Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/6752
Karar No: 2022/615
Karar Tarihi: 25.01.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6752 Esas 2022/615 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/6752 E.  ,  2022/615 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 03.10.2018 tarih ve 2015/601 E- 2018/609 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin reddine- kabulüne dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce verilen 23.06.2020 tarih ve 2019/150 E- 2020/724 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin % 50 payına sahip olduğunu, diğer ortağın şirketi tek başına yönetim ve temsil yetkisine sahip olduğunu, şirket genel kurullarını uzun süredir yapmadığını, kâr payı dağıtılmadığını, şirket müdürünün şirketin faaliyetleri ile ilgili bilgi vermediğini, müvekkilinin denetim yetkisi olmasına rağmen bilgi alma hakkının kullandırılmadığını, şirket esas sözleşmesinin 6102 sayılı TTK'ya uygun hale getirilip getirilmediğini bilmediklerini ileri sürerek, şirket malvarlığının kaçırılması ihtimaline binaen şirkete kayyım atanmasına ve ihtiyati tedbir kararı verilmesine, ödenmesi gereken kâr payının hesaplanmasına, davacının çıkma payının belirlenmesi ile şirketten çıkarılmasına yahut şirketin feshine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 23.03.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı şirket tarafından müvekkiline ödenen 85.000,00 TL'nin mahsubu ile 390.526,38 TL çıkma payının karar tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, bu talebin yerinde görülmemesi halinde şirketin haklı nedenlerle feshine karar verilmesinin talep etmiştir.
    Davalı vekili, limited şirkette şirketten çıkarılma istemli dava açma yetkisinin şirkete ait olması nedeniyle davacı şirket ortağının taraf sıfatının bulunmadığını, kâr payı belirlenmesinin genel kurulun devredilemez hak ve yetkilerinden olduğunu, davacının kâr payı dağıtımı konusunda genel kurulun toplanması yönünde talepte bulunmadığını, davacının bilgi alma hakkı ile ilgili olmak üzere şirketin son ticari kayıtlarının e-posta ile davacıya gönderildiğini, davacının 01.12.2014 tarihinde yeni bir şirket kurduğunu, davacının müvekkili şirketin portföyünde bulunan diğer kuyum şirketlerinin gizli bilgilerine erişim sağlaması ve böylece yeni ortak ve yöneticisi olduğu şirkete avantaj sağlamasının mümkün olduğunu, davacının şirketten 135.000,00 TL borç alıp bunun 50.000,00 TL'sini iade ettiğini, halen şirketin 85.000,00 TL alacağının bulunduğunu, şirketin herhangi bir borcunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi'nce tüm dosya kapsamına göre, davalının iki ortaklı limited şirket olduğu, bilirkişi raporları ile şirketin herhangi bir genel kurul toplantısı yapmadığı, kâr dağıtımının yapılmadığı, şirket ortağının bilgi edinme hakkının kullandırılmadığı, diğer ortak şirket müdürüne ödenen aylık maaş ile ilgili herhangi bir kayıt tutulmadığı, şirketin 2015 yılına kadar kâr ettiği halde 2015 yılında zarar etmeye başladığı, davacıya verilen borçla ilgili kayıt dahi tutulmadığı, şirketin vergi borcunun ödenmediği, davacının çıkma payının ödenmesi halinde davalı şirketin faaliyetlerine devam edeceği, bu hali ile şirketin feshine karar verilemeyeceği, davacının ileri sürdüğü haklı sebeplerin gerçekleştiği gerekçesi ile, davacının davalı şirket ortaklığından ayrılmasına izin verilmesine, davacının şirketten yaptığı tahsilat mahsup edilmek suretiyle kalan 390.526,38 TL çıkma payının karar kesinleştiğinde davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, davacının haklı sebep olarak ileri sürdüğü bilgi alma hakkının engellendiği ve genel kurulun toplanamadığı iddialarının yerinde olmadığı, zira bu durumlara ilişkin gerekli yasal yollara başvurmadığı, ancak davalı şirketin diğer ortağı ve müdürü olan ...’in davalı şirket ile aynı konuda faaliyet gösteren şirket kurup müdürlük görevini yapmış olmasının davacı lehine haklı sebep oluşturacağı, bu nedenle çıkma isteminin yerinde olduğu, çıkma payı hesabının karar tarihine en yakın tarihe göre yapıldığı ve davalı şirketin 31.12.2019 tarihli bilanço verilerine göre çıkma payının 348.180,38 TL olduğu, bu tutardan davacının da kabulünde olan tahsil etmiş olduğu 85.000,00 TL'nin çıkarılması ile kalan çıkma payı tutarının 263.180,38 TL olduğu gerekçesiyle davalı istinaf isteminin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, davacı ...'ın davalı şirket ortaklığından haklı nedenlerle ayrılmasına izin verilmesine, karar kesinleştiğinde 263.180,38 TL ayrılma payının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili ve davacı vekili (katılmayla) temyiz etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına, davanın TTK'nın 636/3 maddesinde gösterilen haklı sebeple şirketten çıkmaya ilişkin olup, davacı ile diğer ortak ve 2009 yılından itibaren münferiden yönetici olan ...'in %50'şer oranda davalı şirkette pay sahibi olmalarına, şirketin 2011 yılına kadar sürekli kâr etmesine rağmen bu tarihten sonra kârın düşmeye devam ederek 2014 yılında en ziyade düşmenin gerçekleşmesine ve akabinde 2015 yılında zarar etmesine, yönetici ortak ...'in 2014 yılının başlarında hisse satın alarak başka bir şirketin tek ortağı ve yöneticisi olmasına, bu şirketin de davalı şirketin acentesi olduğu sigorta şirketinden acentelik almış bulunmasına, aynı yılın sonunda ortaklıktan ayrılmış ise de ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sarsılmış olması, şirket yöneticisinin kişisel menfaati yönünde hareket etmesinin Dairemizin 2015/9114 E. 2016/6883 K. da haklı sebep oluşturacağının kabul edilmesi, iki ortak arasında birden fazla dava bulunması, şirket defterlerinin dahi usulsüz tutulmuş olması halleri ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığının anlaşılmasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 13.482,85 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 25/01/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.


