8. Hukuk Dairesi 2016/8388 E. , 2019/3342 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı üçüncü kişi vekili; borçlu şirket ile müvekkili şirket arasında 02/01/2014 tarihinde taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, 09/01/2014 tarihinde sözleşmeye dava konusu haczin yapıldığı şantiye işlerinin de dahil edildiğini, hacze konu menkullerin müvekkili şirkete ait olduğunu açıklayarak istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, müvekkili şirket ile borçlu şirket arasında kalıp malzemelerine ilişkin kira sözleşmesinin mevcut olduğunu, borçlu şirket kira bedelini ödemediği için icra takibi başlatıldığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, borçlu şirkete ödeme emrinin haciz yapılan adreste tebliğ edilmediği, haciz sırasında borçlu şirket yetkilisinin haciz mahallinde bulunmadığı, borçlu ve üçüncü kişi şirket ortaklarının farklı olduğu organik bağın saptanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava 3.kişinin, İİK’nin 96. maddesine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma karar vermeye yeterli değildir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre; davacı vekili haczin yapıldığı yerin üçüncü kişiye ait şantiye sahası olduğunu, davacı üçüncü kişi şirket ile borçlu arasındaki alt yüklenici sözleşmesinin15.10.2014 tarihinde feshedildiğini iddia ederken; alacaklı ise borçlu ile üçüncü kişinin malı birlikte elinde bulundurduğunu, muvazaalı olarak bir alım- satım ilişkisi olduğunu, borçluya teslim ettiği malların haczedildiğini beyan etmektedir. Davacı tarafından delil olarak sunulan fesih protokolünde; borçlunun 15.839 TL hakediş alacağı olduğu, 133.648 TL nakit teminat kesintisi olduğu, bunun karşılığında başka bir takip dosyasından gönderilen haciz ihbarnamesine bedelin yatırılacağı, bakiyenin borçluya bırakılacağı , karşılıklı fesih sebebi ile birbirlerinden herhangi bir alacakları kalmadığına yer verilmiştir. 15.10.2014 tarihli ibranamede ise, borçlunun toplam 149. 487 TL alacağını üçüncü kişiden aldığı belirtilmiştir. Öte yandan,dava dilekçesinde borçlunun bazı mallarının borçlarına karşılık satış yoluyla üçüncü kişiye geçtiği iddia edilmiş, haciz sırasında ise borçluya ait tüm menkullerin davacıya satıldığı beyan edilmiş olup, bu haliyle belgeler ile davacının beyanları arasında çelişki olduğu anlaşıldığından; öncelikle taraflar arasındaki taşeronluk sözleşme hükümleri kapsamında malzeme ve hakedişlere ilişkin düzenlemeler, varsa şantiyeye ilişkin düzenlenen iş yeri teslim tutanakları, hakediş raporları, fesih protokolü, 15.10.2014 tarihli ibraname dikkate alınarak, banka ödeme kayıtları, mahcuzlara ilişkin faturalar, borçlu ve üçüncü kişi şirketlerin ticari defterleri de incelenmek suretiyle (açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olması göz önünde bulundurularak) borçlu ile üçüncü kişi arasında alacak-borç durumunun belirlenmesi, borçlu ile üçüncü kişi arasında devam eden cari ilişki olup olmadığı, mahcuzların davacı tarafından alınıp alınmadığı veya davacı tarafından alınmış ise mahcuzlara ilişkin bir ödeme yapılıp yapılmadığı, borçlu ile üçüncü kişi arasındaki taşeronluk sözleşmesinin ve sözleşmenin sona ermesine ilişkin tasfiye hakediş raporunun tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığının tespit edilmesi; bunların yanında, alacaklı hacze konu menkulleri borçluya kiraladığını beyan ederek buna ilişkin adi yazılı kira sözleşmesi sunmuş olup davacı tanığı ise, haczedilen kalıpların bir kısmının alacaklı tarafından kiralanmış olduğunu, kiralarının ödendiğini beyan ettiğine göre borçlu ile alacaklı ve üçüncü kişi arasında yapılmış olan kira sözleşmesi bulunup bulunmadığı, sözleşmenin ve varsa ödemelerinin defterde kayıtlı olup olmadığı, hacze konu mahcuzların kira sözleşmesi kapsamında kalıp kalmadığı hususlarının açıklığa kavuşturulması, bu doğrultuda elde edilen bilgilerin dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK"nin 366 ve HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK"nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 27.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.