15. Ceza Dairesi 2018/4810 E. , 2018/6373 K.
"İçtihat Metni"
Dolandırıcılık suçundan sanık ..."nin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 157/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 2 yıl hapis ve 4.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair İzmir 27. Asliye Ceza Mahkemesinin 21.10.2009 tarih ve 2009/666-862 sayılı kararının Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 13.03.2013 tarih ve 2012/10644-2013/4641 karar sayılı ilâmı ile onanması sonucu kesinleşerek infazını müteakip, 02.12.2016 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde yapılan değişiklik doğrultusunda hukukî durumunun uzlaşma hükümleri yönünden yeniden değerlendirilmesi talebinin reddine ilişkin aynı mahkemenin 12.02.2018 tarih ve 2009/666-862 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile anılan ek kararın kaldırılmasına dair mercii İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.03.2018 tarih ve 2018/106 değişik iş sayılı kararı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 27.06.2018 gün ve 94660652-105-35-5592-2018 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.07.2018 gün ve 2018/58078 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre, İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesince, "uzlaşmanın uygulanması ile sanığa verilen cezanın düşürülmesi ve sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkmasına yol açacağı, bu nedenle uzlaşmanın sonuçları itibarıyla maddi ceza hukukuna da ilişkin olduğu, sanığın hukukî yararının bulunması ve lehe yasa geçmişe yürür ilkesi gereğince uzlaşma hükümlerinin infaz edilmiş hükümlere de uygulanması gerektiğinden" bahisle İzmir 27. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.02.2018 tarih ve 2009/666-862 sayılı ek kararının kaldırılmasına karar verilmiş ise de; 5237 sayılı Kanun"un 7/2. maddesinde yer alan "(2) Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur." şeklindeki düzenleme nazara alındığında, sanık hakkındaki hükmün infaz edilmiş olduğu ve uzlaştırmanın bu yönden uygulanmasının mümkün olmadığı cihetle, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
5271 sayılı CMK’nın 253 ve 254. maddelerinde düzenlenen uzlaşma, sadece sanığa değil aynı zamanda ve öncelikle, mağdurun zedelenen hukukunun düzeltilmesine hizmet amacı gütmesi ve biçimi itibariyle bir ceza yargılaması müessesesi olsa da, fail ile devlet ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi ceza hukukunu da ilgilendirmesi nedeniyle karma bir hukuki niteliğe haiz olduğundan, uzlaşma hükümlerinin yalnızca yürürlüğe girdikleri sıradaki işlem ve olaylar bakımından değil, TCK’nın 7/2. maddesi gözetilerek, sanık lehine olması halinde kesinleşmiş, infaz edilmekte ve hatta infaz edilmiş hükümlere de uygulanabileceği, nitekim, 5271 sayılı CMK’nın 253/4. maddesi gereğince kabul edip etmemekte tarafların iradesi esas alındığından ve aynı kanunun 254/2. maddesinde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine; edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde ise, sanık hakkında, 231’inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verileceğinin hükme bağlanmış olması nedeniyle, infaz edilen hükümlerde uzlaştırma yoluna gidilip de düşme kararı verildiğinde, 5352 sayılı Kanun’da belirtilen şartlara bakılmaksızın hüküm adli sicil ve arşiv kaydından silineceğinden, mahkumiyete bağlı bazı hak yoksunluklarına maruz kalmayacağı gibi başka bir eylemine ilişkin dosyasının bulunması halinde, tekerrür, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, seçenek yaptırımlara çevirme veya erteleme gibi hükümlerin hakkında uygulanıp uygulanmayacağına etkisi olabileceği, öte yandan bu durumun iş ve özel hayatını da doğrudan etkileyeceği, aynı şekilde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair hükmün de sanığın lehine olacağı, bu itibarla infaz edilmiş hükümlerde uzlaştırma kurumunun uygulanmasının, failin aleyhine sonuç doğurmayacağı, Yargıtay CGK’nın 03.02.2009 gün ve 2008/250-2009/13 ile 17.02.2009 tarih ve 2009/36-35 sayılı ilamlarında da, 5637 sayılı Kanun’un 7. maddesinde tanımlanan lehe yasanın geçmişe yürümesi ilkesi uyarınca, uzlaştırmaya göre daha aleyhe sonuçlar doğuran hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümlerin dahi şartlarının oluşması halinde infaz edilmiş ilamlarda da uygulanabileceğinin belirtilmiş olması karşısında; infaz edilmiş cezalarda uzlaştırma hükümlerinin uygulanması gerektiğini gerekçe göstererek itirazı kabul eden merci kararında bir isabetsizlik bulunmadığından, İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.03.2018 tarih ve 2018/106 değişik iş sayılı kararına yönelik yapılan kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 08.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.