Esas No: 2020/5487
Karar No: 2022/630
Karar Tarihi: 26.01.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5487 Esas 2022/630 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/5487 E. , 2022/630 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Çan Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 21.02.2018 tarih ve 2016/268 E- 2018/66 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi'nce verilen 05.03.2020 tarih ve 2020/320 E- 2020/299 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin demir ve metal ürünleri satışı işi ile uğraşmakta olduğunu, davalı şirketin müvekkili şirketten 04/12/2015 tarihli fatura ile 219.219,43 TL karşılığında çeşitli malzeme satın aldığını, ancak satın aldığı malzemelerin bedelini ödemediğini, bunun üzerine Çan İcra Müdürlüğü'nün 2016/965 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak takibin borçlunun itirazı üzerine durduğunu, takibe borçlunun itirazının haksız ve yersiz olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile asıl alacağın fer'ileri ile birlikte takibin devamına ve alacağın %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, icra takibine konu edilen faturanın müvekkili şirket tarafından davacıya 04.12.2015 tarihli, 150.000.- TL bedelli iki adet çekle ödendiğini, dolayısıyla müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığı gibi, davacıdan alacağının bulunduğunu savunarak davanın reddi ile davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacı ile davalı arasında mal satımı gerçekleştiği, davalının ödemeyi çekle yaptığını belirttiği, iki adet çekin karşılıksız çıktığını, TBK’nın 133. maddesine göre, mevcut borç için kambiyo taahüdünde bulunmak veya yeni bir alacak senedi düzenlemenin tek başına yenileme anlamına gelmeyeceği, yenilemenin varlığı için bu konuda yenileme sözleşmesinin yapılması gerektiği, sözleşmenin varlığını ispat yükünün iddia edende olduğu, davalının bu iddiasını ispatlar yönde delil sunmadığı, davalının itirazının haksız olduğu, alacağın likit nitelikte bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi'nce; davacı tarafın 04.12.2015 tarihli faturaya dayanarak icra takibi yaptığı, itirazın iptali davalarının takibe sıkı sıkıya bağlı olması ilkesinden hareketle, uyuşmazlığın sadece takip konusu 04.12.2015 tarihli fatura olarak kabul edilmesi gerektiği, davacı vekilinin 04.12.2015 keşide tarihli iki adet 150.000.- TL’den toplam 300.000 TL tutarlı çeklerin varlığını kabul ettiği, bu çeklerin davacı kayıtlarında yer aldığı, icra takibine konu 04.12.2015 tarihli fatura bedelinin iki adet çekle ödendiği, davacı tarafın 04.12.2015 tarihli faturadan önce, başka bir alım satım için düzenlenen ve 30.04.2015 tarihinde defterlerine kaydedilen, 110.000.- TL ve 60.000.- TL tutarlı çeklerin iade edildiğinden bahisle talepte bulunamayacağı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. md. uyarınca mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine, davacının icra takibini kötüniyetle yaptığı saptanamadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 26/01/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.