Esas No: 2020/7909
Karar No: 2022/603
Karar Tarihi: 25.01.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7909 Esas 2022/603 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/7909 E. , 2022/603 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 18.11.2019 tarih ve 2019/24 E. - 2019/185 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin sehven 43. sınıfta başkası adına kayıtlı markayı 556 sayılı MarkKHK 7/1-b maddeye aykırı olarak, davalı şirket adına tescil ettiğini, bu konuda açılan davanın 2012/97-112 sayılı kararla HMK. 150. madde uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilerek, kararın kesinleştiğini belirterek, yasaya aykırı 2004/42800 nolu 43. sınıfta kayıtlı markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, bozmaya uyarak yapılan yargılamaya ve tüm dosya kapsamına göre; mutlak red sebebi devam ettiğinden, davalı markasının tescilinden bu yana geçen süreye rağmen hükümsüzlük koşullarının geçerli bulunduğu, MarkKHK kapsamında dava açma süresi, sadece tanınmış markalar bakımından düzenlenmiş olup mutlak red bakımından herhangi bir süre söz konusu olmadığından, TMK'nın 2.md dava hakkının kötüye kullanılıp kullanılmadığı değerlendirildiğinde davacı kurumun, bu konudaki istikrarsızlığı ve ihmaline rağmen, yasaya aykırı tescil kısmını düzeltmek istemesi nedeniyle, dava hakkını kötüye kullandığının söylenemeyeceği, piyasa düzeninin arzu edilen biçimde işlemesi, mal ve hizmetlerin karışmaması, tüketicilerin alışveriş ve hizmet alımı sırasında tercihte zorlanmamaları ve kısa zamanda kararlarını verebilmeleri bakımından aynı işaretin, aynı mal için bir başka kişiye tescili problemi, kamu düzenine ilişkin olduğundan dava hakkının kötüye kullanıldığı söylenemeyeceğinden Yargıtay'ın kötü niyet kapsamındaki bozması yerinde olmamakla birlikte, mutlak red nedenlerinin her durumda incelenebileceği gerekçesiyle davanın kabulüyle davalı adına kayıtlı 2004/42800 nolu markanın tescilli olduğu emtialardan "yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri: Restoran hizmetleri, self servis restoran hizmetleri, lokanta hizmetleri, kafeterya hizmetleri, kafe hizmetleri, kantin hizmetleri, kokteyl salonu hizmetleri, snack bar hizmetleri, bar hizmetleri, ikram hizmetleri (catering), yiyecek ve içecek hizmet araçlarının kiralanması hizmetleri" yönünden, MarkKHK’nin 7/1 – b maddesi uyarınca, kısmi hükümsüzlüğüne, terkin edilmesine, sair emtialar bakımından tescilin devamına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, Mülga 556 sayılı KHK M. 7/1-b hükmüne dayalı hükümsüzlük istemine ilişkindir. Mahkemece, bozma öncesi 23/12/2004 tarihinde davalı adına sicile tescil edilen markanın hükümsüzlüğü bu tarihten itibaren işleyen 5 yıllık sürenin dolduğu 23/12/2009 tarihine kadar ileri sürülebilecekken davanın anılan süre içinde açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Bu kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 28/11/2018 tarih, 2017/1772 E.- 2018/7440 K. sayılı ilamıyla; hükümsüzlük davası 5 yıllık hak düşürücü süreye tabi olmakla birlikte davalının tescilde kötüniyetli olduğu hususunun araştırılmadan karar verilmesi doğru görülmemiş, karar bozulmuştur. Bozma ilamına uyan yerel mahkemece, bu sefer mutlak red bakımından herhangi bir sürenin söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece mutlak red sebepleri yönünden herhangi bir sürenin söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de, dayanılan red sebebi KHK m. 7/1-b’de düzenlenen “aynı ve/veya ayırt edilemeyecek kadar benzer” olma sebebi olduğuna, davalının kötü niyetli olduğunun davacı tarafça ispat edilememiş bulunmasına ve bozma ilamına uyulduğuna göre sessiz kalınması ve beş yıllık hak düşümü süresinin geçmesi karşısında davacının bu davayı açma olanağının bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 25/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.