17. Hukuk Dairesi 2019/3155 E. , 2020/6454 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili; davalıların trafik sigortacısı, işleteni ve sürücüsü olduğu aracın, davacı sürücüye çarpması ile 14.10.2006 tarihinde meydana gelen çift taraflı trafik kazasında davacının yaralandığını, tedavi gördüğünü, maddi ve manevi olarak zarar duyduğunu belirterek 50.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan, 50.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle müşterek ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Davalılar ... ve ... vekili, zamanaşımı def’inde bulunarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece derecattan geçmeden önce verilen ilk kararda davanın kısmen kabulü ile 9.017,16 TL maddi tazminatın 01/06/2012 dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, 40.000,00 TL manevi tazminatın 14/10/2006 olay tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılar ... ve ..."dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalılar ...,... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 21.6.2018 tarihi 2015/11185 E. - 2018/6211 sayılı kararı ile davalılar ... ve ... vekilinin sair temyiz itirazları reddedilerek, temerrüt faizinin yasal faiz olması
gerektiği, manevi tazminat yönünden ise; manevi tazminatın 6098 Sayılı TBK 56. madde (eski Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi) hükmüne göre, özel durumları göz önünde tutarak adalete uygun olarak, somut olayın özellikleri, kaza tarihi, davacının maluliyet oranı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, olayın meydana gelmesindeki etkiler gibi hususlar birlikte değerlendirilerek belirlenmesi gerektiği, somut olayda; olayın oluş şekli, kaza tarihi bir arada değerlendirildiğinde hükmedilen manevi tazminat miktarı fazla olduğu belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ile davanın kısmen kabul kısmen reddi ile maddi tazminat talebi yönünden davacı ... için 9.017,16 TL maddi tazminatın, 01/06/2012 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebi yönünden 2.000,00 TL manevi tazminatın 14/10/2006 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ..."dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
6098 sayılı TBK."nın 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1966 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak,
hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, mahkemece her ne kadar bozmaya uyularak karar verilmiş ise de, somut olayın özellikleri, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, davacının gerçekleşen kazadaki kusur oranı ve oluşan kalıcı maluliyeti dikkate alındığında davacı için takdir olunan manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 03/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.