Ceza Genel Kurulu 2017/289 E. , 2018/91 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza
Sanıklar ... ve ... hakkında kasten yaralama suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sırasında, Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesince 17.10.2012 gün ve 216-1128 sayı ile; eylemin kasten öldürme suçuna teşebbüsü oluşturabileceği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi üzerine, dosyanın gönderildiği Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesince 05.03.2013 gün ve 411-51 sayı ile, sanık ..."nin beraatine, sanık ..."in 5237 sayılı TCK"nun 81/1, 35/2, 29, 62/1 ve 53/1. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verilmiştir.
Hükümlerin, sanık ... müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 22.04.2015 gün ve 2605-2552 sayı ile;
“...A) Sanık ... hakkında katılan ..."i kasten öldürmeye teşebbüs suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü yönünden;
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ..."in "kasten öldürmeye teşebbüs" suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, cezaya azaltıcı nedenlerden bozma sebebi saklı kalmak üzere haksız tahrikin nitelik ve derecesi ile takdiri indirim sebebi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedeni dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin sübuta, suç vasfına ilişen katılan vekilinin eksik soruşturmaya, suçun niteliğine vesaireye yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Oluşa ve dosya içeriğine göre, sanık ..."nin evli olduğu ve çocuklarının bulunduğu, katılan ..."in suç tarihinden yaklaşık bir yıl öncesinden başlayarak Kadriye"yi telefonla arayarak buluşmak, konuşmak ve tanışmak istediği, bu amaçla sürekli taciz ettiği, dosyada mevcut kısa kısa notlar ve mektupları yazarak muhtelif giysilerden oluşan hediyeler alıp evinin kapısına bıraktığı, Kadriye"nin şikâyeti üzerine katılan hakında Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/322 esas sayılı dava dosyasında cinsel taciz suçundan dolayı kamu davası açıldığı, ancak katılanın eylemine sanık ..."nin kızı ..."ı da dâhil ettiği, ona da benzer eylemlerde bulunduğu, ..."un da şikâyeti üzerine bu kez Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/1483 esas sayılı dava dosyasında yine cinsel taciz suçundan kamu davası açıldığı, Kadriye"nin bu durumu askerden gelen oğlu Yasin ile paylaştığı, katılan ..."i telefonla arayan Kadriye"nin buluşmak üzere ona randevu verdiği, buluşma yerine Kadriye ve Yasin"in birlikte geldiği, burada Kadriye"nin, oğlu Yasin"e kendisini rahatsız eden kişinin katılan olduğunu işaret ettiği, Yasin ile katılanın tartışmaya başladıkları, tartışmanın kavgaya dönüştüğü, Yasin"in katılana sopa ile vurduğu, hayati tehlike geçirecek, basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek, vücudunda parçalı nazal kemik kırığı, sol zigomatik ark kemik kırığı, sol sfenoid büyük kanat (kaide kırığı) kırığı, sol maksiller sinüs lateral duvar kırığı, sağ maksiller sinüs medial duvar kırığı, bağ orbita taban kırığı, vomer kırığı meydana gelecek şekilde yaraladığı anlaşılan olayda;
Katılan ..."ten kaynaklanan haksız eylemlerin niteliği ve ulaştığı boyut gözetilerek haksız tahrik dolayısıyla 1/4 ile 3/4 arasında indirim öngören 5237 sayılı TCK"nun 29. maddesi gereğince uygulama yapılırken makul bir oranda indirim yapılması yerine yazılı şekilde çok daha vahim olaylarda uygulanması gereken 3/4 oranında en üst sınırdan indirim tatbiki suretiyle eksik ceza tayini,
B) Sanık ... hakında katılan ..."i kasten öldürmeye teşebbüs suçundan verilen beraat kararı yönünden;
Bu sanığın, katılanı telefonla arayıp görüşmek istediğini söyleyerek olay mahalline gelmesini sağladığı, olay yerinde kendisini rahatsız eden kişinin katılan olduğunu Yasin"e göstermek suretiyle fikir, irade ve eylem birliği içerisinde fiil üzerinde hâkimiyet kurarak yüklenen suçu oğlu Yasin ile birlikte işlediği anlaşılmasına rağmen yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde beraat kararı verilmesi..." isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan yerel mahkemece 13.07.2015 gün ve 241-244 sayı ile, sanıkların kasten öldürme suçuna teşebbüsten TCK"nun 37/1. maddesi delaletiyle 81/1, 35/2, 29, 62 ve 53/1. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluğuna karar verilmiş, bu hükümlerin de sanıklar müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 19.01.2016 gün ve 5445-117 sayı ile;
"...Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıklar ... ve ..."in, katılan ..."i "kasten öldürmeye teşebbüs" suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, bozma sebebi saklı kalmak üzere kusurluluğu etkileyen nedenlerden haksız tahrikin nitelik ve derecesi ile takdiri indirim sebebi takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre bozmaya uyularak verilen hükümlerde bozma sebepleri dışında bir isabetsizlik görülmediğinden, katılan vekilinin ceza miktarına ilişen, sanıklar müdafiinin sübuta, suç vasfına vesaireye yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