    (M)


    KARŞI OY

    1- Dava, limitet şirket ortağının haklı sebeple şirketin feshi veya haklı sebeple şirketten çıkmasına izin verilmesi istemlerine ilişkindir.
    2- Davacı vekili, kendisinin %50 oranında pay sahibi olduğu iki ortaklı davalı limitet şirkette diğer ortağın tek başına temsil ve yönetim yetkisinin bulunduğunu, uzun süredir şirketin genel kurul yapmadığını, kâr payı dağıtmadığını, faaliyetler hakkında bilgi vermediğini ileri sürerek haklı sebeple fesih ya da haklı sebeple şirket ortaklığından çıkma izni verilmesini talep etmiştir.
    3- İlk Derece Mahkemesince haklı sebeple çıkma hakkının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne ve 390.526 TL çıkma payının davacıya ödenmesine karar verilmiş, davalı tarafından karar aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının değiştirilerek yeniden davanın kabulüne karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi, davacının ileri sürdüğü haklı sebeple limitet şirketten çıkma sebeplerini üç ayrı gruba ayırmış ve bunlardan (a) bendinde, bilgi alma hakkının engellenmesi, (b) bendinde ise; şirketin genel kurul toplantısı yapmaması ve kâr payı dağıtmaması sebeplerini yerinde bulmamış, (c) bendinde ise, şirketin diğer ortağı ve bir dönem müdürü olan ...’nin müdür olarak görev yaptığı dönemdeki şirkete yönelik eylemlerinden, müdürün şirketle rekabet etmeme yasağına aykırı olarak aynı alanda faaliyet gösteren bir başka şirket kurup o şirketin de müdürlüğünü yapmış olmasının davacıya şirketten ayrılmak için haklı sebep teşkil ettiği gerekçesiyle davanın yalnızca bu sebepten dolayı kabulü ile davacının şirketten çıkmasına izin verilmesine ve ayrılma akçesi olarak 263.180 TL’nin davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
    4- Her ne kadar davalı şirketin diğer ortağı ve bir dönem müdürü olan ...’in, davacı şirketin ortağı iken aynı alanda faaliyet gösteren bir başka şirket kurmuş ve o şirketin de müdürlüğünü yapmış ise de, ...’nin anılan dava dışı şirketi 2014 yılında kurduktan 6 ay sonra şirketteki payının tamamını diğer ortağa devrettiği ve müdürlükten de istifa ettiği, ...’nin bu eyleminden dolayı Antalya 1. As. Tic. Mah.'nin 2018/386 E. - 2019/77 K. sayılı dosyasında tazminat davası açıldığı, ancak anılan dönemde yeni kurulan şirketin kayda değer bir kâr nın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Tazminat davasının reddedilmiş olması davalı ...’nin şirkete karşı sadakat yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, ...’nin bu eylemine karşı hem şirket tarafından hem de davacı tarafından dolaylı zarar nedeniyle sorumluluk davası açılması mümkün olduğu gibi, davacının diğer ortağın 6102 sayılı TTK’nın 630/2. maddesi uyarınca mahkemeye müracaatla temsil yetkisinin kaldırılması veya sınırlandırılmasını da talep etmesi mümkündür. 6102 sayılı TTK’nın şirketler hukukuna ilişkin temel ilkelerden biri de mümkün olduğu ölçüde şirketin yaşatılması, yani ayakta tutulması ilkesidir. Eğer Kanun’da şirketin ayakta kalmasını sağlayan bir çare veya yöntem var ise öncelikle bu yolun denenmesi gerekir. Nitekim, Bölge Adliye Mahkemesi de gerekçesinde, davacı tarafından diğer çıkma sebepleri olarak öne sürülen bilgi alma hakkının engellenmesi veya genel kurul toplantılarının yapılmamasına karşı Kanun’da çareler bulunduğu gerekçesiyle haklı sebeple çıkma sebepleri arasından çıkartılmıştır. Kaldı ki, davalı ...’nin anılan dava dışı şirketi kurduktan kısa bir süre devrettiği ve bu eylemi nedeniyle davalı şirketin bir zarara uğramadığının kesinleşmiş mahkeme kararıyla anlaşıldığı ve olayın üzerinden de yaklaşık bir yıl geçtikten sonra eldeki davanın açıldığı dikkate alındığında davanın reddine karar verilmesi gerektiğini düşündüğümden, davanın kabulüne dair Bölge Adliye Mahkemesi kararını onayan Daire çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi