
Esas No: 2017/1978
Karar No: 2021/1119
Karar Tarihi: 30.09.2021
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1978 Esas 2021/1119 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “menfi tespit ve istirdat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir 3. Tüketici Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili; müvekkilinin davalı banka ile imzaladığı 05.05.2010 tarihli sözleşme çerçevesinde ipotek teminatlı konut kredisi kullandığını, ödemeler düzenli şekilde devam etmekteyken davalının 09.05.2012 tarihinde yeni bir ödeme planı çıkardığını ve ödemekle yükümlü olmadığı hâlde müvekkiline Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu (KKDF) ve Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi (BSMV) borcu yüklediğini, bu bedellerin neden istendiği konusunda bilgilendirme yapılmadığı gibi sözleşmede de böyle bir uygulamayla karşılaşılacağına dair hüküm bulunmadığını ileri sürerek 12.582TL yönünden borçlu olunmadığının tespiti ile ödenen 2.052TL"nin istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili; davacının konut kredisine konu taşınmazı satması nedeniyle kredinin konut kredisi vasfını kaybettiğini ve satış tarihinden sonraki dönem için KKDF ve BSMV ye tabi hâle geldiğini, Gelir İdaresi Başkanlığının özelgeleri çerçevesinde ödeme planının güncellenerek davacı tüketiciye yansıtıldığını, davaya konu bedellerin kamu alacağı mahiyeti taşıdığını ve müvekkili tarafından doğrudan vergi dairesine yatırıldığını, bu nedenle sebepsiz zenginleşildiğinden bahsedilemeyeceğini, iadenin ancak ilgili vergi dairesinden talep edilebileceğini, yapılan işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını belirtilerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. İzmir 3. Tüketici Mahkemesinin 17.04.2014 tarihli ve 2012/1394 E., 2014/451 K. sayılı kararı ile; taraflar arasında düzenlen konut kredisi sözleşmesinde, kredi vadesi sona ermeden ve bakiyesi kapatılmadan ipotekli taşınmazın üçüncü kişiye satılması hâlinde KKDF ve BSMV tahakkuk ettirileceğine dair hüküm yer almadığı, bilirkişinin söz konusu uygulamanın tüketici aleyhine haksız şart teşkil ettiği yönündeki mütalaasının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince 02.11.2015 tarihli ve 2014/29121 E., 2015/31620 K. sayılı karar ile; “…Davacı kullandığı kredinin ipotekli konut kredisi olması nedeniyle başlangıçta alınmayan vergilerin konutu 3. şahısa satarken, yeni bir ödeme planı ile kendisinden alınmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek borçlu olmadığının tespitini istemiş, davalı ise kredinin konut finansmanı için verildiğini, 3. kişiye satılması halinde kredinin ticari krediye dönüşmesi nedeniyle başta tahsil edilmeyen vergilerin davacıdan tahsili için ödeme planı yapılmasının yasa ve Maliye Bakanlığı Özelgeleri gereği olduğunu savunarak davanın reddini savunmuştur. Mahkemece sözleşmede vergi giderlerinin davacı tarafından üstlenilmediği ödeme planının haksız şart içerdiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, ipotekle teminat altına alınarak kullanılan ancak sonradan konutun üçüncü şahıslara satılması sonucu kredinin konut kredisi özelliğini yitirip yitirmediği, buradan hareketle kredi çekilirken alınmayan, ancak ödemeler devam ederken konutun satılması sonucu KKDF ve BSMV gibi vergisel yükümlülüklerin davacıdan tahsilinin haksız şart olup olmadığına ilişkindir.
