordrolarının dışlanması, imzasız ücret bordroları yönünden ise banka kayıtları ile karşılaştırılmak suretiyle mahsup yoluna gidilmesi gerektiği dikkate alınmalıdır. Mahkemece belirtilen yönler nazara alınmadan eksik inceleme ve hatalı hukuki değerlendirme ile hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
3-Mahkemece davalı ... ile diğer davalı ... lehine ayrı ayrı vekalet ücreti hükmedilmiştir. Davalı şirketler arasında işyeri devri bulunduğu kabul edildiğine göre, davalıların talep edilen bir kısım alacaklar yönünden birlikte sorumluluğu esastır. Her iki davalı yönünden ret sebebi tek olduğu halde davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücreti hükmedilmesi hatalıdır.Temyiz edilen kararın açıklanan sebeplerle bozulması gerekmiştir. Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.07.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.