Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/4486
Karar No: 2022/558
Karar Tarihi: 24.01.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/4486 Esas 2022/558 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/4486 E.  ,  2022/558 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 22.03.2018 tarih ve 2018/24 E. - 2018/325 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nce verilen 05.12.2019 tarih ve 2018/1365 E. - 2019/1548 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, 22.12.1999 tarihinde Fona devredilen Sümerbank A.Ş ile ve yine Fon bünyesinde bulunan Egebank, Yurtbank, Tütüncüler Bankası, Bank Kapital, Ulusal Bank'ın 19.02.2001 tarihinde Sümerbank A.Ş. bünyesinde devren birleştirildiğini, daha sonra Sümerbank A.Ş. hisselerinin 09.08.2001 tarihli hisse devir sözleşmesi ile OYAK'a satıldığını ve fiili devrin 10.08.2001 tarihinde tamamlandığını, Sümerbank'ın 11.02.2002 tarihinde Oyakbank bünyesinde devren birleştirildiğini, 2007 yılında hisseleri tekrar satışa konu olan bankanın ünvanının bu kez 07.07.2008 tarihinde ING Bank A.Ş. olarak değiştirildiğini, ING Bank A.Ş. bünyesinde devren birleştirilen Yurtbank, Egebank, Sümerbank gibi bankaların yönetim ve denetiminin Fon tarafından devralınmasından sonra anılan bankalarda bulunan hesaplarının kendilerinin bilgi, talimat ve iradesi dışında Off Shore bankasına havale edildiği iddiasıyla (Oyakbank A.Ş.) ING Bank aleyhine açılan davaların aleyhe sonuçlanması üzerine gönderilen icra emirlerine konu borçların ING Bank tarafından ödendiğini, OYAK ile TMSF arasındaki hisse devir sözleşmesinin 6.13. maddesi hükmü uyarınca tazmine konu edildiğini, davacı Fon tarafından ING Bank A.Ş.’ye ihtirazi kayıtla 24.02.2012 tarihi itibariyle ödenmeye başlandığını, oysa Sümerbank'ın OYAK'a hisse devrini konu olan 09.08.2001 tarihli hisse devir sözleşmesine Sümerbank'ın toplam aktiflerinin bir kısmının dahil edildiğini, devredilmeyen büyük kısmın Fon bünyesindeki başka bir bankaya devredildiğini, ticaret hukuku kapsamında ve buna bağlı olarak külli halefiyeti doğuracak tarzda bir banka birleşmesinin söz konusu olmadığını, malvarlığı bütün halinde devredilmediğinden bünyesinde birleşen şirketin alacaklılara karşı sorumluluğunu kabul etmenin isabetli olmadığını belirterek davalıya ihtirazi kayıtla yapılan ödemelerden talimatı olmayanlar hariç tutularak hesaplanan alacağın tahsili için davacı tarafından yapılan ilamsız icra takibine davalının vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının iddialarının aksine TMSF ile OYAK arasında akdedilen 09.08.2001 tarihli sözleşmenin, Banka'nın satışı amacıyla hisse senetlerinin %100'ünün devri niteliğinde yapılmış bir sözleşme olduğunu, bu sözleşmenin tarafı olmayan davalıya husumet yöneltilemeyeceğini, hisse devir sözleşmesinin 6.13. maddesinde açıkça, Banka’nın hisse devir sözleşmesinden önceki işlemlerinden kaynaklanan 3. kişilerin her türlü alacak taleplerine ve davalara dair veya yargısal yaptırımlara ilişkin sorumluluğun TMSF'ye ait olduğunun düzenlendiğini, Banka’nın böyle bir talep, dava veya yaptırımla karşılaştığında sorumluluğunun sadece davayı ihbar yükümlülüğü ile sınırlı olduğunu, ihbarı takiben her türlü işlemin TMSF tarafından borcu üstlenen sıfatıyla yürütüleceğini, maddi ve hukuki sorumluluğun tamamıyla TMSF'ye ait olduğunun kabul edildiğini, davacının hisse devir sözleşmesini imzaladığı tarihte yürürlükte bulunan 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 14/6(b) hükmüne göre, TMSF'nin yönetimi ve denetimi kendisine intikal eden bankanın, gerekiyorsa zararlarını da devralmaya yetkili bulunduğunu, alacakları ve zararı devralmanın borç üstlenilmesini de içerdiğini, yine aynı maddede, devir işlemlerinde alacaklıların ve borçluların rızası aranmaz hükmü uyarınca TMSF'nin bir kabule bağlı olmaksızın altı bankanın off shore borçlarının artık TMSF'nin borcu haline geldiğini ve borcun yasa gereği alacaklının rızasına ihtiyaç duyulmaksızın nakledildiğini, davacının evvelce yönetimine el koyduğu bankaların mudilerinin kredi dışı hesapları ile off shore hesaplarının üstlenilmesine 06.05.2002 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile ve bu kararı takip eden 09.10.2003 tarih, 575 sayılı ve 08.02.2007 tarih, 58 nolu kararları ile karar verdiğini, bu kararın dayanağını TMSF ile OYAK arasındaki hisse devir sözleşmesi oluşturduğunu, bu kararda açıkça off shore alacak davalarının aleyhe gelişmesi halinde borç ve taahhütleri üstleneceğinin belirtildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    Davalı ...