Konut finansman sözleşmesi 4077 sayılı Yasanın 10/B bendinde ayrıntılı bir şekilde düzenlendiği gibi konut finansmanının ne olduğu, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Kanunun 139 uncu maddesiyle yürürlükten kaldırılan 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunun 38/A maddesi ile 6362sayılı Yasanın 57. maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre konut finansmanı, konut edinmeleri amacıyla tüketicilere kredi kullandırılması, konutların finansal kiralama yoluyla tüketicilere kiralanması, sahip oldukları konutların teminatı altında tüketicilere kredi kullandırılmasıdır. Davacının konut ihtiyacını gidermek için davalı bankadan kredi çekerken KKDF ve BSMV den muaf olduğunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Mortgage (konut finansmanı) sistemi gereği kredi konusu konutun veya kredi kullanana ait başka bir konutun ipotek gösterilmesi halinde kaynak kullanımı destekleme fonuna tabi tutulmayacağı, kredi kullanana ait olsa bile konut dışında bir taşınmazın veya 3. kişilere ait bir konut ya da gayrimenkullerin ipotek gösterilmesi durumunda kullanılacak kesintilerin fon kesintilerine tabi tutulacağı 4684 sayılı kanundan alınan yetkiye istinaden çıkarılan 12.05.1988 tarih ve 88/12944 sayılı KKDF hakkındaki 6 sıra nolu tebliğin 2. maddesini açıklayan Bakanlık Özelgesinde beyan edilmiştir.
Somut olayda davacıya kendi ihtiyacı için kullandırılan ipotekli konut kredisinde KKDF ve BSMV alınmaması ihtiyaç sahiplerine konut edindirmek maksadıyla tüketicilere sağlanan imkan kapsamında Maliye Bakanlığı mütalaaları doğrultusunda gerçekleşmiştir. Ne var ki, yukarıda tanımı verilen konut finansman sözleşmesinde borç kapatılmadan konutun 3. kişiye satılması halinde konut edinim amacının kalmayacağı belirgin olup vergisel yükümlüklerin mükellefi olan bankanın KKDF ve BSMV yi davacıdan tahsil etmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Kaldı ki davacı kredinin yeniden yapılandırıldığı, sadece vergilerin dahil edildiği ödeme planını davalı banka ile müzakere edip ödeme planını da imzalamıştır. 4077 sayılı TKHK nın 6. maddesinde haksız şart; satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları olarak tarif edilmiştir. Dairemizin emsal kararlarında belirtildiği üzere tüketici kredilerinde vergisel yükümlülük miktarının dışında kalan haksız kesintilerin iadesi gerektiği, davalı banka tarafından yasal zorunluluk kapsamında tahsil edilen vergi bedelinin davacıya iadesine karar verilemeyeceği benimsenmiştir. Hal böyle olunca davacının da imzasını taşıyan KKDF ve BSMV"nin dahil edildiği ödeme planının davacıyla müzakere edilmediği, iyi niyet kurallarına aykırı davranıldığının kabulü mümkün değildir. o halde davanın reddi yerine yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir…” gerekçesiyle karar oy çokluğuyla bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Mahkemece 26.05.2016 tarihli ve 2016/812 E., 2016/822 K. sayılı karar ile, ilk karar gerekçeleri tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; konut kredisi sözleşmesi çerçevesinde satın alınan taşınmazın, kredi borcu kapatılmadan üçüncü kişiye satılarak kredi taksitlerinin ödenmeye devam edildiği olayda, tüketiciye sonradan KKDF ve BSMV eklenmek suretiyle yeniden ödeme planı düzenlenerek borç tahakkuk edilmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle konut finansman sözleşmelerinde KKDF ve BSMV uygulamasının ortaya konulabilmesi için konuyla ilgili mevzuat hükümlerinin incelenmesi gereklidir.
13. Konut finansman sözleşmelerine uygulanacak hükümler mülga 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 21.02.2007 tarihli, 5582 sayılı Kanun’un 12. maddesiyle eklenen 10/B maddesinde düzenlenmiştir. Ancak uyuşmazlık noktasına ilişkin asıl düzenleme, eldeki davada uygulanması gereken mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’na yine 5582 sayılı Kanun ile eklenen 38/A maddesinde yer almaktadır. Buna göre; konut finansmanı “konut edinmeleri amacıyla tüketicilere kredi kullandırılması, konutların finansal kiralama yoluyla tüketicilere kiralanması, sahip oldukları konutların teminatı altında tüketicilere kredi kullandırılmasıdır” ve bu kapsamdaki kredilerin yeniden finansmanı amacıyla kullandırılan krediler de konut finansmanı niteliğindedir.
