Esas No: 2020/5525
Karar No: 2022/598
Karar Tarihi: 25.01.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5525 Esas 2022/598 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı, davacıya incir sattıktan sonra nakit ve çek ile yapılan 540.650 TL'lik ödemelerin karşılığı olarak yeterli mal teslimi yapmadı. Davacı, 134.626,58 TL'nin geri ödenmesini talep etti ve Şekerbank'a ait 38.000 TL ve 26.500 TL'lik ödenmemiş çeklerin borçlu olmadığının tespit edilmesini istedi. İlk derece mahkemesi davayı kabul etti. Ancak, davalı vekili istinaf başvurusunda bulundu ve bölge adliye mahkemesi yerel mahkemenin kararını bozdu. Davacı vekili bunun üzerine temyiz başvurusunda bulundu ancak karar onandı.
Kanun Maddeleri:
- 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 21. maddesi
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 200, 355, 369/1, 371, 370/1 ve 372. maddeleri
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 17. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Aydın 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 16.06.2017 tarih ve 2015/814 E- 2017/281 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi'nce verilen 18.12.2019 tarih ve 2017/1814 E- 2019/2328 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davalının piyasadan topladığı incirleri davacıya sattığını, aralarında incir alım satımına ilişkin ticari satım bulunduğunu, davalıya teslim ettiği ve edeceği incirlere karşılık nakit ve çek ile ödemeler yaptığını, davalı tarafa verilen çek ve havale toplamının 540.650.-TL. olduğunu, ancak 341.523,42 TL.'lik mal teslimi yapıldığını, 199.126,58 TL. eksik mal kaldığını belirterek, müvekkili tarafından teslim edilenden fazla yapılan 134.626,58 TL. ödemenin istirdatı ile, Şekerbank İncirliova şubesine ait 38.000 ve 26.500.- TL bedelli iki adet ödenmemiş çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; müvekkilinin ve davacının tacir olduğunu, davacı tarafın avans olarak nakit ve çek verildiği iddiasını kabul etmediklerini, banka aracılığıyla havale gönderilmesinin bir borcun ödenmesi anlamına geldiğinin Yargıtay uygulamaları ile kabul edildiğini, 9 adet çekin seri numaraları belirtilerek avans olarak ödendiği iddia edildiğini ancak çeklerin ödeme aracı olduğunu, çek bedellerinin küsuratlı olduğunu, küsuratlı çek bedelinin avans olarak ödeme olmayacağını, ödenen çek toplamının 244.300.-TL olduğunu, davacının 14/05/2015 tarihinde uyuşmazlık olduğunu ileri sürmesine rağmen 20/07/2015 tarihinde diğer çekin ödemesini yaptığını, imkanı varken dava açma hakkını kullanmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacı yanca davalıya aralarındaki ticari alım-satım ilişkisi nedeni ile çek ve nakit olarak toplam 540.650.- TL ödeme yapıldığı, davalı yanın ise davacıya 341.523,42 TL.lik mal teslim ettiğinin tarafların kabulünde olduğu, davacının ticari defter ve kayıtlarında da bu hususun bulunduğu, davalı yan 341.523,42 TL'lik mal tesliminden ayrı olarak 07.05.2015 tarih ve 025705 sayılı 338.350,00 TL meblağlı fatura ile mal teslim edildiğini ve borcu bulunmadığını savunsa da davalı tarafın verilen kesin süre içinde ticari defterlerini ibraz etmediği, mal teslim ettiğine dair yazılı kanıt getirmediği, yemin deliline dayanmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; menfi tespit davasında, ispat yükü üzerinde olan davacının bu karinenin aksini, yani dava konusu çeklerin satın alınan mal bedeline karşılık avans olarak verildiğini ve malın da teslim edilmediğini HMK.'nun 200. maddesi hükmü uyarınca yazılı delille kanıtlaması gerekirken davacının bu iddiasını ispat etmeye yönelik yazılı delil ibraz edemediği gibi karşı tarafa yemin de teklif etmediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 25/01/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
6102 sayılı TTK 21. maddesinde "Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da fatura da gösterilmesini isteyebileceği, fatura alan kişinin aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılacağı" düzenlenmiştir.
Taraflar arasında incir alım-satım dışında başkaca hiçbir ticari ilişki bulunmadığı, davalının alıcı, davacının da satıcı olduğu ticari ilişki kapsamında nakit ve çek ile davacı tarafından toplam 540.650,00 TL tutarında ödeme yapıldığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davacı, ticari ilişki kapsamında kendisine 341.523,42 TL tutarında mal teslimatı yapıldığını, 199.126,58 TL eksik mal kaldığını iddia ederek menfi tesbit ve istirdat davası açmıştır.
Davalı da ticari ilişki nedeniyle 11.09.2014 tarihli 30.948,42 TL, 02.03.2015 tarih 310.575,00 TL ve 07.05.2015 tarih 338.350,00 TL tutarlı faturaları düzenlediğini, faturalara konu malları davacıya teslim ettiğini savunmaktadır.
11.09.2014 ve 02.03.2015 tarihli faturalara konu malların davacıya teslim edildiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık 07.05.2015 tarih ve 338.350,00 TL tutarlı faturaya konu malların davacıya teslim edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.
Taraf defterleri usulüne uygun düzenlenmiş olup 07.09.2016 tarihli bilirkişi raporuna göre 338.350,00 TL tutarlı 07.05.2015 tarihli fatura taraf defterlerinde kayıtlı bulunmamaktadır.
07.05.2015 tarihli fatura davacıya tebliğ edilmiş olup, faturaya davacı tarafından TTK 21 maddesinde öngörülen 8 gün içinde 14.05.2015 tarihinde itiraz edilerek fatura davalıya iade edilmiştir.
Menfi tespit ve istirdat istemine konu alacağın 07.05.2015 tarihli faturadan kaynaklanmasına, faturanın taraf defterlerinde kayıtlı bulunmamasına, faturanın tebliği üzerine davacının 8 gün içinde itiraz ederek iade etmiş olmasına göre, İlk Derece Mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere faturaya konu malın davacıya teslim edildiğinin davalı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.
Bu husus davalı tarafça yasal delillerle ispat edilememiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın esastan reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken, davacının temyiz isteminin reddi ile kararın onanmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.