Esas No: 2015/1930
Karar No: 2015/4364
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/1930 Esas 2015/4364 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 26/11/2014 gün ve 2014/5527 - 2014/9871 sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
3402 sayılı Kadastro Kanununun (5831 sayılı Kanunun 9. maddesi ile eklenen) geçici 8. maddesine göre yapılan ek kadastro çalışmaları sırasında ... köyü, 253 ada 4, 268 ada 8 ve 287 ada 5 parsel sayılı sırasıyla 1111,75 m², 5775,97 m² ve 16,97 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tarla ve bahçe vasfıyla tespit edilmiştir.
Davacı , çekişmeli taşınmazların öncesi orman iken, 23.11.1991 tarihinde kesinleşen orman kadastrosunda orman sınırları dışında bırakıldığını, ancak, taşınmazların tahdit dışında bırakılma tarihi ile kadastro tesbit tarihi arasında 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresi dolmadığını ileri sürerek her bir parsel yönünden ayrı ayrı dava açmıştır.
Mahkemece, HMK’nın 166. maddesi gereğince davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne ve dava konusu ... köyü, 253 ada 4; 268 ada 8 ve 287 ada 5 sayılı parsellerin kadastro tespitlerinin iptali ile taşınmazların adına tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmiş; davalı ...’in temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 07.11.2013 tarih ve 2013/8893 E. - 9797 K. sayılı kararı ile hüküm bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece, taşınmazların 1957 yılında yapılan tapulama çalışmalarında orman olarak tescil harici bırakıldığı, tescil harici bırakılma tarihi ile orman kadastrosunun kesinleştiği 23/11/1991 tarihi arasında zilyetliğin davalı yararına hüküm doğurmayacağı, zilyetliğin ancak orman kadastrosunun kesinleştiği 23.11.1991 tarihinden sonra başlayacağı, dava tarihi olan 13/09/2011 tarihi itibariyle 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinin davalı yararına oluşmadığı gerekçesiyle davacı tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmiş ise de, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmüştür. Şöyle ki; yörede 1957 yılında yapılan genel arazi kadastoru sonucunda düzenlenen ve bir örneği dosyasına getirtilen orijinalinden fotokopisi çıkarılmış kadastro pafta örneğinden, çekişmeli taşınmazların bulunduğu alanın, arazi kadastrosu sırasında Devlet Ormanı niteliğiyle tesbit harici bırakıldığı anlaşılmaktadır. HGK’nın 24/10/2001 gün ve 8/964-751, 13/02/2002 gün ve 8/183-187, 21.01.2004 gün ve 8/15-7, 12/05/2004 gün ve 8/242-292 ve 12/03/2008 gün ve 20/214-241 sayılı kararları ile kadastro (tapulama) komisyonlarınca orman sayılarak tesbit harici bırakılan yerler, orman kadastrosunun kesinleştiği güne kadar orman sayılacağından, kesinleşme tarihine kadar sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyecektir. Ancak, bu tarihten sonra sürdürülen zilyetlik ise, davacı yararına hak doğurabilecektir.
Genel uygulama bu yönde olmakla birlikte, kadastro veya tapulama çalışmaları sırasında, paftasında orman belirtmesi yapılacak tesbit dışı bırakılan yerlerin, resmî belge ve bilgilerden yararlanmak suretiyle yapılacak araştırma sonucu öncesi itibariyle orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi ve mevcut fiilî durum itibariyle de orman olmadığı ve çevre ziraat arazileri ile de bütünlük arzeden yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, yukarıda belirtilen kuralın uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle, bu türden yerlerin 3402 sayılı Kanunun 17. maddesi kapsamında imar ve ihya edilmesi ve olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı süresinin tamamlanması ile de kazanılması mümkündür.
Somut olayda; mahkemece, eski tarihli ve davanın açıldığı tarihten 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ve bu fotoğraflarda üretilmiş memleket haritaları getirtilip uzman bilirkişiler marifetiyle uygulanmamış, dava konusu taşınmazların bu belgelerdeki niteliği ve eğimi saptanmamış ve varsa bu yere ait 1/5000 ölçekli fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftası getirtilip pafta üzerinde taşınmazların tasarruf sınırları olup olmadığı belirlenmemiştir." denilerek eski ve yeni tarihli resmî belgeler (memleket ve hava fotoğrafları) çekişmeli taşınmazlara uygulanması, dava tarihinden 20 yıl önce taşınmazların kullanılıp kullanılmadığı fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftasında tasarruf sınırı bulunup bulunmadığı, taşınmazlar üzerinde önceki yıllarda ve şimdi bulunan bitki örtüsünün cinsi, sayısı, yaşı ve dağılım durumunun ne olduğu Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesi hükümleri gözönünde bulundurularak belirlenmesi, orman sayılan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyeceği ve orman kadastrosunun kesinleştiği 23/11/1991 tarihi ile davanın açıldığı 13/09/2011 tarihi arasında 20 yıl geçmediği de düşünülerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın reddine ve dava konusu ... köyü, 253 ada 4; 268 ada 8 ve 287 ada 5 sayılı parsellerin tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, vekilinin temyizi üzerine hüküm Dairece taşınmazların orman sayılmayan yer olduğu ve davalı yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunun belirlendiği gerekçesiyle hüküm onanmıştır.
