Esas No: 2020/1368
Karar No: 2022/662
Karar Tarihi: 26.01.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/1368 Esas 2022/662 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/1368 E. , 2022/662 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 14.05.2018 tarih ve 2015/301 E. - 2018/439 K. sayılı kararın asıl davada davacı ... vekili, birleşen İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/335 Esas sayılı davada davacı ... vekili, birleşen İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/356 Esas sayılı davada davacı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin kısmen kabulüne-reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nce verilen 16.01.2020 tarih ve 2018/2517 E. - 2020/20 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi asıl davada davalı Mamsan Gıda San. ve Tic. A.Ş. vekili tarafından duruşmalı, asıl davada davacı-birleşen İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/335 Esas sayılı davada davalı ... vekili ile asıl davada davalı-birleşen İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/335 Esas sayılı davada davacı ... vekilince duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 25.01.2022 günü hazır bulunan davacı-birleşen davada davalı ... vekili Av. ... ile davalı-birleşen davada davacı ... vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, 16.12.2013 tarihinde davalı şirketin ortağı davalı ...’in şirkete bir dilekçe vererek %2 hissesinin %1’ini müvekkiline devrettiğini ifade ettiğini, burada ...’in kendi hissesini %2 olarak hatırlaması nedeniyle kastının hisselerinin yarısını devretmek olduğunu, davalı ...’in avukatının devre konu 1.300 hisseden söz ettiğini, müvekkilinin 16.02.2015 tarihli ihtarnamesi ile ...’in pay devrine ilişkin dilekçenin gereğini yapılmasını istediğini, bu esnada davalı ...’in şirketteki %4 hissesinden %3’ünü ...’ın oğlu ...’e bağışladığı bilgisine ulaşıldığını, bir sözleşmenin içeriğinin belirlenmesinde tarafların ortak iradelerinin esas alınması gerektiğini ileri sürerek davalı ...’in, davalı şirketteki %4 hissesinin yarısı olan %2 hissesinin müvekkiline devrinin yapılmasını, bu devrin şirket pay defterine işlenmesini, davalı ...’in dava dışı ...’e bağışladığı %3 payinden %1’lik kısmının iptalini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı ... vekili, Mamsan Gıda San. ve Tic. A.Ş.’nin ticari faaliyetinin kötüye gitmesi vb. nedenlerle temsilin münferit imzadan müşterek imzaya geçirilmesi yönünde plan yapıldığını, davalının müvekkiline ait %4 hisseden %2’sini devralmak kaydıyla bu karara katılacağını söylediğini, hisselerini satmayı düşünmeyen müvekkilinin kardeşler arasında tartışma yaşanmaması ve şirketin kötüye gitmesinin durması için ancak %1’lik payı satmaya razı olduğunu, davalının %1 payın devredildiğine dair yazıyı müvekkiline imzalattığını, bunun üzerine davalının müşterek imzaya geçme kararını onayladığını, ancak pay bedelini ödemeyince müvekkilinin de devre ilişin yazıyı istediğini, davalının yazı üzerinden tahrifat yaptığını, böylece geçersiz hale gelen yazıyı imha ettiğini söylediğini, ayrıca davalının çeşitli zamanlarda müvekkilinin %4 payını açıkça ikrar ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Asıl davada davalı Namsan Gıda San. ve Tic. A.Ş. vekili, davanın reddini istemiştir.
Birleşen İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/335 Esas sayılı dosyasında davacı vekili, asıl davadaki iddia ve savunmalarını tekrarla 16.12.2013 tarihli pay devrinin hükümsüzlüğünün tespitini talep ve dava etmiştir.
