13. Hukuk Dairesi 2019/2135 E. , 2019/6116 K.
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, ... ... konutları ...-... Proje kodlu 4472 ada Parsel No:1 C-1 Blok D:16 nolu bağımsız bölümü sözleşmeden doğan her türlü hukuki hakları ile birlikte 07/09/2009 tarihinde ... Bankasının da taraf olduğu Devir Protokolü ile ... ...’tan devraldığını, ... ... ile davalı ... arasında imzalanan 17/01/2006 tarihli Gayrimenkul Satış Sözleşmesi’nde 16 aylık süre içerisinde taşınmazın yapımının bitirilerek teslim edileceğinin taahhüt edildiğini ancak 16 aylık sürenin sonu olan 17/05/2007 tarihinde taşınmazın teslim edilmediğini, ...’ın sözleşmedeki tüm edimlerini yerine getirmiş olmasına rağmen davalı ...’nın konutun teslimini geciktirerek, daireyi 02/09/2008 tarihinde yani taahhüt edilen tarihten 15 ay 15 gün sonra teslim ettiğini, davacının 7/9/2009-13/06/2013 tarihleri arası malik olduğu bu taşınmazda meydana gelen söz konusu gecikme ile ... ...’ın maddi zarar ve kayba uğradığını, bu maddi zarar ve kaybın şimdiki alacaklısının ise her ne kadar davacının dava konusu taşınmazı 13/06/2013 tarihinde dava dışı 3.şahıs olan ... ...’e satmış olsa da alacaklısının hala kendisi olduğunu beyan ederek, geç teslim edilen dairenin 2007 yılında emsal kira bedelinin aylık 400,00 TL ve 2008 yılı için ise aylık 450,00 TL olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak üzere 4.000,00 TL kira tazminatının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu konuta ilişkin satış sözleşmesinin dava dışı 3.kişi ... ... ile yapıldığını ve konutun ...’a teslim edildiğini, bu teslim tarihinden sonra davalı idare ile konut için satış sözleşmesi imzalayan ...’ın davacıya dava konusu konutu 07/09/2009 tarihinde devir ve teslim ettiğini, yani davacının devir protokolü ile konutu devraldığı bu tarihte konutu kullanmaya başladığından herhangi bir kira geliri yoksunluğunun doğmadığı beyan edilerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda davacı, dava konusu taşınmazı 17/01/2006 tarihli Gayrimenkul Satış Sözleşmesinden doğan her türlü hukuki hakları ile birlikte ... ...’tan devraldığını, taşınmazın ...’a taahhüt edilen tarihte teslim edilmemesi nedeniyle geç teslimden kaynaklı kira tazminatını talep etmiş, davalı vekili ise Gayrimenkul Satış Sözleşmesi’nin dava dışı 3.kişi ... ... ile yapıldığını ve konutun ona teslim edildiğini dolayısıyla davacının herhangi bir zararının olmadığını belirterek davanın reddinin dilemiştir.Mahkemece, dava dışı 3.kişi olan ... ... ile davalı taraf arasında davaya konu dairenin satımına yönelik 17/01/2006 tarihinde sözleşme imzalandığı ve akabinde dairenin alıcıya teslim edildiğini, bilahare konutun devir protokolüne göre ... tarafından 07/09/2009 tarihli devir sözleşmesi davacıya devredildiği, dolayısıyla davacının kira geliri mahrumiyetinden bahsedilemeyeceği, zira devir protokolü ile taşınmazı devralmış olduğunu herhangi bir de kira geliri yoksunluğunun doğmadığını, kaldı ki davacı tarafından da bu taşınmazı tapuda satış yolu ile dava tarihinden önce 13/06/2013 tarihinde dava dışı 3.şahıs olan ... ...’e devrettiğinin anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
