8. Hukuk Dairesi 2013/227 E. , 2013/1271 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair... Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 24.11.2004 gün ve 109/133 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi bir kısım davalılar ... ve müşterekleri tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, kadastro çalışmaları sırasında Güçlü köyündeki 105 ada 11 parsel sayılı taşınmazın müvekkiline ait olduğu halde... adına yazıldığını, tespitin kesinleşerek tapu kaydının oluştuğunu, kayıt malikinin öldüğünü ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Bir kısım davalılara tebligat yapılmışsa da, davalıların büyük çoğunluğuna tebligat yapılamamıştır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm bir kısım davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 1472 metrekare miktarlı 105 ada 11 parsel sayılı taşınmazın tarla vasfı ile senetsizden ..., ... adına hükmen tespit ve tescil olunduğu, adı geçen kayıt malikinin vefat etmiş olduğu anlaşılmış; murisin veraset belgesi eksikten getirtilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK. nun 713 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de, davada taraf teşkilinin sağlanmadığı belirlenmiştir.
Davalılar temyizlerinde; içlerinden bazılarının akrabalığı sebebiyle davacı yanın adreslerini bildiğini, aralarındaki diğer dava dosyalarından öğrenilebileceğini, adres araştırmasının yetersiz olduğunu, ilanen tebligatın usulsüz bulunduğunu, Mahkemenin yanıltılarak davaya katılma haklarının engellendiğini ifade etmişlerdir. Mahkemece yapılan zabıta araştırmasında isimleri belirtilen davalıların yurt dışında oldukları belirtilmesine karşın bu hususun yeterince irdelenmediği, diğer resmi kurumlardan tahkik olunmadığı, bu itibarla yetersiz araştırmadan sonra yapılan ilanen tebligatın da yöntemine uygun bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu itibarla dava dilekçesinin davalılara usulüne uygun tebliğ edilerek, onlara savunma hakkının tanındığını söyleyebilme olanağı yoktur.
2013/227-1271 -2-
Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 36 ve HMK. nun 27. (HUMK. nun 73, AİHS. 6) maddeleri hükümlerinde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre, Mahkeme, tarafları dinlemeden, onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür.
Asıl olan tarafların huzurunda yargılamanın yürütülmesi olmakla birlikte, Hukuk Mahkemelerinde, taraflar yargılamaya katılmasalar bile mutlaka duruşmadan haberdar edilmelidirler. Duruşmaya gelinmese dahi ilgilinin yokluğunda davaya devam edilip karar verilmesine usulün olanak tanıdığı hallerde, açıklanan biçimdeki uyarıyı taşıyan davetiyenin tebliğ edilmesinden ve yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esasına girilmesi, deliller toplanarak bir sonuca ulaşılması gereklidir.
Hal böyle olunca, taşınmazın elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu da gözetilip, davalılara dava dilekçesinin usulüne uygun bir biçimde tebliğ edilerek, kendilerine savunma yapabilme olanağının tanınması, varsa ve sunulursa tüm delillerinin toplanması ve öteki tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilerek hâsıl olacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, yöntemince tebligat yapılmaksızın yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir.
Açıklanan nedenle bir kısım davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesine uyarınca BOZULMASINA, HUMK"nun 388/4. (HMK. m.297/ç) ve HUMK"nun 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunabileceğine ve 42,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden bir kısım davalılara iadesine 11.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.