Ş. yanında davaya katılan Fer'i Müdahil OYAK vekili, davacı TMSF'nin bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davacı kurumun off shore hesaplarından dolayı sorumlu olduğunun kesinleşmiş mahkeme kararları ile sabit olduğunu savunarak kesin hüküm nedeniyle de davanın reddini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesince iddia,savunma,bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, Bankalar Kanunu gereğince %100 hissesi TMSF’ye devredilen Sümerbank A.Ş.’nin, 133.400.000.000 adet hissesinin tamamının TMSF tarafından OYAK’a satışı ve devredilmesi hususunda 09.08.2001 tarihinde imza edilen Hisse Devir Sözleşmesi hükümleri çerçevesinde Sümerbank hisselerinin tamamının 9 Ağustos 2001 tarihinde OYAK'a devredildiği, devir öncesi bağımsız denetim firması tarafından kesinleşmiş devir bilançosuna ilişkin düzenlenen 11.01.2002 tarihli raporun hem TMSF’ye hem de Oyak grubuna sunulduğu ve herhangi bir itirazda bulunulmadığı, düzenlenen raporda TMSF ile Oyak arasında imzalanan sözleşmeye göre, bütün hukuki dava ve işlemlere ait risklerin TMSF tarafından üstlenildiği bilgisinin yer aldığı, sözleşmesinin 4.7 maddesinde, Banka’nın mevduatının üzerinde herhangi bir takyidatın bulunmadığı, Banka’nın asli borçlu, kefil, garantör ya da benzeri ad altında herhangi bir gerçek veya tüzel kişiye tahakkuk etmiş ve ödenmemiş başka borcu veya yükümlülüğünün bulunmadığı, 4.15 inci maddesinde yasal defterlere kaydedilmemiş herhangi bir borcunun, alacağının, taahhüt ve yükümlülüğünün bulunduğuna dair herhangi
    bir tespitin bulunmadığı, sözleşmenin “V-Taahhütler” başlıklı 6. maddesinde yer alan 18 husus ile ilgili olarak TMSF tarafından münferiden veya müteselsilen OYAK Grubuna taahhütte bulunulmuş olduğu, buna göre Sümerbank A.Ş ve bünyesine dahil edilen diğer bankaların devir tarihinden önceki dönemine ilişkin olmak üzere, önceki ortakları tarafından açılmış ve açılabilecek davalar, Banka ve Banka’ya devredilen diğer bankaların müşterileri tarafından açılmış açılabilecek davalar, Banka ve Banka’ya devredilen diğer bankaların yöneticilerinin mevzuata aykırı eylem ve işlemleri nedeniyle Banka’nın üçüncü kişilere karşı sorumlu olabileceği hallerden ve OYAK’ın ve Banka’nın maruz kalabileceği her türlü davaları kapsadığı, sözleşme kapsamında Sümerbank A.Ş. hisselerinin OYAK Grubuna devri sürecinde bilanço büyüklüğünün tamamının devredilmemiş olduğu, taraflar arasında uzlaşıldığı şekilde yeniden oluşturulan bilanço yapısının devri yoluna gidilmiş olduğu, off-shore mevduat yükümlülüğünün devir bilançosu içinde yer almadığı, Birleşik Sümerbank A.Ş.'nin hisse satışında esas alınan 10.08.2001 tarihli kesinleşmiş bilanço toplamının 2.013.412 YTL olduğu, bu bilançoda 133.4 milyar TL olan ve bu miktardan zararların mahsubundan sonra sermayenin sıfır olarak kabul edilmiş olduğu, mülkiyeti TMSF'ye ait 133,4 milyar nominal Sümerbank A.Ş. hissesinin OYAK’a satılmış olduğu, varlık satışının sözkonusu olmadığı, off shore mevduat hesabı sahiplerinin taleplerinin -bir kısmı mahkemelere sunulan dilekçelerle açıkça- TMSF tarafından üstlenilmiş olduğu, davacı TMSF tarafından alınan kararlar, mahkemelere sunulan yazılar ve 2012 yılından off shore hesaplarla ilgili olarak kaybedilen davalar kapsamında itirazi kayıtta bulunmaksızın ING Bank A.