Esas No: 2022/3415
Karar No: 2022/4112
Karar Tarihi: 30.05.2022
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/3415 Esas 2022/4112 Karar Sayılı İlamı
1. Ceza Dairesi 2022/3415 E. , 2022/4112 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2020/724 E., 2021/340 K.
SUÇLAR : Kasten yaralama, 6136 sayılı Kanun'a muhalefet
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İstanbul (kapatılan) 70. Asliye Ceza Mahkemesinin, 15.03.2016 tarihli ve 2015/236 Esas, 2016/182 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında;
a) 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan, 6136 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 2 yıl hapis ve 1.800,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine,
b) Kasten yaralama suçundan; 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 1 yıl 15 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine,
Karar verilmiştir.
2. İstanbul (kapatılan) 70. Asliye Ceza Mahkemesinin, 15.03.2016 tarihli ve 2015/236 Esas, 2016/182 Karar sayılı kararının, sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay (birleşen) 3. Ceza Dairesinin, 24.09.2020 tarihli ve 2020/7758 Esas, 2020/11647 Karar sayılı kararıyla;
"1) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.11.2018 tarihli, 2018/17-339 Esas ve 2018/536 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, hüküm tarihinde Silivri 8 No.lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda başka suçtan hükümlü olarak bulunan ve duruşmalardan bağışık tutulma talebi de bulunmayan sanık, hüküm duruşmasına getirtilmeden ya da SEGBİS sistemi aracılığıyla duruşmada hazır edilmeksizin hakkında mahkumiyet hükmü kurulması suretiyle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (Ludi/İsviçre, B. No: 12433/86, 15/06/1992 P. 49/50; Artico/İtalya, B. No: 6694/74, 13/5/1980 P. 33; Sejdovic/İtalya, B. No: 56581/00, 1/3/2006 P. 81) kararlarında belirtildiği üzere savunma hakkı kısıtlanarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nin 196. maddesine muhalefet edilmesi,
Kabule göre de;
2) Sanık hakkında “6136 sayılı Kanun'a Muhalefet” suçundan hükmedilen adli para cezasına ilişkin olarak; sanığın, 07/05/2015 tarihli celsede işsiz olduğunu ve herhangi bir gelirinin bulunmadığını beyan etmesi karşısında, hakkında sosyal ve ekonomik durum araştırması da yapılmaksızın, takdir olunan adli para cezasının 5237 sayılı TCK’nin 52/2. maddesi gereği paraya çevrilmesi sırasında, dosya kapsamına aykırı şekilde “şahsi hali ve sosyal durumu, mal varlığı, geliri”nin gözetildiğinden bahisle günlüğünün 60,00 TL olarak paraya çevrilmesi suretiyle fazla ceza tayini,
3) Sanık hakkında 6136 sayılı Kanun’un 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 60 gün karşılığı adli para cezasının, TCK’nin 52/2. maddesi gereği günlüğü 60,00 TL’den olmak üzere paraya çevrilmesi durumunda belirlenmesi gereken netice ceza miktarı “3.600,00 TL adli para cezası” iken hesap hatası neticesinde “1.800,00 TL adli para cezası” olarak tespiti suretiyle eksik ceza tayini,
4)Her iki suç yönünden, sanık müdafiinin 15/03/2016 tarihli celsede lehe hükümlerin uygulanması talebinde bulunması karşısında, sanık hakkında TCK'nin 62. maddesinin ve adli para cezası yönünden aynı Kanun’un 52/4. maddesi gereği taksitlendirme hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının yasal gerekçelerle denetime imkan verecek şekilde tartışılması neticesinde bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
5)Sanık hakkında hükmolunan hapis cezaları yönünden, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,"
Nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
3. İstanbul 46. Asliye Ceza Mahkemesinin, 13.04.2021 tarihli ve 2020/724 Esas, 2021/340 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında;
a) 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan, 6136 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun'un 52 nci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 2 yıl hapis ve 1.200,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine,
b) Kasten yaralama suçundan; 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi uyarınca 2 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Kanun'un 307 nci maddesinin beşinci fıkrası gereği sanığın sonuç ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkının korunmasıyla 2 yıl 15 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5237 sayılı Kanun'un 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca hak yoksunluklarına ve hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine,
Karar verilmiştir.
