18. Ceza Dairesi 2015/13083 E. , 2016/2678 K.
"İçtihat Metni" KARAR
Çevreyi kasten kirletmek suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 26/11/2013 tarihli ve 2013/25727 soruşturma, 2013/46576 esas, 2013/18065 sayılı iddianamenin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 170/3-a, 174/1-a maddelerine aykırı olduğundan bahisle iadesine dair, Bakırköy 10. Sulh Ceza Mahkemesinin 02/12/2013 tarihli ve 2013/338 sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile iddianamenin iadesi kararının kaldırılmasına ilişkin, Bakırköy 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/12/2013 tarihli ve 2013/299 değişik iş sayılı kararını, Adalet Bakanlığı tarafından yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 17.02.2014 gün ve 51266 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında: “Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Kanun"un 170/3-a maddesinde yer alan ‘’Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede; a) Şüphelinin kimliği…..Gösterilir.’’ hükmüne aykırı olarak şüpheli ... hakkında düzenlenen Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 26/11/2013 tarihli ve 2013/25727 soruşturma, 2013/46576 esas, 2013/18065 sayılı iddianamesinde şüphelinin açık kimlik bilgilerinin yazılmadığı, dolayısıyla 5271 sayılı Kanun"un 170/3-a maddesine aykırı olarak düzenlenen iddianamenin aynı Kanun"un 174/1-a maddesi gereğince iadesine karar verilmesinin yerinde olduğu gözetilmeksizin yapılan itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 170. Maddesinin 3. fıkrasında iddianamede bulunması gereken hususlar düzenlenmiştir. 5271 sayılı CMK 170/3-a maddesine göre ‘’Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede; a) Şüphelinin kimliği…..Gösterilir.’’ hükmü düzenlenmiştir.
İddianamede şüphelinin kimliğinin gösterilmesi gerekir. Kimliği belirsiz kişi hakkında dava açılamaz. Kimliğin eksik, kapalı ya da çelişkili olarak belirlenmesi, karışıklığa, hatta ilgisi bulunmayan bir başka kişinin hükümlülüğüne yol açabilir. Özellikle isim benzerlikleri gözönüne alınarak, şüphelinin ad ve soyadı, baba ve ana adı, doğum tarihi, oturduğu yer ve mesleği gösterilmelidir. Şüphelinin açık kimliği bilinmiyorsa, dava açılmamalıdır. Bu durum genellikle gaip ve kaçak şüpheli hakkında söz konusu olur. İddianameye şüpheliyi, diğerlerinden ayırdeden özelikleri olabildiğince yazmak gerekir.
Şüphelinin kimliği, iddianamenin şekli unsurlarındandır. Şüphelinin kimliğinin iddianameye yazılmış olması tek başına bir anlam ifade etmez. Kimlik bilgilerin soruşturmada elde edilen bilgilerle ve gerçek durumla uyumlu olması gerekir. Şüphelinin kimliği olarak yazılan bilgi gerçekle örtüşmüyorsa, soruşturmada elde edilen bilgilere göre belirlenen şüpheli dışında bir kişiye dava açılmış ise, şeklen iddianamenin üzerinde kimlik bilgisi yazılı olmasının bir anlamı yoktur. Önemli olan bu bilgilerin doğru olarak yazılmış olmasıdır.
Yargıtay 11. CD"nin 27.12.2006 tarih ve 5918/10586 sayılı kararında, “iddianamenin şüpheli ismi, soy ismi ve kimlik bilgileri nüfus kaydına uygun olarak düzenlettirilmeden yargılamaya devam olunarak hüküm tesisi” bozma nedeni yapılmıştır.
Yargıtay 7. CD"nin 26/12/2007 tarih ve 3329/11713 sayılı kararında da “Dosya kapsamına göre, her ne kadar mahkemece Suriye vatandaşı olan sanığın yakalandığı anda kimliğini ispat edecek belge bulunmakla birlikte söz konusu belgenin mahiyeti tesbit edilip tercümesi yapılmaksızın sadece sanığın beyanları ile yetinilerek dava açıldığından bahisle iddianame iade edilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3.maddesinde, iddianamede hangi hususların gösterileceği, aynı Kanun’un 174/2.maddesinde ise iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, iddianamenin iadesi sebepleri arasında şüphelinin nüfus kaydının iddianameye eklenmesinin bulunmadığı, kaldı ki, şüphelinin kimlik fotokopisinin soruşturma evrakı içerisinde bulunduğu, ayrıca şüphelinin yeminli tercüman vasıtasıyla dinlenilerek kimliği ve açık adresini beyan ettiği cihetle, şüphelinin nüfus kaydı aslının mahkemece de celbedilebileceği de gözetilmeden itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir” denilmiştir.
Yine Yargıtay 11. CD"nin 08.03.2007 tarih ve 546/1533 sayılı kararı ile birçok Yargıtay kararında, şüphelinin savunmasının alınmamış olmasının iddianamenin iadesi sebepleri arasında bulunmadığı hükme bağlanmıştır.
İnceleme konusu somut olayda: Çevreyi kasten kirletmek suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca 26/11/2013 tarihli ve 2013/25727 soruşturma, 2013/46576 esas, 2013/18065 sayılı iddianamenin düzenlendiği, iddianamede şüphelinin kimliği ‘’..., HAMO oğlu AMINE’den olma, 01/01/1978 doğumlu’’ şeklinde gösterilmiş olduğu, şüphelinin savunması alınmadan dava açıldığı, Bakırköy 10. Sulh Ceza Mahkemesinin 02/12/2013 tarihli ve 2013/338 sayılı kararıyla, şüphelinin açık kimliği tespit edilmeden, pasaport örneği, açık adresi gibi bilgiler temin edilmeden, şüphelinin ifadesi alınmadan iddianame düzenlenmesi nedeniyle iddianamenin iadesine karar verdiği, bu karara 08.12.2013 tarihinde Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz edildiği, itirazı incelemeye yetkili olan mercii Bakırköy 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/12/2013 tarihli ve 2013/299 değişik iş sayılı kararıyla, “her ne kadar iddianamede yazılı değilse de şüphelinin açık kimlik bilgilerinin 12/04/2013 tarihli Zeytinburnu İlçe Emniyet Müdürlüğü"nün yazısında belirtildiği, adresinin yargılama aşamasında da tespitinin mümkün olduğu” gerekçesiyle itirazın kabulüne karar verildiği görülmüştür.
Düzenlenen iddianamede, şüphelinin kimlik bilgilerinin, ad soyad, anne-baba adı ve doğum tarihi ile uyruğunun belirtildiği, yine dosya içerisinde mevcut Zeytinburnu İlçe Emniyet Müdürlüğü"nün 12/04/2013 tarihli yazısında şüphelinin kimlik ve pasaport bilgilerine de yer verildiği, dolayısıyla iddianamedeki şüpheliye ait kimlik bilgilerinin, gerçek duruma uygun olarak düzenlendiği anlaşıldığından Bakırköy 12. Asliye Ceza Mahkemesince verilen itirazın kabulü kararı hukuka uygun bulunmuştur.
Sonuç ve Karar:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın düzenlediği tebliğnamedeki düşünce bu itibarla yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309 maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 15/02/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.