17. Hukuk Dairesi 2016/7311 E. , 2017/7804 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davacıya ait aracın davalı tarafından kasko poliçesiyle sigortalandığını, aracın kiralandığını ve bu dönemde çalındığını, davalı ile varılan mutabakat gereği hasarın 26.000,00 TL. olarak belirlendiğini; ancak davalının 11.552,00 TL. ödediğini, bakiye zararlarının karşılanmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL. hasar bedelinin temerrüt tarihi olan 27.04.2011"den işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 04.01.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 14.448,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, aracın operasyonel kiralık araç olarak teminat kapsamına alınmasına karşın belirlenen kullanım biçimi dışında hususi araç olarak kiralandığını, kısa süreli kiralama aşamasında rizikonun gerçekleştiğini, bu bakımdan proporsiyon indirimi uygulanarak mutabık kalınan hasar miktarına göre ödeme yapıldığını, sorumluluklarının kalmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davalı ... şirketinin Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik uyarınca sorumluluğunu yerine getirmediği, davacı ile yapmış olduğu mutabakat gereğince ödemeyi kabul ettiği ve zararın bir kısmını ödediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile 14.448,00 TL. hasar bedelinin 24.06.2011 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen hükmün, davalı vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemiz"in 10.10.2013 tarih- 2013/12007 Esas- 2013/13699 Karar sayılı ilamı ile; "taraflar arasında imzalı kasko sigorta poliçesinde aracın özel oto olarak sigortalandığı ve “operasyonel kiralık” olarak kullanım tarzının kararlaştırıldığı, poliçedeki özel şartın TTK hükümlerine aykırı olmadığı, taraflar arasındaki ihtilaf aracın kullanım tarzına ilişkin olduğu halde mahkemece kiralık olarak kullanılacak aracın “operasyonel kiralık” olarak kullanılıp kullanılmadığı konusunda herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmadığı; mahkemece, kasko sigortalı aracın kullanım tarzına ilişkin olarak taraflar arasında kararlaştırılan “operasyonel kiralık” araç kullanımının değerlendirilmesi, gerekirse bu konuda davanın tarafı olan sigorta şirketi dışındaki sigorta şirketlerinden ve Türkiye Sigorta Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliğinden “operasyonel kiralık” kullanımının ve varsa “hususi kiralık” araç kullanımı ile prim farklılığı ve miktarının sorulması, bu hususun belirlenmesi sonucunda sigortaya konu aracın somut olayda kullanım tarzının belirlenmesi için taraf delillerinin değerlendirilmesi, konusunda uzman bilirkişi marifetiyle davacının ticari defter, belge ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak davaya konu sigortalı aracın kiralık araç olarak kullanım tarzının belirlenmesi, davaya konu aracın “operasyonel kiralık” olarak kullanılmadığının tespit edilmesi halinde, tahakkuk ettirilen prim ile aracın “hususi kiralık” olarak kullanılacağının bilinmesi durumunda tahakkuk ettirilmesi (ödenmesi) gereken prim arasındaki oran belirlenerek bu orana göre hasardan bir anlamda proporsiyon indirimi yapılarak davalı ... şirketinin ödenmesi gereken hasar miktarının hesaplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada toplanan delillere göre; kasko sigortalı aracın kullanım amacının "operasyonel kiralık" olarak belirlenmesine rağmen, davacının aracını 10.02.2011 tarihinde hususi araç olarak kiraladığı, kira devam ederken rizikonun gerçekleştiği, aracın "hususi kiralık" olarak sigortalatılması halinde sigorta priminin daha yüksek olduğu, davacının beyan yükümlülüğüne aykırı davranışı nedeniyle proporsiyon hesabıyla belirlenecek zarardan davalının sorumlu tutulabileceği, bu hesaplamayla belirlenen 11.551,00 TL"nin de davacıya davadan önce ödendiği ve davalının sorumluluğunun son bulduğu gerekçesiyle, sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince yapılan yargılamada toplanan delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön
bulunmamasına göre; davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 3,70 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 18/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.