Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece eltamanın önlenmesi davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebinin kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı S. Ç. tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davacının yargılama sırasında dava konusu taşınmazdaki payını temlik ettiği gerekçesiyle elatmanın önlenmesi davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm davacı S. tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 658 ada, 15 parsel sayılı taşınmazın 1/3 payının davacı S."nın annesi olan Ü. Ç."ya ait olup, onun 23.02.2010 tarihinde ölümü ile taşınmazdaki payının davacı S. ile birlikte kardeşleri olan H.D. ile M."ya intikal ettiği, mirasçıların tamamının taşınmazdaki paylarını yargılama sırasında 08.03.2011 tarihinde dava dışı A. O.."ya satış yolu ile temlik ettikleri, teknik bilirkişi tarafından düzenlenen rapor eki krokide çekişmeli taşınmaza davalının hurda dökerek kullanmak suretiyle elattığı, ecrimisilin belirlenmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda davacının ecrimisile yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden Reddine; Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;
2- Davanın devamı sırasında dava konusunun ahara temlik (devir) edilmesine rağmen, mahkemece bu konuda yapılması gereken usuli muamele yapılmamıştır.
Bilindiği üzere; dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanında doğal bir sonucudur. Usul hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş HUMK"nun l86. maddesinde (6100 sayılı HMK"nın 125. maddesinde) dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre; iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta, dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir.
Davalının, dava konusu hakkı yargılama sırasında devretmesine ilişkin yapılacak bu usulü işlemler 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 125. maddesi ile de korunmuş, öte yandan bu madde ile 1086 sayılı Yasanın 186. maddesinden farklı olarak, dava konusunun davacı tarafından üçüncü kişiye devredilmesi halinde devralan kişinin davacı sıfatı ve buna bağlı olarak dava takip yetkisi kazanacağı ve davanın yeni davacı ile süreceği esasını da getirmiştir.
Kendiliğinden (resen) gözetilmesi zorunlu bulunan bu usul kuralına göre, mahkemece davacının temlik edilen payı yönünden 6100 sayılı HMK"nın 125/2. maddesi uyarınca taşınmazı devralan kişinin davacı sıfatı ve dava takip yetkisi kazanacağı dikkate alınıp sonucuna göre işlem yapılmalıdır.
Hal böyle olunca, öncelikle; çekişme konusu taşınmazın yargılama sırasında devredildiği gözetilerek HMK"nın 125. maddesi hükmü uyarınca usuli işlemlerinin yerine getirilmesi, ondan sonra toplanan deliller uyarınca bir karar verilmesi gerekirken değinilen husus gözardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün 12.01.2011 tarihinde kabul edilen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.