Esas No: 2020/5509
Karar No: 2022/596
Karar Tarihi: 25.01.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5509 Esas 2022/596 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/5509 E. , 2022/596 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 17. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Biga 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 04.01.2017 tarih ve 2015/11 E- 2017/4 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin reddine-kısmen kabulüne dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi'nce verilen 18.12.2019 tarih ve 2017/1343 E- 2019/2327 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından duruşmalı, davacı vekilince duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun'un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin kaptanı olduğu PIRGOS isimli kuru yük gemisinin Pire limanından Varna limanına gitmek üzere, 01.03.2008 tarihinde Bozcaada açıklarında demirli olarak Çanakkale Boğazı için geçiş sırasında beklerken, saat 03.46'da ana rengi kırmızı renkli, Yılmazlar-5 isimli bir balıkçı teknesinin, PİRGOS gemisine kıç tarafından çarptığını, 2 metre boyunda 20 cm. eninde bir çizik oluştuğunu, gemiye verdiği hasarın ardından olay mahallinden ayrıldığını, teknenin adının Bozcaada Liman Başkanlığı tarafından başlatılan idari soruşturma sonunda tespit edildiğini, olay nedeniyle geminin seferine devam edemediğini, geminin beklemesi nedeniyle oluşan her türlü harç, ulaşım masrafı, acente ücreti, römorkaj hizmeti, klas sörveyör ücreti, geminin günlük kaybı, P&I Klüb ve avukat ücretleri ve tamir masrafları toplamı olarak 74.745,65 USD zarara uğrandığını, davalı tarafın Beyoğlu 38. Noterliği aracılığı ile gönderilen ihtarnameye itirazda bulunmadığı gibi zararları da karşılamadığını belirterek,74.745,65 USD'nin olay tarihinden itibaren Merkez Bankası'nın USD üzerinden açılan bir yıl vadeli mevduata uyguladığı en yüksek oran üzerinden işlemiş ve işleyecek faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, olay günü müvekkiline ait teknenin ağ atmış durumda bulunduğunu, buna dair işaretlerini verdiğini, tekne akıntı ve rüzgarla kaymaya başlayınca durumun gemiye bildirildiğini, bu durumda önceliğin müvekkili şirkete ait teknede olmasına rağmen, davacıya ait geminin önlem almadığını, davacı gemisinde iddia olunduğu kadar zarar olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; 01/03/2008 tarihinde davalıya ait balıkçı teknesinin davacı tarafa ait gemiye çarptığı ve ardından olay yerini terk ettiği, kaptan tarafından ilgili liman başkanlığına başvurularak çatma nedeniyle gerekli işlemlerin yapıldığı ve bu süreç içerisinde geminin gecikme nedeniyle sefere çıkamadığı, davalı taraf çatma sonrası her iki gemide de hasar olmaması ve kusursuz olduklarını iddia etmişse de çatmanın davalıya ait tekne kaptanının kusurundan oluştuğu, geminin bakıma gidiyor olması ve yük taşımaması nedeniyle zararının sadece gecikmeye dayalı masraflarla sınırlı olması, transitin bozulması nedeniyle yapılan fazladan masraflara ilişkin taleplerin ispat edilemediği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, 18.452,13 USD'nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa'nın 4/a maddesi uyarınca kamu bankalarınca Amerikan dolarına verilen en yüksek yıllık faiz oranının uygulanması suretiyle fiili ödeme günündeki TC Merkez Bankası efektif satış kuru Türk Lirası karşılığının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı ve davalı vekili istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; 01/03/2008 tarihinde meydana gelen çarpma olayından dolayı, davalıya ait balıkçı teknesinin kusurlu olduğu, davacı ... kaptanının kusurunun bulunmadığı, hasar nedeni ile geminin beklediği 4 günlük sürede işletme giderinin davalı tarafından karşılanması gerektiği, Deniz Ticaret Odasının yazısına göre bu miktarın günlük 2.500 USD olduğu, transit rüsum bedelinin davalı tarafça tazmininin gerektiği ve boğazdan geçtiği ve geçmesi gereken aradaki farkın 2.804,88 TL olduğu, ticari sefer yapamamasından dolayı geminin ticari kaybının bulunmadığı, yerel mahkeme tarafından makbuzları dosyaya sunulan ve hesaplamaya katılmayan, ayrıca getirtilen belgeler ile meydana gelen kaza sonucu oluşan toplam zararın 21.107,74 USD olduğu, davalı vekilinin kusurları bulunmadığı yönündeki mahkeme kararına karşı, istinaf taleplerinin HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, tazmini gereken tüm zararlarının karşılanmadığı yönündeki davacı vekilinin istinaf isteminin ise kabulü ile, mahkeme kararının HMK.353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına; davanın kısmen kabulüne, 21.107,74 USD'nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa'nın 4/a maddesi uyarınca kamu bankalarınca Amerikan dolarına verilen en yüksek yıllık faiz oranının uygulanması suretiyle fiili ödeme günündeki TC Merkez Bankası efektif satış kuru Türk Lirası karşılığının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmişlerdir.
1-Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi olan 18/12/2019 itibariyle Bölge Adliye Mahkemesi temyiz kesinlik sınırı 58.800,00 TL olup bu meblağın altında kalan hükümler 6100 sayılı HMK'nın 362/1-a. bendi uyarınca kesin niteliktedir. Mahkemece kısmen kabulüne karar verilen ve davalının temyiz dilekçesinde itiraz ettiği 21.107,74 USD ( dava tarihindeki efektif kur üzerinden tutarı 37.572.- TL'nin) temyiz sınırı altında kalmaktadır. 6100 sayılı HMK'nın 366. maddesi delaletiyle kıyasen uygulanması gereken aynı Kanun'un 346/2. maddesi hükmü uyarınca, kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında Bölge Adliye Mahkemesince bir karar verilmesi gerekmekle birlikte, Yargıtay tarafından da bu yolda karar verilebileceğinden, davalı vekilinin temyiz isteminin miktar yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
2-İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda; (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükme yönelik temyiz isteminin miktar yönünden REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, işlem yapılmak üzere HMK.'nın 372.maddesi gereğince dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 25/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.