Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2295
Karar No: 2022/682
Karar Tarihi: 27.01.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2295 Esas 2022/682 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/2295 E.  ,  2022/682 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 27.09.2017 gün ve 2015/285 - 2017/637 sayılı kararı bozan Daire'nin 16.12.2020 gün ve 2019/2050 - 2020/5916 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
    Davacı vekili; davalının New Holland traktör ve Ziraat Makineleri Tic. A.Ş. ile 01.01.2006 tarihinde Belirli Süreli Hizmet Akdi imzalamak suretiyle çalışmaya başlandığını, ardından 01.07.2006 tarihinde taraflar arasında Belirsiz Süreli Hizmet Akdine ilişkin iş sözleşmesi imzalandığını, davalı ile birleşen şirket New Holland Traktör ve Ziraat Makineleri Tic. A.Ş. arasında 23.08.2006 tarihinde yapılan "Bilgi Koruma Taahhütnamesi Gizlilik ve Güvenliğin sağlanması Hakkında Anlaşma" ile şirket bilgisinin korunacağını, kabul ve taahhüt ettiği, New Holland traktör ve Ziraat Makineleri Tic. A.Ş. ile müvekkili Türk Traktör ve Ziraat Makineleri A.Ş.'nin birleştiğini, müvekkilinin birleşmenin ardından 2009 yılında İzmir'de bulunan şirket faaliyetini sonra erdirerek Ankara'da devam etme kararı aldığını, çalışma şartlarındaki değişikliğin davalı tarafça kabul edildiği, davalı ile 01.03.2011 tarihinde ilave iş sözleşmesi imzalandığını, davalının 05.12.2011 tarihli istifa dilekçesi ile iş akdini feshederek görevinden ayrıldığını, davalının iş akdini ihbarsız feshettiğini ve müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösteren John Dere Makinaları Ltd. Şti.'nde "Ürün Satış Uzmanı, Traktör" pozisyonunda çalışmaya başladığını, davalının çalıştığı pozisyon gereği müvekkili şirketin müşterilerini tanıdığını, işin esasına nüfuz ettiğini, şirketin ticari ve teknik faaliyetleri sonucu elde ettiği bilgileri müvekkili şirket aleyhine kullanabilecek bilgi birikimine sahip olduğunu, müvekkili şirket ile aynı iş kolunda faaliyet gösteren bir firmada çalışmaya başlamış olmasının davalı taraf ile imzalanan 01.03.2011 tarihli sözleşme hükümlerine aykırı olduğunu ileri sürerek davalının sözleşmeye aykırı hareketinden dolayı müvekkiline aylık ücretinin 12 katı tutarında cezai şart ödemesine talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili; davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davanın kabulüne, 38.496,00 TL'nin dava tarihinden yasal faize ile davalıdan tahsiline dair verilen kararın davalı vekilince temyizi üzerine karar Dairemizce bozulmuştur.
    Davacı vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
    Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 44,70 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 709,50 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen davacıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine, 27/01/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    Dava, rekabet yasağına aykırılık nedeniyle cezai şart tahsili istemine ilişkindir. Konuya iliş-kin yasal düzenlemeler 818 sayılı BK'nın 348 vd. maddeleri ile 6098 sayılı TBK'nın 444 vd. maddelerinde yer almaktadır. Taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinin sona erdiği ve davalının sözleşme hükmü hilafına rakip bir şirkette çalışmaya başladığı tarihler ile 6098 sayılı Kanun’un yürürlüğüne ilişkin 648. maddesi ile 6101 sayılı Kanun’un 1. maddesi gözetildiğinde, somut olaya, 818 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
    Söz konusu yasal düzenleme ile mer'i hukuk düzeni içerisinde yerine bulan ve kısaca rekabet yasağı olarak adlandırılan bu sözleşmelerin, sözleşme serbestisi kapsamında ve fakat kanunun sınırlayıcı hükümleri dahilinde düzenlendikleri sürece sonuç doğurucu nitelikte oldukları kuşkusuzdur. Bu bağlamda, söz konusu kanun hükümlerinin Anayasamızın çalışma hürriyetine ilişkin hükümleri ile bağdaşmadığı şeklinde bir kanaatin olması halinde, bu hususun, Anayasa Mahkemesinde yöntemince ileri sürülmesi gerektiği görüşündeyim. Bu nedenle, Dairemizce bu yönde bir başvuru yapılmaksızın ve bozma kararına da yansıdığı üzere somut olaydaki sözleşme hükmünün 818 sayılı Kanun’un 349. maddesi hükmü dahilinde geçerli bir sözleşme olup olmadığı tartışılmaksızın ayrıca bir anayasa süzgecinden geçirilmesi suretiyle geçerli olmadığına hükmedilmesinin yöntem açısından doğru bir yaklaşım olmadığını düşünmekteyim.
    Aksi hal, kanaatimce, gerek 818 sayılı Kanun’a ve gerekse de 6098 sayılı Kanun’a yansıyan biçimiyle “kanunun gösterdiği hudut dairesinde” yapılmış tüm sözleşmelerin, Anayasa’nın çalışma hürriyetine ilişkin hükümlerine işaret edilmek suretiyle geçersiz kabul edilmeleri gibi bir sonuç doğurmaya elverişli olup yetki bakımından işaret olunan yöntem yanlışlığı, giderek hukukumuzun öngördüğünün dışında mevcut bir kanun hükmünün uygulanmaması gibi bir sonuca da yol açacak niteliktedir.
    Dairemizin bozma kararında, taraflar arasındaki rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünün 818 sayılı BK’nın 349. maddesi anlamında bir değerlendirmeye tabi tutulmadığı, tersine yukarda eleştirilen yöntemle, sözleşme hükmünün doğrudan Anayasa’ya aykırı bulunarak geçersiz addedildiği açıktır. Kanun dairesinde öngörülen hudutlar nazara alınarak yapılmış bir tartışmayı içermeyen bozma kararına, açıklanan nedenlerle, katılmaya olanak görmüyorum. Bu itibarla, davada uygulanması gereken kanun hükümlerinin Anayasa’ya uygunluğunun denetlenmesi bakımından Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulması ve davacının karar düzeltme isteminin incelenmesinin, bu yoldaki başvurunun sonuçlanmasına kadar ertelenmesi gerektiği inancındayım.


    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi