23. Hukuk Dairesi 2011/3378 E. , 2012/1445 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili ,davacının davalı kooperatifin D 4 grubu A blok 9. Katta bulunan güneybatı cepheli dairesi yönünden üyeliği devraldığını, ancak, arsa sahibi ile yüklenici arasındaki inşaat sözleşmesinin feshi nedeniyle dairenin inşaatının yapılamadığını ve kooperatif tarafından kendisine teslim edilemediğini ileri sürerek, daire yerine bedeli olan 7.800.00 TL"nin 24.10.2003 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, arsa sahipleri ile dava dışı bir ortağın kooperatif zararına işlemler yapmaları nedeniyle davacının üye olduğu D4 grubu dairelerin inşaatının yapılması imkanının kalmadığını,ancak bu grupla ilgili davaların halen devam ettiğini, davacının alacağının muaccel olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dosya kapsamı, toplanan deliller ve benimsenen en son tarihli bilirkişi raporuna göre; davacının dava tarihine kadar kooperatife toplam 3.324.65 TL aidat ödemesi yaptığı, davacının da dahil olduğu D4 grubu dairelerin inşaatlarının subasman seviyesinde olduğu, gerek davacı gerekse de diğer üyelere bağımsız bölüm ya da daire tahsisinin ve devrinin mümkün olmadığı, davacıya ait bağımsız bölümün başkasına devrininde sözkonusu olmadığı, bu nedenle davacının dairenin kendisine teslim edilmemesinden dolayı tazminat talebinin yerinde olmadığı, bu talebin kooperatif üyeliğinden çıkma isteği olarak kabul edilerek ödediği aidatların kendisine iadesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 3.101.44 TL"nin 03.03.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kendisine konut tahsis edilmeyen kooperatif ortağının tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece hükme esas alınan ek bilirkişi raporu gerekçeli olmayıp, denetime ve hüküm kurmaya elverişli değildir.
Mahkemece ilk olarak davacıya tahsis edilebilecek uygun bir konut olup olmadığı araştırılmalıdır. Eğer davacıya verilebilecek bir konut yoksa o zaman davacı yararına tazminata hükmedilmelidir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi"nin Dairemizce"de benimsenen yerleşik uygulamasına göre konut tahsis edilemeyen ortağa verilmesi gereken tazminatın hesaplanma ilkesi aşağıdaki şekilde formüle edilmiştir.
1-Önce ortaklara tahsis edilen konutun dava değeri itibariyle rayiç değeri hesaplanmalıdır.
2-Davalı kooperatife normal ödentilerini gerçekleştiren bir ortağın ödemelerinin ödeme yaptıkları tarihler itibariyle toplam ödemeleri dava tarihine kadar ( toptan eşya fiyat endeksi " TEFE" artış ortalama rakamları esas alınarak) taşınarak güncel değeri bulunmalıdır.
3-Bundan sonra yukarıda (1) maddesinde bulunan değerden (2) maddesinde bulunan değer çıkarılarak kooperatife normal ödeme yapan bir ortağın bu ödemelerine karşı ne miktarda yararlanma elde ettikleri ortaya çıkarılmalıdır.
4-Bunu takiben davacı eksik ödeme yapan ortağın ödentileri (2) maddesindeki ilkelere göre dava tarihine taşınarak eksik ödeme miktarı güncelleştirilmelidir.
5- Bu hesaplamalardan sonra normal ödentilerini gerçekleştiren bir ortağın yukarıda (2) maddesinde bulunan ödemelerinin güncel değerinin karşılığı yine yukarıda (3) maddesinde bulunan bir yararlanmayı sağladığına göre davacının (4) maddesinde eksik ödemelerinin güncel değerinin ne miktarda yararlanması gerektiği orantı kurallarına göre belirlenmelidir. Yani sonuç olarak (4) maddesinde bulunan miktar (c ) maddesinde bulunan değerle çarpıldıktan sonra bulunan rakamın (2) maddesinde bulunan miktara bölünmesi sonucu bulunacak miktarın (4 ) maddesinde bulunan davacı ödemelerinin güncel değerinin ilave edilmesi sonucu bulunacak miktar davacı ortağın davalı kooperatiften talep etmesi mümkün olan zarar tutarıdır.
Mahkemece, kooperatif, emlakçılık ve hesap konusunda uzman bilirkişilerden oluşan yeni bir bilirkişi kurulundan yukarıda açıklanan ilke ve formül çerçevesinde rapor alınarak oluşacak uygun sonuç doğrultusunda karar verilmesi gerekirken 6100 sayılı HMK"nun 26. ( HUMK"nun 74.) maddesindeki taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak davacının talebinin çıkma isteği olarak kabulü ile çıkma payı alacağının hesaplanması ve yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 27.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.