a-) Mahkemece verilen 05.03.2013 tarihli hükmün Dairemizin 22.04.2015 gün, 2014/2605 esas ve 2015/2552 karar sayılı ilamıyla "Mağdurdan kaynaklanan haksız eylemlerinin niteliği ve ulaştığı boyut gözetilerek haksız tahrik nedeniyle 1/4 ile 3/4 arasında ceza indirimi öngören 5237 sayılı TCK"nun 29. maddesi gereğince uygulama yapılırken makul bir oranda indirim yapılması yerine yazılı şekilde çok daha vahim olaylarda uygulanması gereken 3/4 oranında en üst sınırdan indirim uygulanması suretiyle eksik ceza tayini" gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği, ancak yerel mahkemece uyulmasına karar verilen bozma ilamı kısmen etkisiz kılınacak şekilde haksız tahrik nedeniyle sanıklar hakkında makul oranda bir indirim yapılması yerine yazılı şekilde 2/3 oranında indirim uygulanması suretiyle eksik ceza tayini,
b-) 24.11.2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı Yasanın TCK"nun 53. maddesindeki iptal edilen hususların gözetilmesinde zorunluluk bulunması..." nedenlerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi ise 16.03.2016 gün ve 112-63 sayı ile, bozma kararına direnmiştir.
Bu hükümlerin de sanıklar müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27.05.2016 gün ve 195213 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 gün ve 858-1228 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 13.03.2017 gün ve 19-766 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Dairece, sanıklar hakkında nitelikli yağma suçundan verilen karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararların temyiz edilebilir hüküm niteliğinde bulunmaması nedeniyle bu kararlara yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmiş olup, direnmenin kapsamına göre inceleme, sanıklar hakkında kasten öldürme suçuna teşebbüsten kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; kasten öldürme suçuna teşebbüsten sanıklar hakkında haksız tahrik nedeniyle uygulanan indirim oranının isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, ilk hükümde direnilmesine karar veren yerel mahkemenin hüküm fıkrasını yeniden kurma zorunluluğunun bulunup bulunmadığının ve direnme hükmünün yasal ve yeterli gerekçe içerip içermediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda, direnme nedenleri gösterilmeden ve bozmaya niçin uyulmadığı açıklanmadan, ilk hükümdeki gerekçenin tekrarlanması suretiyle önceki hükümlerde direnilmesine karar verilmesiyle yetinilip yeni bir hüküm de kurulmadığı anlaşılmaktadır.
Anayasamızın 141 ve 5271 sayılı CMK’nun 34. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının gerekçeli olması zorunludur. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi uygulamada da keyfiliğe yol açacağında kuşku yoktur.
Öte yandan; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış uygulamalarına göre, bir hüküm bozulmakla tamamen ortadan kalkacağından, mahkemelerce direnme kararı verilirken, 5271 sayılı CMK"nun 230, 231 ve 232. maddelerine uygun yeni bir hüküm kurulması ve direnmeye ilişkin gerekçenin de gösterilmesi zorunlu olup, aksi hâl 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 308. maddesi uyarınca mutlak hukuka aykırılık oluşturmaktadır.
Ceza Muhakemesi Kanununun 230 ve 232. maddeleri uyarınca, aynı Kanunun 223. maddesine göre hükmün ne olduğu herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmeli, bozulmakla tamamen ortadan kalkan ve infaz yeteneğini yitiren önceki hükme atıf yapılmasıyla yetinilmemeli, onandığı takdirde başka bir kararın varlığını gerektirmeden infaza esas alınabilecek nitelikte yeni bir hüküm kurulmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
Yerel mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda işlem yapılmamış, direnme nedenleri gösterilmeden ve bozmaya niçin uyulmadığı açıklanmadan bozulmakla tamamen ortadan kalkan önceki hükümlerde direnilmesine karar verildikten sonra, CMK"nun 223, 230 ve 232. maddeleri uyarınca verilen kararın ne olduğu da belirtilmemiş ve kararda bulunması zorunlu olan "hüküm" kısmı eksik bırakılmıştır.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükümlerinin, saptanan bu usulü nedenlerden dolayı diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.03.2016 gün ve 112-63 sayılı direnme hükümlerinin, yasal ve yeterli direnme gerekçesi içermemesi ile usul ve kanuna uygun olarak hüküm kurulmaması isabetsizliklerinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.03.2018 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.