14. Resmî Gazete’nin 30.12.2012 tarihli, 28513 sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren 6362 sayılı Sermaya Piyasası Kanunu’nda ise konut finansmanı 57. maddede daha ayrıntılı ve kapsamlı şekilde düzenlenmiş olup maddenin üçüncü fıkrasında konut finansman kuruluşlarına açıkça tüketicinin “konut edinme amacının” yeterli bilgi ve belgeyle tespit edilmesi zorunluluğu yüklenmiştir.
15. Konut finansman sözleşmelerine ilişkin hükümlerde yer alan tüketicinin konut edinme amacıyla hareket etmesi şartının önemi, somut olayda da çekişme konusu olan KKDF ve BSMV uygulamasında ortaya çıkmaktadır.
16. Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi, 23.07.1956 tarihli ve 9362 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu ile hukukumuza girmiştir.
17. Anılan Kanun’un 03.06.1986 tarihli, 3297 sayılı Kanun ile değişik 28. maddesine göre “Banka ve sigorta şirketlerinin 10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir”.
18. Gider Vergileri Kanunu’nun 29. maddesinde BSMV nin istisnaları sıralanmış olup 5582 sayılı Kanun ile eklenen (y) bendine göre “İpotek finansmanı kuruluşlarının, konut finansmanı kuruluşlarının ve konut finansmanı fonlarının, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanı kapsamında yaptıkları tüm işlemler dolayısıyla lehe alınan paralar” BSMV den müstesnadır.
19. Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu ise 13.12.1984 tarihli ve 84/8860 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası A.Ş. yönetiminde 15.12.1984 tarihinde kurulmuştur. Fon’un amacı, bahsi geçen Karar’ın 1. madddesinde “Kalkınma planı ve yıllık programlarda öngörülen hedeflere uygun olarak ihracatı ve yatırımlarda kaynak kullanımını desteklemek yoluyla banka kaynaklarının bu sahalara yönlendirilmesini ve ihtisas kredilerinde kredi maliyetinin düşürülmesini” temin etmek olarak açıklanmıştır. KKDF ye tâbi işlemlerin genel özelliği bir kredilendirme unsuruna sahip olmalarıdır.
20. Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu kesintisine ilişkin usul ve esaslar 12.05.1988 tarihli, 12944 sayılı Kararnameye ilişkin KKDF hakkında 6 Sıra No.lu Tebliğ ile düzenlenmiştir. Buna göre bankalar ve finansman şirketlerince gerçek kişilere ticari olmayan amaçlarla kullandırılan tüketici kredileri (2010/974 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yapılan değişikliğe göre) %15 KKDF kesintisine tâbidir (Tebliğ, m.2/A-a). KKDF nin matrahı; işlem tutarı, faiz veya kur farkı tutarlarıdır ve KKDF kesintileri 01.01.2002 tarihinden itibaren Maliye Bakanlığı tarafından genel bütçe geliri olarak tahsil edilmektedir. Fon kesintilerinin süresinde (Tebliğ, m.4/a maddesine göre; Türk lirası kredilerde faiz tahakkunu izleyen ayın on beşinci günü akşamına kadar) yatırılmasından kredi kullanan yanında krediyi kullandıran banka ve finans kuruluşları da sorumludur (Tebliğ, m. 9).
21. Tebliğ’in 3. maddesinde “Fon’a Kesinti Yapılmayacak Krediler” düzenlenmiş olup bunlardan biri de “Konut ve yapı tasarrufu kredileri ile gerçek kişilere kendi ihtiyaçları için kullandırılan konut inşaat kredileri”dir.