Genel olarak borç ilişkisi kimler arasında meydana gelmişse, alacaklılık ve borçluluk sıfatları da bu kişilere ait olup, bunun doğal sonucu olarak, borçlu kime karşı ifa yükümü altına girmişse, alacak hakkı da o kişiye aittir. Bununla beraber alacaklının, alacağını üçüncü bir kişiye devretmesi mümkün olup, “alacağın temliki”, alacağı devreden alacaklı ile devralan kişi (yeni alacaklı) arasında yapılacak yazılı bir sözleşme ile meydana gelir. Alacağın temlikinde alacaklı, halen sahip olduğu bir hakkını devredebileceği gibi, henüz mevcut olmayan, müstakbel bir alacağını da devredebilir. Temlik edenin, temlik anında sahip olduğu bir hakkını devrettiği durumlarda, yapılan bu tasarruf işlemi ile alacaklı, malvarlığının aktifindeki mevcut haklarda, başkası lehine bir azalmayı kabul etmektedir. Böylece, temlik akdi yapılır yapılmaz alacak, alacağa bağlı olan bütün imtiyazlar ve fer’i haklarla beraber devralana geçmektedir. (Borçlar Kanununun 168/1. maddesiyle 6098 Sayılı Borçlar kanunun 189 maddesi) Bu nedenle gerek işleyip de eski alacaklı tarafından tahsil edilmemiş, gerekse işlemekte olan tüm fer’i hak ve alacaklar yeni alacaklıya ait olmaktadır. Nitekim, temlik eden kişinin, temlikle birlikte borçlu ile hukuki ilişkisi kesildiğinden, alacağın tahsilinin dava ve talep hakkının da, onun maliki durumuna geçmiş olan, temellük edene geçmesi, alacağın temlikinin doğal bir sonucudur. Kural olarak alacağın temlikinde borçlunun hukuki durumunda herhangi bir değişiklik olmamakta, sadece muhatap olacağı kişi (alacaklı) değişmektedir. Borçlar Kanununun 167/1. maddesinde de, borçlunun temlik edene karşı haiz olduğu def’ileri, temellük edene karşı da ileri sürebileceği belirtilmekle alacağın, temlik sırasındaki durumu ile yeni alacaklıya geçeceği ifade edilmektedir.
Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa; 17.01.2006 tarihli ‘...-.../... Toplu Konut Projesi Gayrimenkul Satış Sözleşmesi’ başlıklı sözleşmenin, alıcısı dava dışı ... ... ile davalı ... arasında imzalandığı, işbu sözleşmedeki 3.maddeye göre, gayrimenkulün teslim süresinin 16 ay olduğu belirtilmiştir. 07.09.2009 tarihli devir alan ... ile devir eden ... ...(vekili ...) arasında imzalanan,T.C. ... Bankasını A.Ş."nin taraf olduğu Devir Protokolü’nde ise: ‘Devir eden ... ... T.C.Başbakanlık Toplu Konut İdaresi ile akteylediği 17/01/2006 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinden doğan her türlü haklarını ve bu sözleşmeye göre bu protokol tarihine kadar yaptığı ödemeler tutarını devir alan ...’e temlik etmiştir. Bu protokolün imzalandığı tarih itibariyle, devir alan, devir edenin ödeme koşullarına aynı şartlarla sahip olduğunu beyan ve taahhüt eder. Bu protokol devir eden ... ... ile imzalanan 17/01/2006 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesinin ayrılmaz bir parçasıdır.’ maddelerinin hüküm altına alındığını görülmüştür. Dava konusu taşınmazla ilgili celbedilen tapu kaydı ve dayanak belgeleri arasında bulunan 13.06.2013 tarihli Resmi Senette ise,ilgili taşınmazın davacı ... tarafından, dava dışı ... ...’e satıldığı görülmüş, ancak taraflar arasında imza altına alınan bu resmi senette alacağın temliki anlamına gelecek herhangi bir hükme rastlanmadığı gibi bu anlama gelecek de aralarında imzalanan herhangi bir devir protokolünün de imzalanmadığı görülmüştür.
Dava dışı ... ..., temlik tarihi itibariyle her türlü hak ve alacaklarını davacı ...’e devretmiş olduğundan, devredilen hak ve alacaklar içinde, temlik tarihi itibariyle devredenin borçluya karşı sahip olduğu geç teslim nedeniyle kira kaybından doğan alacaklarının da bulunduğu tartışmasızdır.Davacı ..., dava dışı ... ...’ın bu konudaki alacağını, alacağın temliki hükümlerine göre temellük etmiş olduğundan, gerek işleyip de eski alacaklı tarafından tahsil edilmemiş, gerekse işlemekte olan tüm fer’i hak ve alacakları yeni alacaklı olan davacı devralana geçmektedir.
Sonuç olarak davacının, dava dışı ... ... ile imzalamış olduğu 07.09.2009 tarihli “Devir Protokolü” ve alacağın temliki hükümlerine göre, taşınmazın geç tesliminden kaynaklanan kira bedeli alacağı yönünden, davalı satıcıya karşı dava ve talep hakkı mevcut olduğu nazara alınması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.