18. Ceza Dairesi 2015/33374 E. , 2016/2668 K.
"İçtihat Metni" KARAR
Hakaret ve basit tehdit suçlarından sanık ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 125/3-a, 106/1-2, 62/1 ve 52/1-2. maddeleri uyarınca 6.080,00 Türk Lirası ve 1.500,00 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair, Finike Sulh Ceza Mahkemesinin 05/11/2013 tarihli kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07/10/2015 tarih ve 288929 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası İncelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre;
1- Mahkemenin gerekçeli kararında delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe kısmında; "Sanığın üzerine atılı suçlar sabit olup, hakaret ve basit tehdit suçlarından sanık ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 3-a, 106/1-2, 62/1 ve 52/1-2. 53. maddeleri uyarınca temel cezası alt sınırdan belirlenmiş, sabıkasız oluşu gözetilerek seçimlik cezalardan adli para cezası seçilmiş, sanığın sabıkasız oluşu, kişilik özellikleri ve yargılama aşamasındaki tutum ve davranışları, giderilecek maddi bir zararın bulunmaması göz önüne alınarak 5271 sayılı Yasanın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi halinde sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda mahkememize olumlu kanaat hasıl olduğundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına" denildikten sonra aynı gerekçeli kararın hüküm kurulan bölümdeki (B) kısmında sanığın basit tehdit suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu" nun 106/1-2, 62/1, 52/1-2, 53. maddeleri uyarınca 1.500,00 Türk Lirası adli para cezası ile cezai andı nlmasına karar verildikten sonra gerekçe kısmında belirtilmesine rağmen 5271 sayılı Yasanın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmedilmemesi karşısında mahkemenin gerekçeli kararındaki gerekçe ile hükümde çelişki oluşturulmasında,
2- Gerekçeli kararda tehdit suçundan hüküm kurulurken, sabıkasız olan sanık hakkında seçimlik cezalardan adli para cezası tercih edilerek, temel cezanın alt sınırdan belirlendiği belirtilmesine karşın, tehdit suçundan hüküm kurulurken temel cezanın 90 gün karşılığı adli para cezası olarak uygulandığı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-2. cümlesinde; "Malvarlığı itibarıyla, büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunan", hükmüne yer verilmiş, aynı Kanun" un 49/1. maddesinde ise, "Süreli hapis cezası, kanunda aksi belirtilmeyen hallerde bir aydan az, yirmi yıldan fazla olamaz." hükmü düzenlenmiştir. Bu itibarla tehdit suçundan kurulan hükümde gerekçeli karar arasında temel cezanın belirlenmesi hususunda çelişkili karar verilmesinde, isabet görülmemiştir." denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Uyuşmazlık konusunda bir karar vermeden önce, kanun yararına bozma istemine konu edilen hükümde belirlenen yeni bir hukuka aykırılık durumunun İncelenmesi gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; mahkemece, sanık ..."ın katılan Ünal Aklaş"a hitaben söylediği “Terbiyesizlik yapma, eşim bunun hesabını sizden soracak." şeklindeki sözleri nedeniyle sanık hakkında hakaret suçundan mahkumiyet kararı verildiğinin anlaşılması karşısında; kaba söz ve ağır eleştiri niteliğindeki sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından, sanığın hakaret suçundan beraatı yerine mahkûmiyetine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu anlaşılmıştır.
Finike Sulh Ceza Mahkemesinin 05/11/2013 tarih, 2013/216 esas ve 2013/599 sayılı kararının, hem kanun yararına bozma kararında ileri sürülen hukuka aykırılıklar hem de yukarıda belirtilen sözlerin hakaret olmaması nedenine yönelik olarak da kanun yararına bozma yoluna gelinmesi gerektiği düşünülmüştür.
Sonuç ve Karar: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1) Kanun yararına bozma isteği hakkında bu aşamada bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,
2) Hükümde saptanan yeni hukuka aykırılık nedeni açısından, kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için, dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, bu hususun değerlendirilmesinden sonra, diğer kanun yararına bozma isteminin incelenmesine, 15.02.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.