3. Hukuk Dairesi 2013/94 E. , 2013/1879 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Dava dilekçesinde 41.500,00 TL tazminatın (1.500 TL maddi tazminat, 24.295,47 TL ıslahen) faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili .,... davalı ..."nin sorumluluk alanında bulunan gölette boğularak öldüğünü, ölüm nedeni ile davacıların büyük bir yıkıma uğradıklarını belirterek; davacı baba için 15.000,00 TL manevi, 500,00 TL maddi, davacı anne için 15.000,00 TL manevi, 500,00 TL maddi, davacı kardeş için 10.000,00 TL manevi, 500,00 TL maddi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini vekaleten talep etmiş; 05.10.2011 havale tarihli ıslah dilekçesi ile davacı baba için maddi tazminat talebini; 10.975,86 TL"ye; davacı anne için; 14.319,61 TL"ye çıkarmıştır.
Davalı ... vekili; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacı kardeş için açılan maddi tazminat davasının reddine, davacı baba ile davacı anne için açılan maddi tazminat davasının kabulüne karar verilerek; davacı baba için 10.975,86 TL, davacı anne için 14.319,61 TL maddi tazminatın 13.04.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline; manevi tazminat davası bakımından açılan davanın kısmen kabulü ile davacı baba için 5.000,00 TL, davacı anne için 5.000,00 TL, davacı kardeş için 1.000,00 TL manevi tazminatın 13.04.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hüküm; taraf vekilleri ve ihbar olunanlar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı ve ihbar olunanlar vekilinin tüm temyiz taleplerinin reddine; davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Dava; olay tarihinde 13 yaşında olan çocuğun, davalının özel mülkiyetindeki taşınmazda doğal olarak oluşan gölette boğularak ölmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Somut olayda, olayın oluş biçimi, davalının kusur durumu, davacıların ölene yakınlığı gözetildiğinde, davacı anne ve baba için takdir edilen 5.000,00 TL; kardeş için takdir edilen 1.000,00 TL manevi tazminat miktarı davacıların maruz kaldığı elem ve üzüntüyü hafifletmekten uzaktır. Davacılar yararına daha üst seviyede manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve şimdilik diğer yönlerin incelenmesine mahal olmadığına, 11.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.