1. Ceza Dairesi 2018/2421 E. , 2020/1357 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Kasten öldürme
HÜKÜM : 1) İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/12/2016 tarih 2015/146 esas, 2016/278 karar sayılı kararı ile; sanık ... hakkında verilmiş olan;
..."ı kasten öldürmek suçundan dolayı TCK"nin 81/1, 29/1, 53, 58/2-6-7, 63. maddeleri gereğince 18 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin hükme yönelik istinaf başvurularının esastan reddine,
2) İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/12/2016 tarih 2015/146 esas, 2016/278 karar sayılı kararı ile; sanık ... hakkında verilmiş olan;
..."ı kasten öldürmek suçundan dolayı TCK"nin 81/1, 29/1,53,63 maddeleri gereğince 18 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin hükme yönelik istinaf başvurularının esastan reddine,
3) İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/12/2016 tarih 2015/146 esas, 2016/278 karar sayılı kararı ile; sanık ... hakkında verilmiş olan;
..."ı kasten öldürmek suçundan dolayı
TCK"nin 81/1, 29/1, 62, 53, 63. maddeleri gereğince 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin hükme yönelik istinaf başvurularının esastan reddine,
4) İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/12/2016 tarih 2015/146 esas, 2016/278 karar sayılı kararı ile; sanıklar ... ve ... haklarında verilmiş olan;
..."ı kasten öldürmek suçundan dolayı TCK"nin 81/1, 39/2-c maddesi delaletiyle 39/1, 29/1, 53. maddeleri gereğince 9 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin hükümlere yönelik "Sanıklar vekillerinin istinaf talepleri yerinde değil ise de; Her iki sanığın diğer sanıklarla birlikte maktul üzerinde hakimiyet kurarak öldürme fiiline doğrudan doğruya katıldıkları sabit görülmekle katılanlar vekilinin istinaf taleplerinin bu nedenle kabulü ile CMK"nin 280/2. maddesi gereğince İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesinin 07/12/2016 tarih 2015/146 esas 2016/278 karar sayılı ilamıyla sanıklar ... ve ..."ün maktul ..."ı kasten öldürmek suçundan kurulan hükümlerin kaldırılmasıyla;
Sanıklar ... ile ..."ün maktul ..."ın öldürülmesine diğer sanıklarla birlikte doğrudan doğruya katıldıkları ve suça aslen iştirak ettikleri anlaşılmakla her iki sanığın kasten insan öldürmek suçundan" dolayı TCK"nin 37. maddesi delaletiyle 81/1, 29, 53, 63. maddeleri gereğince 18 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Sanıklar... ve... müdafilerinin yasal süresi içinde verdikleri süre tutum temyiz dilekçeleri CMK"nin 294. maddesine aykırı olarak gerekçe içermediği gibi kendilerine gerekçeli karar tebliğ edilmesine rağmen aynı Kanunun 295. maddesinde belirtilen sürede gerekçeli temyiz dilekçesi sunmadıkları, Dairemizde yapılan temyiz duruşmasında ileri sürdükleri itirazların anılan Kanun maddesinde ön görülen süreden sonra yapılmış olması nedeniyle nazara alınamaycağı anlaşıldığından, CMK"nin 289. maddesinde sayılan hukuka kesin aykırılık hallerinin herhangi birinin varlığı da tespit edilemediğinden, sanıklar... ve... müdafilerinin temyiz istemlerinin, aynı Kanunun 298. maddesi uyarınca ayrı ayrı REDDİNE oy çokluğu ile karar verilmiş, bu sanıklar bakımından katılanlar vekilinin temyizi nedeniyle inceleme yapılmıştır.
