10. Hukuk Dairesi 2015/22980 E. , 2016/1140 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, davacının murisi ...’in davalı işveren nezdinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve özellikle 1375 sicil nolu işyerinin dönem bordroları, işyerinden gönderilen davacının murisine ait hizmet cetveline ve alınan tanık beyanlarına göre, davacının murisinin 17.03.1960-22.08.1960 tarihleri arasında 1375 sicil nolu işyerinde çalıştığının kanıtlanmış olmasına göre, davalılar vekillerinin 17.03.1960-22.08.1960 tarihleri arasındaki çalışmaya ilişkin tespit hükmüne karşı ileri sürdükleri temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-)23.08.1960-31.12.1960 tarihleri arasındaki döneme ait hizmet tespitine ilişkin hüküm yönünden ileri sürülen temyiz itirazları bakımından ise,
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil..
toplanabileceği açıktır. Yargılama sırasında resmi belge veya yazılı delil esas ise de; somut bilgilere dayanması ve inandırıcı olmaları koşuluyla tanık beyanları ile de ispatı mümkündür.
İnceleme konusu davada 23.08.1960-31.12.1960 istem aynen hüküm altına alınmış ise de, dosyada yer alan bilgi ve belgeler karar vermeye elverişli görünmemektedir. Bu bakımdan; çalışmanın geçtiği iddia edilen davalı işverene ait 51 sicil nolu işyerinin 506 sayılı Kanun hükümleri kapsamında bulunduğu süreler (tescil dönemi) Kurumdan sorulmalı, davacıyla ilgili varsa tüm belge ve kayıtlar işverenden istenilmeli, uyuşmazlık konusu tarihleri içerir dönemsel sigorta primleri bordroları Kurumdan getirtilmeli, anılan bordrolarda davacının murisinin bildirimlerinin yer alıp almadığı denetlenmeli, bordrolarda bildirimleri yapılan sigortalıların hizmet cetvelleri getirtilerek bilgi ve görgüsüne başvurulmalı, bordrolar düzenlenmediği veya tüm aramalara karşın sigortalılara ulaşılamadığı takdirde aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve çalışanlar yöntemince saptanarak tanık sıfatıyla dinlenilmeli, çalışmanın gerçekleşip gerçekleşmediği, hangi tarihler arasında geçekleştiği ortaya konulmalı, belirdiği takdirde tanık anlatımları arasındaki çelişkiler giderilmeli ve toplanan tüm kanıtlar değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
3-)Mahkeme kararlarının, infaza elverişli olması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 297. maddesindeki (Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388 ve 389’uncu maddelerinde) tanımlanan unsurları taşıması ve “iki tarafa tahmil ve bahşedilen haklar şüphe ve tereddüdü mucip olmayacak surette gayet sarih ve açık yazılması” yönündeki usul hükümlerine uygun bulunması gerekir.
Dosya kapsamından, davacının murisinin 17.03.1960-22.08.1960 tarihleri arasındaki çalışmasına ilişkin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş ise de, mahkemece, davacının davalı işverene ait 1375 ve 51 sicil nolu işyerlerinde geçen çalışma dönemleri ve karşılığındaki çalışma süreleri açıkça belirtilmeden tüm dönem boyunca her iki işyerinde de çalışıldığına hükmedilerek, infazda tereddüt uyandıracak şekilde ve yukarıda izah edildiği üzere 51 sicil nolu işyerinde geçen çalışma ile ilgili eksik araştırmaya dayalı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.
4-) HUMK. 185. maddesi gereğince davanın atiye bırakılması, bir başka ifade ile davayı takipten vazgeçilmesi ancak davalının muvafakatine bağlı olup, açılan davada, davacı vekilinin 18.06.2015 tarihli oturumda 01.01.1961-17.03.1961 tarihleri arasındaki döneme ilişkin atiye terk talebine davalıların vekilinin açık muvafakati bulunmadığından, 01.01.1961-17.03.1961 tarihleri arasındaki süreye yönelik davanın geri alındığından söz edilemeyeceğinden anılan dönemin reddi ile davanın kısmen kabulüne karar verilerek yargılama giderlerinin kısmen kabul durumuna göre belirlenmesi ve kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi de hatalı bulunmuştur.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ... Genel Müdürlüğü"ne iadesine, 28.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.