Birleşen İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/335 Esas sayılı dosyasında davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Birleşen İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/356 Esas sayılı dosyasında davacı vekili, davalı ...’nin 16.02.2015 tarihli ihtarnamesinde davalı ...’e ait olan %4 hisseden %2’sini adına pay defterine kaydını istediğini, müvekkilinin hisse senetlerinin A grubu içinde kaldığını, ana sözleşmenin 11. maddesine göre imtiyazlı paya sahip olduğunu, imtiyazlı payların müvekkiline “öneriye muhatap olma hakkı” verdiğini, A grubu hissedarın hisseleri öncelikle olarak alma hakkı olduğunu ileri sürerek 16.12.2013 tarihli pay devrinin hükümsüzlüğünün tespitini, 16.12.2013 tarihli belgenin satışa ilişkin hüküm doğurması halinde bu belge ile devredilen miktardaki payların en az yarısının nominal bedel karşılığında müvekkili A grubu imtiyazlı pay sahibi ... adına şirket pay defterine işlenmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/356 Esas sayılı dosyasında davalılar vekilleri, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Asıl davanın davacısı ... vekili, birleşen İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/335 Esas sayılı dosyasında davacısı ... vekili, birleşen İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/356 Esas sayılı dosyasında davacı ... vekili, istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, bedeli ödenmiş çıplak payın devrinin TBK’nın 184. maddesi gereği yazılı bir temlik beyanının devralana verilmesi ile gerçekleşeceği, davaya konu davalı anonim şirket hisselerinin bedeli ödenmiş çıplak pay olduğunun senet veya ilmühabere bağlanmadığının yapılan bilirkişi incelemesi ve tarafların kabulünden anlaşıldığı, davacı tarafça hisse devir sözleşmesi olduğu ileri sürülen Mamsan A.Ş. yönetim kuruluna hitaben yazılmış olan 16.12.2013 tarihli belgede ...'un “şirketteki %2 hissesinden %1’ini nominal değer üzerinden ...'a devrettiği, payların adına yazılmasını” talep ettiği, ...'un 16.12.2013 tarihi itibariyle davalı şirkette %4 oranında hissesi bulunduğu konusunda ihtilaf bulunmadığı, davalı ...’in devre dayanak olarak davacı ... tarafından gösterilen 16.12.2013 tarihli belgedeki imzayı ikrar ve bu belgeyi şirket yönetiminde münferit imza hususunda karar alınabilmesini temin etmek ve esasen %4 hissenin %2 hissesine davacının talip olması nedeniyle %1 hissenin devri amacıyla imzalayıp davacıya verdiğini kabul ettiği, başlangıçta %2'lik hissenin %1’inin devredildiğine dair belgenin düzenlendiği, davacının da kabulünde olduğu, ancak “bunun bir hatadan ibaret olduğunu, ...'un hatırlayamadığı hisse oranının %4 olduğunu daha sonra hatırlayarak %2’nin %4, %1’i de %2 olarak düzelttiğini” davacının söylediği, davalı ...'in de bu düzeltmenin kendisi tarafından yapılmadığını savunduğu, bu düzeltmenin el ile yapıldığı, belgeyi imzalayan ... tarafından düzeltilen kısımların imzalanmadığı, o halde, belgenin üzerinde değişiklik yapılmadan evvelki orjinal halinin esas alınarak davanın çözümünün gerektiği, davacı ...’nin her ne kadar “...'in hisselerini %2 olarak hatırladığını, bu sebeple %2 olarak düzenlenen devir beyanının %4 olarak anlaşılması gerektiğini” ileri sürmekte ise de bu iddiayı doğrulayan davacının iddialarından başka bir delilin sunulmadığı, ancak %2 hissenin %1 hissesi devredilmek üzere sözleşme imzalandığının davalı ... tarafından kabul edildiği, o halde belgenin tahrif edilen kısımları dikkate alınmasa da davalı ...’in %1 hisseyi devretmek üzere bu belgeyi imzaladığını kabul ettiğinden %1 hissenin davacı ...'ye geçerli bir devir sözleşmesiyle devredildiği, bedelin ödenip ödenmediğinin bu davanın konusu olmadığı, sözleşme üzerinde tahrifat yapılmasının sözleşmenin bütünüyle geçersiz sayılmasını gerektirmeyeceği, sadece tahrifat yapılan kısımları geçersiz sayılacağı, birleşen İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/356 Esas sayılı dosyasında; bu dosya davacısı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, davacı ... tarafından İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/335 Esas sayılı dosyasında açılan hisse devri sözleşmesinin hükümsüzlüğünün tesbiti ile iptali talepli davanın da asıl dava reddedildiğinden konusuz kaldığından bahisle hüküm istinaf edilmiş ise de, davacının dava değeri göstererek davayı açtığı, birleşen dava ile belgenin hükümsüzlüğü ileri sürüldüğünden nispi harca tabii bir dava olduğu, hisse devrinin tescili talebinden sonra açıldığı, asıl dava da savunma olarak ileri sürülebilecek hisse devri sözleşmesinin hükümsüzlüğüne ilişkin davanın açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığı, HMK’nın 114(1)-h maddesi gereği hukuki yararın dava şartları arasında yer aldığı, davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerekirken davanın esastan reddine karar verilmesi doğru görülmediği gerekçesiyle asıl davada davacı ... vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulune, birleşen İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/335 Esas sayılı dosyasında davacı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, birleşen İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/356 Esas sayılı dosyası yönünden davacı ... vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b/1 maddesi gereği esastan reddine, asıl dava ve birleşen İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/335 Esas sayılı dosyasında verilen hükümlerin HMK'nın 353(1)-b-2 maddesi gereği kaldırılmasına, asıl davanın kısmen kabulü ile, davalı ... adına kayıtlı bulunan davalı Mamsan Gıda San. Tic. A.Ş.'deki 130.000.- TL sermaye bedelli %1 paya tekabül eden 650 hissenin davacı ...'a devredildiğinin tesbitine, davalı şirket pay defterinde davacı adına kayıt ve tesciline, fazlaya dair istemin reddine, birleşen İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/335 Esas sayılı dosyasında ... tarafından açılan davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/356 Esas sayılı dosyasında davacı ... tarafından açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davanın davacısı, birleşen İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/335 sayılı dosyanın davalısı ... vekili, asıl davanın davalısı, birleşen İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/335 Esas sayılı dosyasının davacısı ... vekili, asıl davanın davalısı Mamsan Gıda Sanayi ve Tic. A.Ş. vekili temyiz etmiştir.