Sanıklar ..., ..., ... hakkında maktul ..."ı kasten öldürme, sanıklar ... ve ... hakkında maktulü kasten öldürmeye yardım suçlarından mahkumiyet hükümlerine karşı yapılan istinaf başvurularının sanıklar ..., ... ve ... bakımından esastan reddi, sanıklar ... ve ... bakımından kabulü ile hüküm kaldırılarak anılan sanıkların kasten öldürme suçlarından mahkumiyetlerine dair karara yönelik sanıklar ..., ... ve müdafileri, sanık ... müdafii ile katılanlar vekilinin temyiz istemlerine yönelik yapılan incelemede;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 10/07/2017 tarihli, 2017/149 esas, 2017/613 sayılı kararında düzeltme nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, katılanlar vekilinin sanıklara verilen cezalarda TCK"nın 29. maddesi uyarınca indirim yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğuna, suç vasfının canavarca hisle öldürme suçu olduğuna, sanık ... müdafiinin duruşmalı incelemede ileri sürdüğü delillerin çelişkili olduğuna, tanık teşhisinin doğru olmadığına, takdiri indirim uygulanması gerektiğine, sanık ..."in istinaf mahkemesince deliller incelenmeden ve açıklama yapılmadan ret kararı verildiğine, sanık ..."nın ifadesindeki çelişkinin giderilmediğine, sübuta, savunma hakkının kısıtlandığına, tanıkların taraflı ifade verdiğine, eksik aratımaya, delil toplama taleplerinin kabul edilmediğine, sanık ... ve müdafiinin; sübuta, suç vasfına, ceza tayininin adil olmadığına, meşru müdafaa bulunduğuna, adil yargılama yapılmadığına, yargılama giderinde hata yapıldığına yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle;
Katılanlar lehine ilk derece mahkemesince takdir edilen vekalet ücretinin tüm sanıklar yerine, sadece sanıklar ... ve ..."tan tahsiline karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı ise de, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, CMK"nin 303. maddesinin tanıdığı yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasının 5. bendinin
çıkarılarak yerine “Katılanlar kendilerini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan ilk derece mahkemesince takdir edilen 3600 TL vekalet ücretinin mahkum olan sanıklardan alınarak katılanlara verilmesine, buna ek olarak İstinaf Dairesi için öngörülen 990 TL vekalet ücretinin sanıklar ... ve ..."tan alınıp katılanlara verilmesine,” şeklinde değiştirilmesi suretiyle DÜZELTİLEN hükümlere yönelik temyiz istemlerinin CMK"nin 302/1. maddesi uyarınca tebliğnamedeki düşünce gibi ESASTAN REDDİNE, aynı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca dosyanın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilamının bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.06.2020 gününde sanıklar... ve... müdafilerinin temyiz istemlerinin reddi kararı bakımından Üye ..."in temyiz istemlerinin esastan incelenmesi gerektiği yönündeki karşı oyu ve oy çokluğu ile diğer yönlerden oy birliğiyle karar verildi.
KARŞI OY:
Sanıklar... ve ... müdafilerinin verdikleri temyiz dilekçesinin geçerli olduğunu düşündüğümden dosyanın esastan görüşülmesi gerektiği gerekçesiyle Daire çoğunluğunun usuli red kararına katılmıyorum.
Şöyle ki;
5271 sayılı CMK"de olağan kanun yolları başlığı altında yer alan 294/1.md: Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır, 295.md: Temyiz başvurusunda temyiz nedenleri gösterilmemişse temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden veya gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde hükmü temyiz olunan bölge adliye mahkemesine bu nedenleri içeren bir ek dilekçe verilir. Cumhuriyet savcısı temyiz dilekçesinde, temyiz isteğinin sanığın yararına veya aleyhine olduğunu açıkça belirtir, 298. md: Yargıtay...... ya da temyiz dilekçesinin temyiz sebeplerini içermediğini saptarsa temyiz istemini reddeder, 301 md: Yargıtay yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında inceleme yapar şeklinde düzenlemeler yapılmakla Bölge Adliye Mahkemelerinden geçerek Yargıtay incelemesine tabi olan dosyalarda temyizin ancak temyiz dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılabileceğini düzenlemiştir.
Yine 5271 sayılı CMK"de olağanüstü kanun yolları başlığı altında 5271 sayılı CMK"nin 308. maddesinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisini düzenlemiştir.
CMK"nin 308. md: Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re"sen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz.
İtiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen daireye gönderilir.
Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir.
5271 sayılı CMK"nin 232. maddesinin başlığında hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının içereceği hususlar düzenlenmiş olup CMK"nin 232/6. fıkrasında; Hüküm fıkrasında, 223"üncü maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir. şeklinde düzenlenmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulumuzun kendisine itirazen gelen bir dosyada sadece itiraz sebepleriyle sınırlı kalmayıp dosyada bulunan Yasaya aykırılıkların tamamını re"sen inceleyip bu hususlarda kararlar verdiği bilinmektedir.
Görüldüğü üzere aynı yasada olağan kanun yollarından temyiz yolunda temyiz davasını açan sanık veya katılan tarafın veya müdafilerinin dilekçesinde sebep bildirme zorunluluğu getirilmiş (CMK"nin 294/1) sebepten yoksun sadece kendi aleyhine verilen karara karşı temyiz hakkının kullandığını yasal süreleri içerisinde yargı merciine bildiren ve kararı davaya temyiz ediyorum diyen tarafın talebinin ise temyiz sebebi içermemesi nedeniyle reddolunacağını yasa koyucu hüküm altına almıştır. (CMK 298. md.)
