2. Hukuk Dairesi Esas No: 2009/3962 Karar No: 2010/5994
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2009/3962 Esas 2010/5994 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2009/3962 E. , 2010/5994 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Diyarbakır Aile Mahkemesi TARİHİ :20.1.2009 NUMARASI :Esas no:2007/575 Karar no:2009/36
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm maddi tazminat yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Toplanan delillerden davacı kocanın, eşine sürekli şiddet uyguladığı, birlik görevlerini yerine getirmediği, boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu bulunduğu kadına atfı kabil kusurun bulunmadığı anlaşılmıştır. Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlama ve değerlendirme doğru değildir.Çünkü böyle bir düşünce, bir kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan, gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerek boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2) Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki; bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ancak bu yön temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir. 2-Temyiz nedenlerine yönelik olarak yapılan incelemeye gelince; Davalı kadın kendi adına kayıtlı bir kısım taşınmazların davacı koca tarafından satılması nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek maddi tazminat isteğinde bulunmuştur. Bu istek boşanma davasının eki (TMK.md.174/1) niteliğinde değildir. Bu konuda davalı kadının usulüne uygun olarak açılmış davası bulunmadığından maddi tazminat isteği hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde tazminata hükmedilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2.bentte gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 29.03.2010 (Pzt.)