1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince “davalı ... adına kayıtlı bulunan davalı şirketteki %1 paya tekabül eden 650 hissenin davacı ...'a devredildiğinin tesbiti ile davalı şirket pay defterinde davacı adına kayıt ve tesciline” yönelik esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre, asıl davada dava konusu paylardan davanın kabulüne ilişkin %1 paya yönelik davalılar vekillerinin ve birleşen İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/335 Esas sayılı dosyasında taraf vekillerinin tüm temyiz istemlerinin reddine karar verilmiştir.
2- Asıl davada reddedilen %1 paya yönelik olarak Dairemizce yapılan incelemede ise; davacı, davalı ...’un şirkette bulunan %4 hissesinin yarısı olan %2 hissesinin davacıya devri ile şirket pay defterine işlenmesini, davalı ...’un dava dışı ...’a bağışladığı %3'lük kısmından %1’lik kısmının iptalini istemiştir. Davacının, hem davalı ...’in %2 hissesinin davacıya devri ile pay defterine kaydedilmesi, hem de 22.01.2015 tarihli 1.950 adet payını şirket ortaklarından dava dışı ...’a bağışlamasına ilişkin işlemin iptali istemi gözetildiğinde verilecek karar davada taraf olmayan ...’un da hukukunu etkileyeceğinden, hukuku etkilenecek ortak işbu davada taraf olarak yer almaksızın, uyuşmazlığın sonuçlandırılıp bir karar verilmesi mümkün değildir. Dava, eksik hasımla açılmıştır. Bu itibarla mahkemece, davacı tarafa, hukuku etkilenecek olan ... hakkında dava açmak üzere mehil verilip, belirtilen dava ikame edildikten ve işbu dava dosyası ile birleştirilerek usulünce taraf teşkili sağlandıktan sonra yapılacak değerlendirme neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın eksik hasımla görülüp işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın re’sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre asıl davada davacı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalılar vekillerinin dava konusu paylardan kabul edilen %1 paya yönelik ve birleşen İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/335 Esas sayılı dosyasında taraf vekillerinin tüm temyiz istemlerinin REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davacı vekilinin esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin yekdiğerine verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4.439,22 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl davada davalılar Mamsan Gıda San. ve Tic. A.Ş ile ...'dan müteselsilen alınmasına, istek halinde aşağıda yazılı 28,10 TL harcın temyiz eden birleşen 2015/335 Esas sayılı dava yönünden-davalı ...'a iadesine, 26/01/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava hisse devrinin pay defterine kaydı ile hisse devrinden sonra dava dışı kişiye yapılan hisse bağışının iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili asıl davada özetle davalı ...’in davalı şirkette toplam %4 paya sahip olduğunu, davalının sahip olduğu bu %4 payın %2’sini müvekkiline %2’sini ise birleşen davada davacı kardeşi ...’a devrettiğini böylece davalı ...’in davalı şirkette hiçbir payı kalmadığını, ancak kendisinin devraldığı hissenin pay defterine işlenmediğini, daha sonra davalı ...’in sahip olduğu toplam %4 payın %3’ünü dava dışı ...’e bağışladığını iddia ederek kendisine devredilen %2 payın pay defterine kaydına, dava dışı ...’e bağışlanan %3 payın %1’lik kısmının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili asıl davada özetle müvekkilinin davacıya, sahip olduğu %4 payın sadece %1’lik kısmını devrettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili asıl davada davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine karar verilmesi üzerine davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından asıl davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı ...’un davalı şirkette toplam %4 pay sahibiyken bu payların %2’sini davacıya %2’sini ise birleşen davanın davacısı kardeşi ...’a devrettiği akabinde de yine aynı paylar için dava dışı ... ile bağışlama sözleşmesi yaptığı hususunda sayın çoğunluk ile aramızda görüş farklılığı yoktur. Sayın çoğunluk ile görüş farklılığına düştüğümüz husus davada hasım gösterilmeyen ve dava sonunda verilecek karardan hukuku etkilenecek olan ...’e hangi usul ile davalı sıfatı kazandırılacağı noktasında toplanmaktadır.
