20. Hukuk Dairesi 2015/5369 E. , 2015/4242 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
1971 yılında yapılan kadastro sırasında ... ilçesi, ... mahallesi 1436 parsel olarak belgesizden 9563 m² yüzölçümü ve tarla vasfıyla tespit ve tescil edilen taşınmaz, 1998 yılında yenileme kadastrosu sonucu 3280 ada 499 sayılı parsel, 9529,56 m² yüzölçümü ve tarla vasfıyla davalılar adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı ..., taşınmazın 3280 ada 560 sayılı orman parseli ile mükerrer tescilli olduğunu iddia ederek, taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan kısmının tapusunun iptalini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu dava konusu taşınmazın tamamının kesinleşen orman sınırı dışında kaldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 01/10/1985 tarihinde ilân edilip kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; dava konusu taşınmaz, bölgede 1970 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında 1436 parsel numarası ve 9563 m² yüzölçümüyle ... ve ... adına tesbit ve tescil edilmiş, intikalle davalılara geçmiştir. ... ilçesi, ... mahallesinde daha sonra yapılan yenileme çalışmalarında çekişmeli yer 3280 ada 499 parsel numarası alarak bu kez 9529,56 m² yüzölçümlü olarak davalılar adına işlem görmüş, tapunun beyanlar hanesine “2792,88 m² kısmının 3280 ada 569 sayılı tescilli orman sınırı içerisinde kaldığı” şerhi verilmiştir. Davacı ..., çekişmeli taşınmazın yenilemeden sonraki haliyle orman parseliyle mükerrer tescilli olduğu iddiasında bulunduğu halde, mahkemece dava konusu parselin yenilemeden önceki tutanak ve haritaları ile yenilemeden sonraki çapı, haritası ve tutanağı getirtilerek gerekli incelemeler yapılmamıştır. Dairenin iade kararı ile dosya arasına alınan bilirkişi raporu ise hem kendi içerisinde hem de fen bilirkişi raporu ile çelişmektedir. Fen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın ekli krokide sarı renkle ve (A) harfi ile gösterilen, 2792,88 m² kısmının hem orman olarak tescilli olan 569 parsel içerisinde hem de 3280 ada 499 parsel içerisinde kaldığı belirtilmiştir.
Buna rağmen, orman bilirkişi tarafından düzenlenen asıl raporda; dava konusu 3280 ada 499 parsel sayılı taşınmazın dava konusu olan 2782,88 m² bölümünün kesinleşen orman sınırı dışında orman sayılmayan yer olduğu belirtilmiştir.
Orman bilirkişi raporu kendi içerisinde bir bütün olarak değerlendirildiğinde ise; dava konusu 3280 ada 499 parsel sayılı taşınmazın kesinleşen orman sınırı dışında iken yenileme çalışmaları sırasında; bu kısmın 3280 ada 499 parsel dışına, 3280 ada 569 parsel içine alındığı, tahdit tutanakları incelendiğinde dava konusu taşınmazın kesinleşen orman sınırı dışında kaldığının açıkça tutanaklarda yazıldığı belirtilmektedir. Bu ifadeden çıkan sonuç, dava konusu taşınmazın yapılan ve kesinleşen yenileme çalışmalarından sonra dava konusu taşınmaz ile, orman parselinin dava konusu olan bölümünün mükerrer tescilli olduğudur. Buna rağmen, raporun devamında taşınmazın kesinleşen orman sınırı dışında kaldığı belirtilmektedir. 1984 yılında kesinleşen tahdit tutanakları incelendiğinde; dava konusu taşınmaza komşu olan 1433, 1437, 1438 ve 1439 sayılı parsellerin tahdit dışında kaldığı belirtilmesine rağmen, dava konusu 1436 sayılı parselden bahsdilmediği görülmektedir. Orman bilirkişisi tarafından sunulan 25.01.2013 tarihli ek raporda; dava konusu taşınmazın 2782,88 m² kısmının orman parseli ile mükerrerlik oluşturduğu, bunun yenileme çalışmalarından kaynaklandığı, bu kısmın orman parselinden düşülerek 3280 ada 499 sayılı parsele eklenmesi gerektiği belirtilmiş, 10.05.2013 taihli ek raporda ise; yenileme çalışmalarında dava konusu parselin 2782,88 m² kısmının orman parseline eklendiği, dava konusu 3280 ada 499 sayılı parselin ise 6736,68 m² olarak davalılar adına tapuya kaydedildiği belirtilmektedir. Bu hali ile raporlar hükme esas alınacak nitelikte değildir.
Bu nedenle; mahkemece, öncelikle çekişmeli parselin yenilemeden önceki tutanak ve haritaları ile yenilemeden sonraki çapı, haritası ve tutanağı, yenileme çalışmalarına ilişkin tüm belge ve tutanaklar, 3280 ada 569 parsel sayılı devlet ormanına ait pafta, kesinleşen orman kadastrosuna ait tüm tutanaklar ve haritası ilgili yerlerden getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen ... ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36.; 18.03.2013 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 20. ve 16.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 20. maddelerinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır… sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6 - 7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek ve çekişmeli taşınmazın (X) ve (Y) değerlerini gösterir şekilde koordinatlı müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, yenilemeden önceki ve yenilemeden sonraki kadastro çapı, haritası ve ormana parseline ait pafta ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanmalı, bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli, düzenlenecek krokide yenileme çalışmalarından önceki pafta sınırları, yenilemeden sonraki pafta sınırları ve kesinleşen tahdit sınırları ayrı renkli kalemlerle çizilmek sureti ile aynı kroki üzerinde gösterilmeleri istenmeli, mevcut raporlarda bilirkişiler tarafından dava konsu taşınmazın kesinleşen orman sınırı dışında kaldığı bilgisi verildiği halde, mevcut tutanaklarda bu ibarenin bulunmadığı görüldüğünden, bilirkişilerden bu hususa ve yukarda açıklanan çelişkili diğer hususlara ilişkin açıklama yapmaları istenmeli, dosyadaki tüm bilgiler değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ...nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 14/05/2014 günü oy birliği ile karar verildi.