4.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 29.03.2022 tarihli ve 2021/58082 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz sebepleri;
A) 6136 Sayılı Kanun'a Muhalefet Suçu Yönünden
1. Sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğine,
2. Temel cezanın, gerekçesiz şekilde alt sınırdan uzaklaşılarak tayininin hukuka aykırı olduğuna,
3. Hükmolunan netice cezanın, 5237 sayılı Kanun'un 51 inci maddesi uyarınca ertelenmesine ya da adlî para cezasına çevrilmesine karar verilmesi gerektiğine,
4. Sanık lehine hükümlerin uygulanması gerektiğine,
5. Vesaire İlişkindir.
B) Kasten Yaralama Suçu Yönünden
1. Sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğine,
2. Temel cezanın, gerekçesiz şekilde alt sınırdan uzaklaşılarak tayininin hukuka aykırı olduğuna,
3. Sanığın kazanılmış hakkı nedeniyle sonuç cezanın 1 yıl 15 ay hapis cezası yerine 2 yıl 15 ay hapis cezası olarak belirlenmesinin hukuka aykırı olduğuna,
4. Vesaire,İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Suç tarihinden iki gün önce sanığın arkadaşı İsmail ile mağdurun tartıştıkları, sanığın olaya müdahale ettiği, bu nedenle sanık ile mağdur arasında husumet oluştuğu, olay günü yeniden karşılaştıklarında mağdur ile İsmail'in tekrar tartıştıkları, bunun üzerine sanığın evine gidip ruhsatsız tabancasını alıp olay yerine döndüğü ve mağdurun ayaklarına doğru 3 el ateş ettiği, iki atışın yumuşak dokuda giriş-çıkış yaralanması meydana getirecek şekilde isabet ettiği ve mağduru basit tıbbi müdahale ile iyileşmeyecek şekilde yaraladığı anlaşılmıştır.
2.Sanığın, soruşturma aşamasında müdafi huzurunda tespit olunan 22.03.2015 tarihli savunmasında, üzerine atılı suçlamaları ikrar ettiği belirlenmiştir.
3. Temyiz dışı İsmail'in soruşturma aşamasında müdafi huzurunda tespit olunan 22.03.2015 tarihli savunmasının, mağdur beyanı ile uyumlu olduğu anlaşılmıştır.
4. Sanığın eylemi neticesinde mağdurda meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak, Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı İstanbul Adlî Tıp Şube Müdürlüğünce tanzim olunan, 22.03.2015 tarihli adlî muayene raporunda; "Sol diz 4 cm. üstünde giriş, diz altında çıkış, sağ diz üstünde giriş, diz altında çıkışı olan 2 adet yumuşak doku seyirli ateşli silah yaralanması" bulunduğu, hayati tehlikeye neden olmayan bu yaralanmaların, basit bir tıbbî müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olmadığı ifade edilmiştir.
5. Olay yeri inceleme raporu ve olay yeri krokisi dava dosyasında mevcut olup olay yerinde 3 adet boş kovan ele geçirildiği tespit edilmiştir.
6. Suç sebebiyle sanığın ikametinde yapılan usûlüne uygun arama neticesinde ITA GARDONE Made in Italy Cal. 9 mm. ibareleri taşıyan, suçta kullanılan yarı otomatik tabancanın sanığın rızası ile muhafaza altına alındığı belirlenmiştir.
7. İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce tanzim olunan 27.03.2015 tarihli raporda; inceleme konusu yarı otomatik tabancanın, 6136 sayılı Kanun hükümleri kapsamında taşınması ve bulundurulması yasak niteliği haiz ateşli silahlardan olduğu ve olay yerinden elde edilen 3 adet boş kovanın, bu tabancadan atıldıkları belirtilmiştir.