22. Açıklanan tüm bu mevzuat hükümlerine göre tüketicinin kullandığı konut kredilerinde tüketiciden KKDF ve BSMV tahsil edilmemektedir.
23. Nitekim somut olayda davacı tüketici 05.05.2010 tarihli konut kredisi sözleşmesinde KKDF ve BSMV yükümlülüğü altına girmeksizin kredi taksitlerini ödemeye başlamıştır.
24. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; konut kredisine konu taşınmazın davacı tüketici tarafından, üzerindeki ipotek borcu kapatılmaksızın, başka bir anlatımla konut kredisi ilişkisi sonlandırılmaksızın, satılması ile birlikte doğmuştur. Bu tarihten sonra davalı banka KKDF ve BSMV tutarının eklenerek taksitlere yansıtıldığı yeni bir ödeme planı hazırlamış, tüketici bu yeni borç tahakkukundan sorumlu olmadığını iddia ederek eldeki davayı açmıştır.
25. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde; kullanılan kredinin KKDF ve BSMV ye tabi nitelikte olması hâlinde bu yükümlülüğün yerine getirilmesi yasal bir zorunluluktur. Taraflar arasındaki sözleşmede taşınmazın satılması hâlinde bu kalem borçlardan muafiyetin ortadan kalkacağını bildirir bir düzenleme olmaması bu durumu değiştirmeyecektir.
26. Bu bağlamda, sözleşmede yer almayan bir hükmün mahkemece haksız şart olarak değerlendirilmesinde isabet bulunmadığı belirtilmelidir. Zira haksız şarttan bahsedebilmek için öncelikle sözleşmede “Satıcı veya sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan” bir düzenlemenin yer alması gereklidir (4077 s. K., m. 6).
27. Konut kredilerinin BSMV ve KKDF den istisna tutulmasının sebebi, konut gereksinimini sağlarken yaşadığı finansman sıkıntısını kredi kullanarak gidermek isteyen tüketiciye yansıtılacak kredi maliyetinin düşürülmesi ve buna bağlı olarak inşaat sektörünün teşvik edilmesidir. Bu nedenle, istisnadan yararlanan kredi ile kanunun aradığı “konut edinme amacı” arasındaki bağ devam etmelidir. Davacı tüketici konut kredisi ile finansal ihtiyacını karşılarken söz konusu muafiyetler ve uzun vadeye yayılmış daha düşük faiz sayesinde lehine koşullardan istifade etmiş ancak konutu kredi borcunu kapatmadan satarak kredi ile sağlamak istediği amacı konut edinmeden, nakdi finansmana çevirmiştir. Bu hâlde bankanın devam eden sözleşme ilişkisinde oluşan bu yeni durum çerçevesinde doğan KKDF ve BSMV yükümlülüklerini dâhil eden yeni bir ödeme planı oluşturarak tüketiciye yansıtmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Aksi yönde bir kabul söz konusu muafiyetlerin getiriliş amacına aykırı şekilde tüketicinin kamu aleyhine haksız zenginleşmesine sebep olacaktır.
28. Nitekim Özel Dairece de aynı yöne işaret edilmiştir. Ne var ki bozma kararındaki, yeni ödeme planının davacı tüketici tarafından kabul edilip imzalandığı yönündeki açıklama, delil olarak sunulan ödeme planı suretinde imzasının bulunmaması nedeniyle dosya kapsamına uygun düşmemekte ise de, bu durum yukarıda açıklanan nedenler karşısında sonuca etkili görülmemiştir.
29. Ayrıca, direnmeye ilişkin gerekçeli karar başlığında dava tarihinin 12.12.2012 olması gerekirken hatalı şekilde 16.03.2016 olarak gösterilmesinin mahallinde her zaman düzeltilebilecek mahiyette bir maddi hata teşkil etmesi nedeniyle bozma nedeni yapılmadığı da belirtilmelidir.
30. Sonuç itibariyle direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekmektedir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Geçici Madde 3” hükmü atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440-III/1 maddesi gereğince miktar itibariyle karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 30.09.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.