Davacının, hem davalı ...'in %2 hissesinin davacıya devri ile pay defterine kaydedilmesi, hem de 25.01.2015 tarihli 1.950 adet payını (3/4 pay) dava dışı ...'a bağışlamasına ilişkin işlemin iptali istemi gözetildiğinde verilecek karar davada taraf olmayan ...'un da hukukunu etkileyeceğinden, hukuku etkilenecek olan adı geçenin işbu davada taraf olarak yer almaksızın, uyuşmazlığın sonuçlandırılıp bir karar verilmesi mümkün değildir. Bu noktada sayın çoğunluk; mahkemece davacı tarafa hukuku etkilenecek olan ... hakkında dava açmak üzere mehil verilip, belirtilen dava ikame edildikten sonra işbu dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilip taraf teşkilinin bu şekilde sağlanması görüşündedir.
Anayasanın Hak Arama Hürriyeti başlıklı 36. maddesine göre; Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Bu bağlamda davacının da işbu davayı açması anayasal hakkı olduğu gibi, davada adil bir şekilde yapılacak yargılama sonucunda bir karar verilmesini mahkemeden isteme hakkı da hak arama özgürlüğünün doğal bir sonucudur. Ancak sayın çoğunluk görüşünde de vurgulandığı üzere bu davanın sonuçlandırılabilmesi için davalıdan başka bir kimsenin daha davalı tarafta bulunması zorunlu ise bu durumda, nasıl hareket edilecektir?
Mahkemece davacıyı yeni bir dava açmaya zorlamak mümkün müdür? HMK'nın tasarruf ilkesi başlıklı 24. maddesi karşısında bu sorunun cevabı kuşkusuz ki olumsuz olacaktır. Zira hukuk sistemimizde ve HMK sistematiğinde davacıyı dava açmaya zorlar şekilde, "dava açmak ve açılan davanın mevcut dava ile birleştirilmek üzere süre vermek" şeklinde bir usul öngörülmemiştir. Tam aksine HMK'nın 24/2. maddesi böyle bir usulû açık bir şekilde yasaklamıştır. HMK'nın 24/2 maddesine göre "Kanunda açıkça belitilmedikçe, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz" dolayısıyla davacıya dava açmak üzere süre vermek mümkün değildir.
Bu durumda dava dışı ... taraf sıfatını hangi usul ile kazanacaktır?
Bu sorunun cevabını mecburi dava arkadaşlığını düzenleyen HMK’nın 59. maddesi vermektedir. Söz konusu maddeye göre “Maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hallerde, mecburi dava arkadaşlığı vardır.”
Gerçekten de somut uyuşmazlıkta iptal istemi (hükümsüzlüğün tespiti istemi) bölünebilir nitelikte olmadığından, davanın bu hukuki ilişkinin bütün taraflarına karşı açılması bir zorunluluktur. Zira sayın çoğunluğun da kabulünde olduğu üzere dava sonunda verilecek hüküm iptali istenen hukuki işlemin bütün taraflarının hukukunu etkileyecektir.
Hal böyle olunca iptali istenen hukuki işlemin tarafı olan ... hasım gösterilmeden açılmış olan eldeki bu davayı eksik hasımla açılmış bir dava olarak yorumlamak gerekir. Eksik hasımla açılan davayı ise bu şekliyle sonuçlandırmak mümkün değildir. Anayasanın 36. maddesi gereğince davacının bu dava sonucunda bir karar verilmesini talep hakkı da göz önünde bulundurulduğunda yapılması gereken iş HMK’nın 59. maddesinde düzenlenen mecburi dava arkadaşlığının işbu davada var olduğu kabul edilip hukuki işlemin tarafı olan ...’a dava dilekçesi ve tüm dosya örneği ile birlikte duruşma gününü bildirir davetiye çıkartılıp adı geçenin bu şekilde davaya dahil etmek olduğundan HMK sistematiğinde bulunmayan bir usul ile tasarruf ilkesini ihlal neticesini doğuracak şekilde davacıyı dava açmaya zorlayan sayın çoğunluk görüşüne iştirak etmiyorum.