8. Sanığın güncel adlî sicil kaydı dava dosyasında mevcuttur.
9. Mahkemece, Hukukî Süreç başlığı altında (2) numaralı paragrafta bilgilerine yer verilen Yargıtay bozma ilâmına uyulmasına karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Sanık Müdafiinin 6136 Sayılı Kanun'a Muhalefet Suçu Yönünden Temyiz Sebepleri
1. Beraat Talebi Yönünden
Sanığın, soruşturma aşamasında müdafi huzurunda tespit olunan savunmasında üzerine atılı suça yönelik ikrarı, olay yeri inceleme raporu ve olay yeri krokisi, olay yerinde ele geçirilen 3 adet boş kovan, suç sebebiyle sanığın ikametinde yapılan arama neticesinde ele geçirilen ITA GARDONE Made in Italy Cal. 9 mm. ibareleri taşıyan yarı otomatik tabanca ile İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce tanzim olunan, 27.03.2015 tarihli rapor karşısında sanığın suçu sabit görülmekle, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Temel Ceza Miktarı Yönünden
Mahkemece kurulan hükümde, "suçun işleniş biçimi, suçun kamuya açık alanda işlenmiş olmasına göre doğurduğu tehlike, sanığın dosya kapsamından anlaşılan suçu işlemedeki amacı ve buna göre belirlenen kastının ağırlığı nazara alınarak" şeklindeki gerekçe ile temel cezanın takdiren teşdiden belirlendiği ifade edilmiş olup sanığın güncel adlî sicil kaydının incelenmesi neticesinde, aynı suça ilişkin birden fazla mahkûmiyetlerinin de bulunduğu belirlenmekle, cezanın bireysel caydırıcılığı nazara alınarak hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
3. Erteleme ve Adlî Para Cezası Yönünden
1.Adlî para cezası ve seçenek yaptırımlar hakkında; sanığın, gerek dava dosyasında mevcut gerekse Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sitemi (UYAP) ortamından temin olunan güncel adlî sicil kaydına göre Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesinin, 24.11.2009 tarihli ve 2009/35 Esas, 2009/241 Karar sayılı kararı ile kasıtlı suçtan neticeten 10 yıl hapis cezası ile mahkûmiyetine karar verildiği ve bu kararın, 5237 sayılı Kanun'un 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca tekerrüre esas teşkil ettiği saptanmıştır. Mahkemece, "Hükmolunan hapis cezasının süresi ile sanığın mükerrir oluşu" gerekçesiyle hükmolunan netice cezanın 5237 sayılı Kanun'un 50 nci maddesi kapsamında, adlî para cezasını da kapsayan seçenek yaptırımlara çevrilmesine yer olmadığına karar verildiği, kararın, yerinde ve kanunî bir gerekçeye dayandığı, kaldı ki 5237 sayılı Kanun'un 50 nci maddesinin, kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar için düzenlendiği ve aynı Kanun'un 49 uncu maddesinin ikinci fıkrasına göre bir yıl veya daha az süreli hapis cezasının kısa süreli hapis cezası olarak kabul edileceği ve 50 nci maddede yer verilen seçenek yaptırımların uygulanmasının ancak bu miktardaki hapis cezaların yönünden değerlendirilebileceği tespit edilmekle, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Erteleme hakkında; 5237 sayılı Kanun’un, “Hapis cezasının ertelenmesi” başlıklı 51 inci maddesinin birinci fıkrasının ilgili bölümünde; “... erteleme kararının verilebilmesi için kişinin; a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,Gerekir.”
Şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
Somut olayda sanığın, kasıtlı bir suçtan 10 yıl hapis cezası ile mahkûmiyetinin bulunması karşısında Mahkemece, takdiren değil, kanunen erteleme müessesesinin uygulanmasına engel bulunduğu, kaldı ki bu durumun Mahkemece değerlendirildiği ve "... sanığın mükerrir oluşu" şeklindeki yerinde, yeterli ve kanunî gerekçe ile erteleme kurumunun uygulanmasına yer olmadığına karar verildiği belirlenmekle, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
4. Lehe Hükümler Yönünden
Sanık hakkında uygulanması talep edilen lehe hükümlerin, 5237 sayılı Kanun'un 62 nci maddesinin birinci fıkrası gereği takdiri indirim nedeni ile 5271 sayılı Kanun'un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası gereği hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi olduğunun tespiti ile yapılan incelemede;
1. Takdiri indirim nedeni yönünden; Mahkemece, adlî sicil kaydından anlaşılan geçmişi ve sanığın yargılama sürecinde pişmanlık göstermeyen davranışları karşısında 5237 sayılı Kanun'un 62 nci maddesinin birinci fıkrası gereği takdiri indirim nedeninin uygulanmamasına karar verildiği, takdir hakkının, yerinde ve kanunî bir gerekçeye dayandırıldığı belirlenmekle, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden; 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin altıncı fıkrasının (a) bendinde; “Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması” hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun tatbiki yönünden aranan kanunî bir koşuldur.