Davacı vekili bu sefer Daire kararının düzeltilmesini istemiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Yörede 766 sayılı Kanuna göre yapılıp 1957 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosu, 6831 sayılı Kanuna göre yapılıp 22.05.1991 yılında ilân edilen orman kadastrosu ve 2/B çalışması, 2859 sayılı Kanuna göre yapılıp 21.02.2005 yılında kesinleşen yenileme kadastrosu ve 4999 sayılı Kanuna göre yapılıp, 24/12/2010 tarihinde ilân edilmiş fennî hataları düzeltilmiş orman kadastro haritası ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun (5831 sayılı Kanunun 9. maddesi ile eklenen) geçici 8. maddesine göre yapılan ek kadastro çalışmaları bulunmaktadır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; mahkemece bozma öncesi 05/03/2012 tarihinde yapılan keşifte görev alan orman mühendisi ... 12/03/2011 tarihli raporunda eski tarihli resmi belgeleri incelememiş, taşınmazlar kesinleşmiş tahdit dışında olduğundan orman sayılmayan yer olduğunu beyan etmiştir. Mahkemece verilen hükmün davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece bozma kararından önce dosya 19/12/2012 tarih ve 2012/9272 E. - 14673 K. sayılı iade kararıyla noksan ikmali için yerel mahkemeye gönderilmiş, Dairenin anılan iade kararında en eski tarihli memleket haritası ve dayanağı hava fotoğrafları getirtilerek, hükme esas raporu hazırlayan orman ve fen bilirkişinden bu belgeler ile kadastro paftasının çakıştırmasını da içerecek şekilde ek rapor alınması istenmiş, ancak yerel mahkemece Dairece istenen bu ek rapor keşifte görev alan orman ve fen bilirkişileri olan Orman Mühendisi ... ile fen bilirkişi ... tan alınmamış, keşifte görev almayan Orman Mühendisi .... ve Harita Mühendisi...’den ek rapor alınmıştır.
Keşifte görev almayan Orman Mühendisi ... ve Harita Mühendisi ... 01/07/2013 tarihli raporlarında: Dava konusu 253 ada 4 sayılı parselin en eski 1959 yılı memleket haritasında (A) harfi ile gösterilen 543,40 m² yüzölçümündeki, 268 ada 8 sayılı parselin krokide (A1 ve A2) ile gösterilen toplam 2446,69 m² yüzölçümündeki bölümlerinin orman sayılamayan yerlerden olduğu; 253 ada 4 sayılı parselin krokide (B) ile gösterilen 568,35 m² yüzölçümündeki, 268 ada 8 sayılı parselin krokide (B1, B2, B3 ve B4) ile gösterilen toplam 3329,33 m² yüzölçümündeki bölümleri ile 287 ada 5 sayılı parselin ise tamamının orman sayılan yer olduğunu beyan etmişlerdir.
Mahkemece bozma sonrasında 24/02/2014 tarihinde yapılan keşifte, yukarıda belirtilen ve bozma öncesi keşifte görev almayan ancak Dairenin iade kararıyla kendilerinden ek rapor alınan Orman Mühendisi ... ve Harita Mühendisi ... bu keşifte görev almıştır.
Orman Mühendisi ... ve Harita Mühendisi ... 01/03/2014 tarihli raporlarında bu sefer önceki raporlarından farklı olarak; 253 ada 4 parsel ile 287 ada 5 sayılı parsellerin tamamıyla; 268 ada 8 sayılı parselin krokide (A1 ve A2) ile gösterilen toplam 4619,55 m² yüzölçümündeki bölümünün orman sayılmayan yer olduğunu, 268 ada 8 sayılı parselin krokide (B1 ve B2) ile gösterilen toplam 865,24 m² yüzölçümündeki bölümünün orman sayılan yerlerden olduğunu ifade etmişlerdir.
