20. Hukuk Dairesi 2014/9580 E. , 2015/4395 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü, 7101 ada 10 parsel sayılı 27970,26 m² yüzölçümündeki parsel, atalarından ... oğlu ..."e kaldığı, 20 yıldan fazla süredir onun zilyetliğindeyken, 2009 yılında 3 hisseye itibar edip evlatları ..., ... ve ..."e hibe edildiği, halen onların zilyetliğinde olduğundan söz edilerek bu şahıslar adına yapılan tesbitin kesinleşmesi üzerine aynı şekilde tapuya tescil edilmiştir.
, taşınmazın boş ve hali bir yer olup evveliyatı itibariyle orman sayılan yerlerden olduğu, davalılar yararına zilyetlikle edinme koşullarının oluşmadığı iddiasıyla tapu kaydının iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne, çekişmeli parselin tapu kaydının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1996 yılında yapılıp, 16.07.1999 tarihinde ilân edilerek 16.01.2000 tarihinde kesinleşen orman kadastro işlemi, 07.09.2010 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanunla değişik 9. maddesi kapsamında yapılan fennî hataları düzeltme işlemi ve 2011 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosu vardır.
Mahkemece, keşif ve bilirkişi raporlarıyla 1950-2014 yılına kadar dava konusu taşınmaz üzerinde herhangi bir tarımsal faaliyetin olmadığı, kullanılmayan hali arazi niteliğinde olduğu, taşınmazın 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddeleri gereğince zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğununun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, çekişmeli taşınmazın niteliği ve davalı kişiler yönünden tapu ve zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği yöntemince araştırılmamıştır.
Şöyle ki; keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarında çekişmeli parselin orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığı, öncesi ve eylemli durumu itibariyle orman sayılan yerlerden olmadığı, yer yer % 25 - 30 yer yer de % 35 - 50 eğimli taşınmaz üzerinde değişik yaş ve cinste pek çok meyve ağaçları ve bağ omcası bulunduğu ancak kendi hallerine terkedilmiş oldukları, ekonomik tarımsal faaliyette kullanılmadığı, taşınmazın zilyetlikle iktisabı mümkün olmayan devletin hüküm ve tasarrufundaki yerlerden olduğu bildirilmişse de, bilirkişi raporlarında taşınmazın önceden tarımda ya da başka bir amaçla kullanılıp kullanılmadığı yönünde teknik bulgulara yer verilmemiş, soyut görüşler ileri sürülmüştür.
O halde, mahkemece öncelikle tespit tutanaklarının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları, uydu fotoğrafları bulunduğu yerlerden istenip getirilerek dosya keşfe hazırlanmalı, daha sonra ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan üç ziraat mühendisi, bir fen elemanı bilirkişi ile bir yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, getirtilen en eskisinden en yenisine kadar tüm memleket haritaları, hava fotoğrafları, uydu fotoğrafları dava konusu parsel ile geniş çevresine uygulanıp, bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip, parselin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği veya görüldüğü, var ise imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli parselin geniş çevresi ile birlikte konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu ve gerçek yüzölçümünü gösterir rapor alınmalı, çekişmeli parselin öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının davalı gerçek kişiler ile ortak murisler yönünden araştırılmalı, aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak, gerektiğinde tespit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu parselin sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeyle davanın kabulüne karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır,
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı tarafın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/05/2015 günü oy birliği ile karar verildi.