10. Hukuk Dairesi 2014/25687 E. , 2016/955 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ............. İş Mahkemesi
Tarihi : 14.10.2014
Dava, 1479 sayılı Yasa kapsamında zorunlu Bağ-Kur sigortalılık süresinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
11.05.2011 tarihinde Kurum"a yaptığı başvurusu üzerine M..... G.... Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti. ortaklığından dolayı 01.10.2008 tarihinden itibaren 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında zorunlu sigortalı olarak tescil edilen davacı, anılan limited şirketinin ortaklığı nedeniyle 05.07.1995 - 01.10.2008 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitini istemiş, mahkemece, davacının 04.10.2010 tarihine kadar Kurum"a herhangi bir başvurusunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1’inci maddesi uyarınca davanın yasal dayanağının 1479 sayılı Kanun olduğunun kabulü gerekir.
1479 sayılı Kanunda 506 sayılı Kanun’un 79’uncu maddesine paralel nitelikte bir düzenleme bulunmadığı için kural olarak hizmet tespiti davası açılmasının mümkün olmadığını dikkate alan yasakoyucu, sigortalılık niteliğini taşıdıkları halde Kuruma tescil edilmemiş kişilere zaman zaman tescil imkânı tanınmış ve ayrıca istek halinde primi ödenmek şartıyla geçmişteki çalışmaların değerlendirilmesi sağlanmıştır.
Bu amaçla ilk defa 2654 sayılı Kanun ile 1972 – 1982 yılları arasındaki vergiye kayıtlı süreler için borçlanma imkânı getirilmiş (ek geçici 13’üncü madde) ve daha sonra çıkarılan 3165 sayılı Kanun ile 2654 sayılı Kanunda öngörülen başvuru süresi uzatılmıştır. Daha sonra bu kapsamda 619 sayılı Kanun hükmünde Kararname’nin geçici 1’inci maddesi ile kayıt ve tescilsiz sigortalılara 04.10.2000 tarihinden itibaren yeniden tescil imkânı getirilmiş, ancak söz konusu Kanun
Hükmünde Kararname Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiştir. Son olarak 02.08.2003 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun’un 47’nci maddesi ile 1479 sayılı Kanun’a eklenen geçici 18.inci maddede “Bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 04.10.2000 tarihinden itibaren başlar. Ancak, bu Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıkları, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kurum"a yazılı olarak başvurmaları ve 20.04.1982 – 04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olarak 49’uncu ve ek 15’inci maddelere göre hesaplanacak prim borçlarının tamamını, tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemelerdeki “kayıt ve tescilini yaptırmamış olma” ifadesinden anlaşılması gerekenin, zorunlu sigortalı olarak kayıt ve tescil edilmemiş olma olduğu, bu yönde davacının da 04.10.2000 öncesi 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak bir kayıt ve tescilinin bulunmadığı, ayrıca 4956 sayılı Kanun"un yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihinden itibaren kanunca tanınan başvuru süresi içinde Kurum"a tescil ve ödeme başvurusu yaptığına dair bilgi de bulunmadığından davanın reddi gerekirken, mahkemece, yanlış gerekçeyle red kararı verilmesi isabetsizdir.
Ne var ki, mahkemece davanın reddine dair verilen kararın yanlış gerekçesi sonuca etkili olmadığından ve bu aykırılığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmayarak, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasası"nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası"nın 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ : Hükmün gerekçesinin silinerek yerine yukarıda açıklanan gerekçenin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıdan alınmasına, 28.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.