20. Hukuk Dairesi 2014/9600 E. , 2015/4396 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili ile davalılar ve ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... köyü, ... mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, 24.08.2007 tarihli zilyetlik devir sözleşmesi ile Necati Kırmacı"dan zilyetliğinin devralındığından eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile fen bilirkişisi ... tarafından düzenlenen 03.05.2010 tarihli raporda (A) ile işaretli 5664,95 m², (B) ile işaretli 570,36 m², (C) ile işaretli 663,28 m², (D) ile işaretli 1017,96 m² ve (E) ile işaretli 175,39 m²"lik bölümlerin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ve davalı köy tüzel kişiliği tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz incelemesi sonrasında Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 15.10.2011 gün ve 2011/5583-10048 sayılı bozma kararında özetle; “Mahkemenin hükmünün yerinde olmadığı, mahkemece, ilgisi olduğu halde, Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince ...ne husumetin yaygınlaştırılmadığı, bölgede 1986 yılında yapılan arazi kadastrosunda dava konusu yerin neden tapulama harici bırakıldığının sorulmadığı, orijinal kadastro paftası getirtilerek bu paftadaki yerinin belirlenmediği, çekişmeli taşınmazlara komşu olan parsel tutanakları, varsa dayanak tapu veya vergi kayıtları getirtilmediği, komşu parsellerin kadastro tespit tutanakları, varsa dayanak belgeleri ile davalı iseler dava dosyaları getirtilmemiş, taşınmazların doğal eğimleri ayrı ayrı tespit edilmediği ve 6831 sayılı Kanunun 1/J maddesi gözönüne alınarak değerlendirme yapılmadığı, eski ve yeni hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan elde edilmiş memleket haritaları ile topoğrafik fotogrametri yöntemiyle düzenlenmiş kadastro paftası örneği getirtilerek uygulanıp taşınmazın niteliği ile konumu ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığının saptanmadığı, eksik araştırma ve incelemeye, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamayacağına değinilerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ve ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğraflarının streoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın
niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi" gereğine değinilmiştir
Yargıtay bozma kararı sonrası yapılan yargılama sırasında vekili 26.06.2014 günlü oturumda; taşınmazın adına tescilini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, ... ili, ... ilçesi, ... mahallesinde bulunan fen bilirkişisine ait 07/04/2014 tarihli krokide (A) harfi ile gösterilen 4.884,00 m²"lik alanın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, aynı krokide (A1), (B), (C), (D) ve (E) harfleriyle gösterilen alanlara ilişkin davasının reddi ile, (A1) harfi ile gösterilen 780,95 m², (B) harfi ile gösterilen 570,36 m², (C) harfi ile gösterilen 663,28 m², (D) harfi ile gösterilen 1.017,96 m² ve (E) harfi ile gösterilen 175,39 m²"lik alanların orman vasfıyla adına tesciline karar verilmiş, hüküm karşı davacı- davalılar ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz taşınmazların tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 3302 sayılı Kanunla değişik 6831 sayılı Kanuna göre 23.07.2002 tarihinde yapılıp 04.03.2003-04.09.2003 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde çalışması bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi 24.06.1986 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
İncelen dosya kapsamına göre, dava davacı tarafından, davalı ... kişiliğine karşı husumet yöneltilerek açılan Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz taşınmazların tescili istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK"nın 50. maddesinde medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, 51. maddesinde dava ehliyetinin medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 114/d maddesinde ise taraf ve dava ehliyetinin dava şartlarından olduğu ve 115. madde uyarınca da mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı belirtilmektedir.
4721 sayılı TMK"nın 47, 48, 49 ve 50. maddelerinde de tüzel kişiliğin kazanılması, hak ehliyeti ile fiil ehliyeti ve bunun kullanılmasına ilişkin hükümler yer almaktadır.
442 sayılı Köy Kanununun 37/7 maddesi uyarınca da köy tüzel kişiliği adına dava açmak ve açılan davayı takip yetkisi köy muhtarına aittir. Köy muhtarının hukukî bir engelinin çıkması durumunda bu yetki aynı Kanunun 33/b maddesine göre köy derneğinin seçeceği temsilciye tanınmıştır.
Ancak, On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6360 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince;
1) Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Ordu, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa ve Van illerinde, sınırları il mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür.
2) Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Erzurum, Gaziantep, İzmir, Kayseri, Konya, Mersin, Sakarya ve Samsun Büyükşehir Belediyelerinin sınırları il mülki sınırlarıdır.
3) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır.
Aynı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrasında; "1. maddeye göre tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesi taraf olur" hükmü yer almaktadır.
Bu hüküm Kanunun "Yürürlük" başlıklı 36. maddesi uyarınca ilk mahalli idareler genel seçiminin yapıldığı 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Somut olaya gelince; davalı köyün 6360 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen hükümleri gereğince tüzel kişiliği kaldırılarak mahalle olarak ... ilçesinin belediyesine katılması nedeniyle görülmekte olan davada taraf sıfatı kalmadığından, katıldığı ilçe belediyesi ve aynı Kanunla büyükşehir belediyesi sınırları il mülkî sınırları olarak belirlendiğinden ... de taraf olacağından 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince işlem yapılması için kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekili, karşı davacı- davalı ile davalı ... Yönetiminin temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/05/2015 günü oy birliği ile karar verildi.