Yasa koyucu CMK"nin 232/6. maddesinde kararı veren mahkemenin hükmünde bu karara karşı yasa yollarının neler olduğunu süresini ve merciini tereddüte mahal vermeyecek şekilde kararında belirtmesi gerektiğini belirtmiş ancak bu düzenlemeden daha sonra yürürlüğe giren mevzuatla mahkeme kararlarının temyizinin sebep içermesi gerektiği sebepsiz temyizin geçerli olmayacağı öngörülemediğinden olacak ki mahkemenin kararında temyiz sebebinin de dilekçede bulunması gerektiğini mahkemenin kararında bildirilmesi yasada düzenlenmemiştir. Uygulamada da böyle bir bildirim yapılmamaktadır.
CMK"deki temyiz sebebi ile bağlılık ilkesi uygulanacak ise temyiz sebebi bildirilmeden yapılan temyizlerin geçersiz sayılacağını ve hak kayıplarının yaşanabileceğini açıkça gören yargı mercilerinin bunun CMK"nin 232/6. md gereği davanın taraflarına kısa kararın son kısmında açıkça bildirilmesinin yasanın zorunlu bir
sonucu olduğunu düşünmekle beraber yürürlükte olan mevzuat gözönüne alındığında herhangi bir hukuk eğitimi almayan ve ceza davasına taraf olan kişinin veya ilgili tarafın avukatının istinaf mahkemelerinden aleyhine çıktığını düşündüğü kararı sebep bildirmeksizin süresinde temyiz etse dahi bu temyizin yargıtay dairesince reddolunacağı ancak Yargıtay Cumhuriyet Savcısının ilgili Yargıtay Dairesinin kararına karşı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna itiraz etme hakkını kullanırken hiçbir sebep bildirmek zorunda olmadığı bununda vatandaşın aleyhine olarak 1982 Anayasasının 10, 11, 36, 90 md. ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ve 10. maddelerinde karşılıklarını bulan kanun önünde eşitlik ve silahların eşitliği ilkelerine aykırılık teşkil ettiğini, yasal düzenlemelerin millet adna TBMM tarafından yapıldığını ancak bunların ilahi metinler olmayıp uygulayıcılar tarafından eksik, yanlış veya hakkaniyete aykırı olanlar var ise bunların belirlenip düzeltilmesinin de yasalarda düzenlendiği, usuli bir düzenlemeyi bilemediği için yasal süresi içerisinde temyiz dilekçesini sebep bildirmeden veren davanın tarafı veya taraf avukatının temyiz talebinin usul hükmü gereği sebep bildirilmediği düşüncesi ile reddolunmasının hukuki ve vicdani olmadığını sadece kanuni olduğunu ancak hakimin görevinin kanunu değil hukuku uygulamak olduğunu düşündüğümden Ceza Muhakemesinin odak noktası sayılan maddi gerçeğin ortaya çıkmasını engelleyecek mahiyetteki bu usul hükümlerinin davaya konu olaya uygulanması yerine öncelikle bu hükümlerin 1982 Anayasasına aykırılığı düşüncesi ile Anayasa mahkemesine iptal talebi ile gidilmesi bu kabul edilmeyecek ise Yargıtay dairemiz tarafından CMK"de sanık lehine kıyasın yasak olmadığı dikkate alınarak CMK"nin 294/1. madde hükmündeki sebeple bağlılık kuralının CMK"nin 308. maddesindeki sebep bildirmenin zorunlu olmadığı şeklinde yorumlanması gerektiği ve sebep bildirilmese ve hatta taraf müdafii tarafından verilse dahi temyizen incelenme iradesinin belirlenebildiği dosyaların usule aykırılık nedeniyle reddedilip toplumun adalete, devlete, hukuka olan inancının sarsılmasını önlemek ve ihkakı hak yolunun açılmasının önüne de geçmek gerektiği düşüncesi ve gerekçesi ile çoğunluğun kanaatine usul yönünden muhalifim. Saygılarımla.
17/06/2020 gününde verilen işbu karar Yargıtay Cumhuriyet savcısı ..."ın huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanıklar ..., ..., ... müdafii Avukatlar ..., ..., ..."nun yokluklarında 18/06/2020 gününde usulen ve açık olarak anlatıldı.