Ş.'ye davacı yanın ödemeler yapmış olduğu dikkate alındığında yapılan bu ödemelerin 09.08.2001 tarihli sözleşmenin "Taahhütler" kısmının 6.13 maddesine göre TMSF tarafından yerine getirilmiş olduğu, davacının yaptığı bu ödemelerin "banka hakim ortaklarının off shore hesaplara ilişkin nitelikli dolandırıcılık suçundan kaynaklanan eylemlerinden dolayı bankalara ve mudilere verdikleri zararlara ilişkin" olduğu, bu zararlar için 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 17. maddesine göre (5411 md 110) davacı Fon tarafından banka hakim ortaklarına rücu edilerek tahsilatta bulunulmuş olduğu, böylece sözleşmede yer alan hususun fiili olarak da davacı tarafça kabul edilmiş olduğu, TMSF’nin külli halefiyeti söz konusu olduğundan devir öncesi gerçekleşen off-shore uygulamalarından kaynaklanan yükümlülüklerden sorumluluğunun devam ettiği, devir bilançosunda yer almayan borç ve yükümlülüklerden dolayı hisseleri devralan OYAK ve davalı ...nin sorumlu olmayacağı, yukarıda alıntı yapılan emsal niteliğindeki Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 2014/10149-2015/7641 sayılı bozma kararında sözü edilen "dava konusu alacakların devredilen veya devredilmediği iddia edilen aktiflerle ilgili olup olmadığı" hususu ile ilgili olarak, emsal bilirkişi raporunda da ifade edildiği üzere; TMSF tarafından yazılan 09.02.2012 tarihli yazıda da açıkça kabul edildiği gibi “off-shore hesapların OYAK’a devredilen 10.08.2001 tarihli Sümerbank bilançosunda yer almasının mümkün olmadığı, davalara konu hesaplarla ilgili olarak off-shore mudilerinden toplanan paraların kaydedildiği (308 ve 309 no’lu) hesaplarla ilgili olarak OYAK’a bir varlık devrinin yapılmadığı”, off shore mevduat hesaplarının devir öncesinde Sümerbank A.Ş.nin bilançosunda pasif tarafta yer aldığı, sözkonusu hesapların OYAK Grubuna devredilen bilanço kalemleri arasında yer almadığı, OYAK Grubuna devredilmeyen bilanço kalemleri arasında yer aldığı, böylelikle TMSF bünyesinde kaldığı, yukarıda alıntı yapılan çok sayıdaki iç yazışmayla durumun davacı tarafça kabul edildiği ve gereğinin de yapıldığı, TMSF tarafından off-shore mevduat hesapları ile ilgili olarak mudiler tarafından açılmış/açılacak davaların riskleri ile ilgili olarak Bankaların hakim ortakları ile protokoller imzalandığı ve rücuan kısmi tahsilatlar yapıldığı..." gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, mahkemece TMSF ile OYAK arasında 09.08.2001 tarihli sözleşme hükümleri, TMSF'nin off-shore davaları ile ilgili aldığı kararlar ve fiili uygulamaları değerlendirilerek ve tarafları aynı olup benzer uyuşmazlık yönünden 2014/1391 Esas sayılı dava dosyasında alınan bilirkişi kurulu ek ve kök raporları dosya kapsamına alınarak ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2014/10149 esas ve 2015/7641 karar sayılı ve 25.05.2015 tarihli taraflar arasındaki benzer uyuşmazlıkta verdiği bozma karar içeriğine dayanarak sonuca gidildiği, öte yandan taraflar arasındaki çekişme iddia ve savunmanın dayandığı vakıaların farklı olmasından değil, mevcut ve uygulanan bir sözleşmenin hukuki yorumundan kaynaklandığı, mahkemece karar verilirken hukuki değerlendirme yapılarak sonuca gidildiği, HMK'nın 30. maddesindeki usul ekonomisi ilkesi de gözetilerek davacı vekilinin, usule ilişkin bu yöndeki istinaf nedeninin yerinde görülmediği, davacı vekilinin davacı tarafından tamamı davacıya ait Sümerbank A.Ş. hisselerinin 09.08.2001 tarihinde dava dışı OYAK’a satıldığını, daha sonra Sümerbank A.Ş.’nin Oyakbank A.Ş.’ye iltihak ederek onunla birleştiğini ve en sonunda dava dışı OYAK tarafından kendisine ait Oyakbank A.Ş. hisselerinin Hollanda’da mukim ING Bank N.V. isimli şirkete 18.06.2007 tarihinde satıldığını açıklayarak, bu sözleşmenin de celp edilip incelenerek değerlendirme yapılması gerektiğini, ancak mahkemece bu talep karşılanmadan ve dava yeteri kadar aydınlatılmadan eksik tahkikatla karar verildiğini belirttiği, davacı TMSF’nin davalı ...Ş.'nin husumet itirazı ileri sürülen cevabına karşı vermiş olduğu 18/10/2016 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde, davalı ...