O hâlde, somut olayda sanığın, kasıtlı bir suçtan 10 yıl hapis cezası ile mahkûmiyetinin bulunması karşısında Mahkemece, takdiren değil, kanunen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasına engel bulunduğu, kaldı ki bu durumun Mahkemece değerlendirildiği ve "...sanığın mükerrir oluşu" şeklindeki yerinde, yeterli ve kanunî gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasına yer olmadığına karar verildiği belirlenmekle, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
5. Vesair Yönünden
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.
B. Sanık Müdafiinin Kasten Yaralama Suçu Yönünden Temyiz Sebepleri
1. Beraat Talebi Yönünden
Sanığın, soruşturma aşamasında müdafi huzurunda tespit olunan savunmasında üzerine atılı suça yönelik ikrarı, mağdur beyanı, mağdur hakkında tanzim olunan adlî muayene raporu ile temyiz dışı İsmail'in beyanları karşısında sanığın suçu sabit görülmekle, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Temel Ceza Miktarı Yönünden
Mahkemece kurulan hükümde, "suçun işleniş biçimi ile işlendiği yer, sanığın amacı ve kastının ağırlığı, mağdurda meydana gelen yaralanmanın niteliği nazara alınarak" şeklindeki gerekçe ile temel cezanın takdiren teşdiden belirlendiği ifade edilmiş olup sanığın güncel adlî sicil kaydının incelenmesi neticesinde, aynı suça ilişkin birden fazla mahkûmiyetlerinin de bulunduğu belirlenmekle, cezanın bireysel caydırıcılığı nazara alınarak hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
3. Vesair Yönünden
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.
4. Kazanılmış Hak Yönünden
Sanık hakkında İstanbul (kapatılan) 70. Asliye Ceza Mahkemesinin, 15.03.2016 tarihli ve 2015/236 Esas, 2016/182 Karar sayılı kararı ile kasten yaralama suçu yönünden hükmolunan netice cezanın, 1 yıl 15 ay hapis cezası olarak belirlendiği, mezkûr hükmün sadece sanık müdafii tarafından temyiz edildiği ve Yargıtay (birleşen) 3. Ceza Dairesinin, 24.09.2020 tarihli ve 2020/7758 Esas, 2020/11647 Karar sayılı kararıyla sanık hakkındaki hükmün, sonuç ceza bakımından sanığın kazanılmış hakkının, 1412 sayılı Kanun'un 326 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca korunması suretiyle bozulmasına karar verildiği belirlenmiştir. Mahkemece bozma üzerine yapılan yargılama neticesinde sanık hakkında kurulan hükümde, dava dosyası yönünden temyiz hükümleri yürürlükte bulunan 1412 sayılı Kanun'un 326 ncı maddesinin son fıkrası yerine 5271 sayılı Kanun'un 307 nci maddesinin beşinci fıkrası gereği sanığın kazanılmış hakkının korunmasına karar verilmesi ve sonuç ceza miktarının 1 yıl 15 ay hapis cezası yerine 2 yıl 15 ay hapis cezası olarak belirlenmesi, hukuka aykırı bulunmuş, söz konusu hukuka aykırılıklar Yargıtay tarafından giderilmiştir.
V. KARAR
A. 6136 Sayılı Kanun'a Muhalefet Suçu Yönünden
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle İstanbul 46. Asliye Ceza Mahkemesinin, 13.04.2021 tarihli ve 2020/724 Esas, 2021/340 Karar sayılı kararında sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
B. Kasten Yaralama Suçu Yönünden
Gerekçe başlığı altında (B-4) bölümünde açıklanan nedenle İstanbul 46. Asliye Ceza Mahkemesinin, 13.04.2021 tarihli ve 2020/724 Esas, 2021/340 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hüküm fıkrasında yer alan; "CMK'nin 307/5. maddesi gereği yeniden verilecek hüküm ile sanığın cezası ağırlaştırılamayacağından sanığın cezasının 2 yıl 15 ay hapis cezası olarak infaz edilmesine," ifadesinin hükümden çıkarılmasına ve yerine; "1412 sayılı Kanun'un 326 ncı maddesinin son fıkrası gereği sanığın sonuç ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkının korunması suretiyle 1 yıl 15 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına" cümlesinin eklenmesi suretiyle hükmün, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.05.2022 tarihinde karar verildi.