10. Hukuk Dairesi 2015/11546 E. , 2016/1042 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, Kurumun ölüm aylığının kesilmesine yönelik işlemin iptali ile ödenmeyen aylıkların ödenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada; Mahkemece, verilen ilk kararın, Dairemizin Kararı ile yeterli araştırmanın yapılmaması nedeniyle bozulmasına karar verilmesi üzerine mahkemece bozmaya uyulmuş ise de bozma gereğinin yerine getirildiğinden bahsedilemez.
Somut olayda, Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından yapılan araştırma ve dinlenen muhtar ve mahalle bakkalı beyanlarından davacı ile boşandığı eşin birlikte yaşadıkları, özellikle adreslerinin aynı olduğu belirtilmiş, davacı da dilekçesinde boşanmadan sonra kayınbabasının evinde oturmaya devam ettiğini belirtmiştir.
5510 sayılı Kanunun 56. maddesinin son fıkrasında “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96"ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Boşanılan eşle fiilen (eylemli olarak) birlikte yaşama olgusu, gelir/aylık kesme nedeni olarak düzenlendiği gibi, eylemli olarak birlikte yaşama, aynı zamanda gelir/aylık bağlama engeli olarak da benimsenmiştir. Burada, eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun/durumunun tanımlanması, hukuki sınır ve çerçevesinin çizilip ortaya konulması önem arz etmektedir. Taraflar arasında hangi hukuki sebep ve maddi vakıaya dayanmış olursa olsun, sona ermiş evlilik birliğinin hak ve yükümlülüklerinin sürdürüldüğü beraberlikler veya kesinleşmiş yargı kararına bağlı olarak gerçekleşmiş boşanmanın var olan/olası sonuçlarını ortadan kaldırıcı/giderici nitelikteki birliktelikler madde kapsamında değerlendirilmeli, ortak çocuk/çocuklar yönünden, boşanma kararına bağlanan veya bağlanmayan kişisel ilişkilerin yürütülmesini sağlamaya yönelik
olarak, eşlerin belirli aralıklarda ve günlerde zorunlu şekilde bir araya gelmeleri durumunda ise kanun koyucunun bu türden ilişkinin varlığının gelir/aylık bağlanmaması veya kesilmesi nedeni olarak öngörmediği kabul edilmeli, boşanılan eşle kurulan/yürütülen ilişkinin, eylemli olarak birlikte yaşama kavramı kapsamında yer alıp almadığı dikkatlice irdelenerek saptama yapılmalıdır.
Öncelikle davacının boşandığı eşinin ikametgahı ve nerede yaşadığı belirlenmelidir. Bunun için boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, fiilen yaşama olgusu yönünden ise zabıta araştırması ve komşu tanık beyanlarına başvurulmalı, toplanan kanıtlar değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece verilen hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır. Mahkemece, yukarıda belirtildiği şekilde araştırma yapılarak, Sosyal Güvenlik Kontrol Memurunun dinlediği kişiler ve diğer aza ve komşu beyanlarına başvurulmalı, tüm deliller toplandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28. 01.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.