Ş.'nin husumete ilişkin itirazlarının yersiz olduğunu belirttiği, mahkemece ön inceleme duruşmasında davalı tarafın husumet itirazı reddedilerek yargılamaya devam olunduğu, davanın husumet yokluğu nedeninden sonuçlandırılmadığı, bu şekilde davacının talebine konu olan sözleşmenin getirtilme sebebinin de konusuz kaldığı, davacı vekilinin esasa ilişkin temyiz itirazının incelenmesinde, tarafları aynı olan benzer uyuşmazlıkta (Kapatılan) Yargıtay 19. HD 2018/2249 Esas- 2019/4543 Karar sayılı 30.09.2019 tarihli kararında da ayrıntılı şekilde irdelendiği üzere; davacı TMSF ile dava dışı OYAK aralarında imzaladıkları 09.08.2001 tarihli bu sözleşme ile kendi aralarındaki hisse devrinin yanında hisselerin ait olduğu ve ayrı bir tüzel kişiliği bulunan Sümerbank A.Ş. isimli üçüncü kişi lehine başkası lehine şart veya üçüncü kişi yararına sözleşme denilen yolla bazı haklar oluşturdukları, bu üçüncü kişi, daha sonra ayrı bir tüzel kişi olan Oyakbank A.Ş.’ye bütün hak ve borçlarıyla birlikte iltihak ederek birleştiğinden, bu sözleşmedeki hakkın halefinin Oyakbank A.Ş. olduğu, Oyakbank A.Ş. daha sonra ticari unvanını değiştirerek ING Bank A.Ş. ismini almışsa da ticari unvan değişikliği haklarda ve borçlarda hiçbir değişiklik meydana getirmeyeceğinden, anılan sözleşmedeki üçüncü kişinin artık davalı ...Ş. olduğu, somut olayda TMSF ile OYAK arasında imzalanan 09.08.2001 tarihli sözleşmedeki üçüncü kişi olan ING Bank A.Ş.’nin, bu sözleşmede kendisine tanınan bu hakkı kullanmak istediği ve kullandığı, üçüncü kişinin bu hakkını kullanmasından sonra, davacı TMSF’nin bu sözleşmenin diğer tarafı OYAK ile yeni bir sözleşme yaparak bile sorumluluktan kurtulabilmesinin mümkün olmadığı, bu hususta 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 111/2 maddesi ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 129. maddesinin son cümlesinin çok açık olduğu, davacı TMSF’nin davasını 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 18. maddesine dayandırdığı, 18. ve 19. madde metinlerinin ikinci fıkralarının, davacı TMSF’nin davasını dayandırdığı iddiasını, sözleşmeyle hak sahibi olan üçüncü kişi olan davalıya karşı ileri sürmesini engellediğini, bu kanuni düzenlemeler ve davalı üçüncü kişinin yararlandığı davacı TMSF ile dava dışı OYAK arasında imzalanmış 08.09.2001 tarihli sözleşme içeriğine göre yerel mahkemece verilen kararın isabetli olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davacı TMSF vekilince temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
    Davacı vekili, davacı tarafından tamamı davacıya ait Sümerbank A.Ş. hisselerin 09.08.2001 tarihinde dava dışı OYAK’a satıldığını, daha sonra Sümerbank A.Ş.’nin Oyakbank A.Ş.’ne iltihak ederek onunla birleştiğini ve en sonunda dava dışı OYAK tarafından kendisine ait Oyakbank A.Ş. hisselerinin Hollanda’da mukim ING Bank N.V. isimli şirkete 18.06.2007 tarihinde satıldığını açıklayarak, bu son satışa ilişkin sözleşmenin mahkemece dosyaya kazandırılmasını talep etmiş ve bu durumda davanın daha iyi anlaşılacağını bildirmiştir.
    HMK’nun 31. maddesi hâkime davayı aydınlatma görevi vermiştir.
    Madde metni şöyledir:
    “Hâkimin davayı aydınlatma ödevi
    MADDE 31- (1) Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” Bu durumda mahkemece, davacı vekilinin bu talebi karşılanarak Oyakbank A.Ş hisselerinin Hollanda'da mukim ING Bank NV isimli şirkete 18.06.2007 tarihinde satışına ilişkin sözleşmenin taraflardan istenilerek veya bu satış Türk kamu otoritesinin onayına tabi olduğundan BDDK’dan talep edilerek tarafların tüm delilleri eksiksiz olarak toplandıktan sonra yeni bir bilirkişi heyetinden tüm delillerin ve önceki bilirkişi raporunun da incelendiği bir rapor aldırılarak davanın iyice aydınlatılıp elde edilen sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik tahkikatla yazılı şeklilde karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 24/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi