Esas No: 2015/5382
Karar No: 2020/6014
Karar Tarihi: 09.12.2020
Danıştay 10. Daire 2015/5382 Esas 2020/6014 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/5382
Karar No : 2020/6014
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / …
VEKİLİ : 1. Hukuk Müşaviri Yrd. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 20/05/2010 tarihinde polislerle bir şahıs arasında çıkan çatışma sırasında bacağına isabet eden kurşun nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 30.000,00 TL maddi ile 30.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 60.000,00 TL tazminatın ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının yaralandığı çatışmaya müdahale sırasında idarenin kusuru olduğu dikkate alınarak davacının zenginleşmesine yol açmayacak ancak yaşanan üzüntü ve acının giderimini teminen takdiren 30.000,00 TL tutarında manevi tazminatın ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın manevi tazminata ilişkin kısmının kabulü ile 30.000,00 TL manevi tazminatın davalı idarece davacıya ödenmesine, davanın maddi tazminat talebine yönelik kısmının ise davacı tarafından maddi zararının somut olarak ortaya konulamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
1-Davacı tarafından; meydana gelen yaralanma nedeniyle koltuk değneğine bağlı bir yaşam sürmek zorunda kaldığı, sağlık kurulu raporuyla %5,2 oranında işgücü kaybına uğranıldığından bahisle en azından asgari ücret üzerinden yapılacak hesaplamaya göre maddi tazminata hükmedilmesi gerektiği iddia edilerek kararın maddi tazminatın reddine ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
2-Davalı idare tarafından; davacının yaralanmasına sebebiyet veren olayın, hayatın olağan akışına aykırı, önceden öngörülemeyen bir şekilde üçüncü kişinin fiilinden kaynaklandığı, olayda idareye yükletilebilecek bir kusur da bulunmadığı, ayrıca manevi tazminatın zenginleşme sebebi olamayacağı ifade edilerek kararın kabule ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN_SAVUNMASI: Davalı idare tarafından davacının temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği savunulmakta olup davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava, İstanbul ilinde bulunan Aşiyan mezarlığında 20/05/2010 tarihinde … isimli şahısla polis memurları arasında meydana gelen çatışma sırasında, olay yerinde bulunan polis memurlarından …'ın silahının … isimli şahıs tarafından alınarak ateşlenmesi sonucunda, olay esnasında denizdeki teknede bulunan ve fotoğrafçılık yapan davacının sağ bacağından yaralanması üzerine, davacı tarafından meydana gelen olay nedeniyle sakat kaldığından bahisle olayda hizmet kusuru bulunduğu iddiasıyla zararlarının tazmini istemiyle 18/04/2011 tarihinde yapılan başvurunun reddi üzerine 30.000,00 TL maddi ile 30.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere 60.000,00 TL tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa'nın 125. maddesinde; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları ödemekle yükümlü olup; idari eylem ve işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya eksiklik şeklinde tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
Kusursuz sorumluluk, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Başka bir anlatımla idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan, idari faaliyet ile nedensellik bağı kurulabilen, özel ve olağan dışı zararları kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazminle yükümlüdür.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
A) Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Davanın Reddine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:
Dosyanın incelenmesinden; polisle çatışmaya giren ve daha sonra ölü ele geçirilen bir şahsın polislerden birinin silahını alarak ateş etmesi nedeniyle olay yeri yakınında bulunan davacının yaralandığı ve bu olay nedeniyle işgücü kaybına uğradığı açıktır.
Davalı idarenin asayişin tesisi, kişi güvenliğinin sağlanması hususunda kolluk kuvvetlerine görevleri ile ilgili olarak gerekli eğitimin verilmesi konusunda görevlerini tam anlamıyla yerine getirmeleri gerekmektedir. Güvenlik görevlilerinin davalı idarece kendilerine yasalarca verilen görev ve yetki çerçevesinde güvenlik ve asayişin sağlanması amacıyla olaylara müdahale edebileceği, ancak kolluk kuvvetlerine saldıran, kamu malına zarar verenlere müdahale esnasında olaylara katılmayan vatandaşların da can ve mal güvenliğinin sağlanması noktasında gerekli önlemlerin alınması gerekmekte olup, gerekli tedbirler alınmadığı takdirde olaylarda dahli olmayan vatandaşların müdahale esnasında idare ajanlarınca sebebiyet verilen zararlarının hizmet kusuru kapsamında tazmini gerekeceği, uyuşmazlıkta görevi sırasında gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek silahını saldırgan kişiye kaptıran polisin silahı ile ateş edilmesi sonucu olaylarda dahli olmayan davacının yaralanması olayında davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu ve davacının uğradığı maddi zararların bu doğrultuda davalı idarece ödenmesi gerekmektedir.
Mahkemenin 25/06/2013 tarihli ara kararı uyarınca davacının vücut bütünlüğünde meydana gelen sakatlığın niteliğinin ve iş gücü kaybı bulunup bulunmadığının, şayet iş gücü kaybı bulunuyorsa oranının ne olduğunun belirlenmesi amacıyla dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda Mahkemeye sunulan Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu'nun … tarih ve … sayılı raporunda özetle; kişinin dosyada mevcut tıbbi belgelerinin incelenmesi neticesinde, davacının 20/05/2010 tarihinde geçirmiş olduğu ateşli silah yaralanmasına bağlı gelişen arızasının 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve mesleği bildirilmemekle Grup1 kabul edilerek, %5,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda davacının iş gücü kaybı nedeniyle yoksun kaldığı zararın tespiti ve hesaplanması için bilirkişi incelemesi yapılması gerekmekte olup, davacının fotoğrafçı olduğu iddiasından hareketle gelirinin tespitine yönelik olarak vergi mükellefi olması halinde muhasebe kayıtlarının tetkikinden, meslek odasından ilgili meslek dalına ilişkin gelirin sorulmasından, vergi mükellefi olmaması halinde ücretli çalışan ise maaş bordrosundaki gelirinden, bunların tespitinin mümkün olmaması halinde ise asgari ücret üzerinden davacının muhtemel ömrü dikkate alınarak aktif ve pasif dönemler itibariyle gelirinin hesap edilerek olay nedeniyle maruz kalınan iş gücü kaybı oranı olan %5,2'lik bir tazminatın maddi zarar olarak hesaplanarak davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, davacının maddi tazminat isteminin reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
B) Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Manevi Tazminatın Kabulüne İlişkin Kısmının İncelenmesi:
Manevi tazminat, patrimuanda meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı değil, tatmin aracıdır. Olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte ise de, tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek miktarın aynı zamanda duyulan elem ve ızdırabı giderecek bir oranda olması gerekmektedir.
Olayda; manevi tazminat miktarının benzeri olaylarda hükmedilen manevi tazminattan yüksek belirlenmesini gerektiren farklı ve özel bir sebebin bulunmadığı (ve ayrıca davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğu) görüldüğünden, manevi tazminatın amaç ve niteliği dikkate alındığında, hükmedilecek manevi tazminat miktarının Mahkemece yeniden belirlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu durumda; İdare Mahkemesince, yukarıda belirtilen kriterler dikkate alınarak maddi ve manevi tazminatın yeniden hesaplatılarak karara bağlanması gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kısmen kabul davanın kısmen reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.