15. Ceza Dairesi 2018/4815 E. , 2018/6369 K.
"İçtihat Metni"
Bedelsiz senedi kullanma suçundan sanık ...’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 156/1, 62, 52/2 ve 50/1-a maddeleri gereğince 4.500,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Kandıra Asliye Ceza Mahkemesinin 18.11.2015 tarih ve 2014/1503-2015/1074 sayılı kararı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 27.06.2018 gün ve 94660652-105-41-887-2018 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.07.2018 gün ve 2018/57988 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
1-Sanığın bedelsiz senedi kullanma suçundan eylemine uyan 5237 sayılı Kanun’un 156/1. maddesine göre 8 ay hapis ve 30 tam gün adlî para cezası belirlendiği, aynı Kanun’un 62. maddesi gereğince 1/6 indirim yapılırken, 6 ay 20 gün hapis ve 25 gün adlî para cezasına hükmedilmesi gerekirken, hataen 7 ay hapis ve 15 gün adlî para cezasına hükmedilmesinde ve anılan Kanun’un 50/1-a maddesine göre kısa süreli hapis cezası adlî para cezasına çevrilip, hapisten çevrilen adlî para cezası ile doğrudan hükmedilen adlî para cezası toplanamayacağı halde toplanarak, 225 gün adlî para cezasının karşılığı 4.500,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesinde,
2- Katılanın, sanıktan aldığı 600,00 Türk lirası borç para karşılığında imzaladığı boş bonoyu sanığa verdiği, sonrasında borcunu ödemesine rağmen, sanığın boş olan senedi 90.000,00 TL olarak düzenleyerek icra takibi başlattığı olay nedeniyle yapılan yargılamada, sanığın savunmalarında, aralarındaki kira sözleşmesi gereğince katılana 15.000,00 TL verdiğini, ancak sadece ilk yıl fındıkları toplayabildiğini, sonraki yıl için katılanın sözleşmeye uymaması nedeniyle teminat olarak katılandan aldığı imzalı boş senedi 90.000,00 TL olarak doldurduğunu belirtmek suretiyle kaçamaklı ikrarda bulunduğunun anlaşılması karşısında, sanığın katılandan aldığı imzalı boş senedi doldurup icra takibine koymak suretiyle kullanmasından ibaret eyleminin, 5237 sayılı Kanun’un 209. maddesinde düzenlenen açığa atılan imzanın kötüye kullanılmasını suçunu oluşturduğu gözetilmeden, unsurları oluşmadığı halde aynı kanunun 156. maddesinde düzenlenen bedelsiz senedi kullanma suçundan hüküm kurulmasında isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TCK’nın 156. maddesinde yer alan bedelsiz senedi kullanma suçunun oluşabilmesi için, senette yazan miktarın ödenmesi veya ödemeye eşdeğer bir işleme tutulması ya da ödenmesine gerek kalmaması gerektiği, dolayısıyla suçun konusunu şeklen geçerli fakat hukuken geçersiz bir senedin oluşturduğu; aynı kanunun 209/1. maddesinde yer alan açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunun konusunu ise, failin hukuka uygun yollarla elinde bulundurduğu ancak sonradan boş kısımlarını gerçeğe aykırı olarak doldurup kullandığı senet oluşturduğundan hareketle; sanığın katılandan aldığı imzalı boş senedi doldurup icra takibine koymak suretiyle kullanmasından ibaret eyleminin, TCK’nın 209. maddesinde düzenlenen açığa atılan imzanın kötüye kullanılmasını suçunu oluşturduğu gözetilmeden, unsurları oluşmadığı halde, eylemin bölünmezliği ilkesine aykırı olacak şekilde aynı kanunun 156. maddesinde düzenlenen bedelsiz senedi kullanma suçundan da sanığın mahkûmiyetine hükmolunması nedeniyle kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen (2) no’lu ihbarnamedeki düşünce yerinde görülmekle, Kandıra Asliye Ceza Mahkemesince verilip kesinleşen 18.11.2015 tarih ve 2014/1503-2015/1074 sayılı kararın 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkrasının (d) bendinin verdiği yetkiyle; sanığın eyleminin bir kül halinde açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunu oluşturması nedeniyle TCK’nın 156/1, 62, 50 ve 52/2. maddeleriyle tayin edilen ceza uygulamasının hükümden ÇIKARILMASINA, bozmanın niteliğine göre (1) no’lu ihbarnamedeki düşüncenin konusuz kalması nedeniyle bu hususta inceleme yapılmasına yer olmadığına, 08.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.