Görüleceği üzere aynı bilirkişilerin dava konusu taşınmazlarla ilgili 01/07/2013 tarihli raporları ile 01/03/2014 tarihli raporları birbiri ile tamamen çelişik olup, bilirkişilerce son tarihli raporda önceki rapor ile çelişkinin neden kaynaklandığı da açıklanıp tartışılmamıştır. Mahkemece de bu çelişki üzerinde durulup çelişki giderilmediği gibi 01/03/2014 tarihli raporda kısmen orman olduğu ifade edilen 268 ada 8 sayılı parselin (B1 ve B2) ile gösterilen bölümleri de bilirkişi raporundan farklı olarak orman sayılmayan yer olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Ancak yetersiz araştırma ve inceleme, çelişik rapor ve krokiye dayanılarak hüküm kurulamaz.
Bir yerin kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilebilmesi için o taşınmaz üzerinde aralıksız, çekişmesiz ve ekonomik amaca uygun bir biçimde malik sıfatıyla zilyetliğinin sürdürülmesi ve 20 yıllık kazanma süresinin dolmuş bulunması gerekir. Bu tür uyuşmazlıklarda taşınmazın niteliği, üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç ve sürecinin takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında hava fotoğrafları ve topoğrafik haritalardan yararlanmak suretiyle belirlenmesi gerekir. Ne var ki, bu doğrultuda yapılan araştırma ve soruşturmada eksik ve yetersizdir.
Hal böyle olunca, sağlıklı bir yargıya ulaşmak için, dava konusu taşınmazların bulunduğu yöreye ait en eski tarihli hava fotoğrafı ile bu hava fotoğrafı kullanılarak üretilmiş memleket haritası, davaya konu yapılan taşınmazlara komşu olan bütün parsellerin kadastro tespit tutanakları ile varsa dayanağı olan belgeler (tüm tesis ve tedavülleri ile birlikte) getirtilmeli, yine kadastro tespit tarihi olan 21.07.2011 tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesi zaman dilimi içerisinde farklı tarihlere ait en az 3 hava fotoğrafı, bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları istenilerek dosya arasına konulmalı, bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ile önceki keşiflerde görev almayan halen ... ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman iki orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita - jeodezi ve fotogrametri uzmanından oluşan bilirkişi heyeti marifetiyle yeniden keşif yapılmalı, getirtilen belgeler dava konusu taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle dava konusu taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, ... 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; en eski tarihli hava fotoğrafı stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazların niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü belirlenmeli, orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan, krokili, bilimsel verileri bulunan yeterli ve bozmadan önceki raporlar ile sunacakları rapor arasında çelişki varsa, bu çelişkilerin nedenlerini de açıklayacak şekilde rapor alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, davaya konu taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadıkları belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; kadastro tespit tarihi olan 21.07.2011 tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesi zaman dilimi içerisinde farklı tarihlere ait en az 3 hava fotoğrafı, bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları üzerinden bilirkişilere bilimsel yöntemlerle (Hava fotoğrafı ve memleket haritası ile kadastro paftası ölçeği harita çizim programları aracılığıyla eşitlenerek çekişmeli taşınmazların konumunun çevre parsellerle birlikte harita üzerinde gösterilmesi, hava fotoğrafları ile kadastro paftası çakıştırılıp stereoskop aletiyle) inceleme yaptırılarak; çekişme konusu taşınmazların imar ve ihyasına en erken ne zaman başlanıldığının ve ne zaman tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, uzman ziraat mühendisinden; çekişmeli taşınmazların toprak yapısı ile komşu parsellerin toprak yapısı mukayese edilmek suretiyle ve taşınmazların toprak yapısı ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, rapor ekinde taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş komşu taşınmazlar ile arasındaki sınırları gösterecek şekilde renkli fotoğrafların eklenmesi istenilmeli, tanık ve yerel bilirkişiler taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp ve bu ifadeler yakın taşınmaz tutanak ve dayanaklarıyla bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanacak söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli ve 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davalı yanında, (murisler) yönünden de aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yetersiz ve çelişkili bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla, yukarıda açıklandığı gibi mahkemece verilen karar eksik inceleme, araştırma ve çelişkili bilirkişi raporuna dayalı olup, kararın yukarıda belirtilen nedenler ile bozulması gerekirken, yanılma sonucu hükmün onandığı anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin önceki onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 26/11/2014 gün ve 2014/5527 - 2014/9871 sayılı ONAMA kararı KALDIRILARAK, 21/03/2014 gün ve 2014/3-2014/160 sayılı yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 21/05/2015 günü oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.