Esas No: 2020/7551
Karar No: 2022/685
Karar Tarihi: 27.01.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7551 Esas 2022/685 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/7551 E. , 2022/685 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasındaki davada Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti'nce verilen 11.02.2020 gün ve 2020/İHK-3381 sayılı karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, saklanmak üzere tevdi edildiği İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, dosya için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin leasing all risk poliçesi ile sigortalanan kazıcı yükleyici -forklift iş makinesinin parçasının kırılması sonucu hasarlandığını, talep edilen hasar bedelinin davalı tarafından karşılanmadğını, talebin reddedildiğini ileri sürerek 126.843,00 TL hasar bedelinin tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, hasarın teminat kapsamı dışında kaldığını, iş makinesi operatörünün belgesinin yetersiz olduğunu, hasarın çalışma şartlarının etkisiyle kullanıma bağlı olarak gerçekleştiğini, bu nedenlerle ödeme yapılmadığını savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyetince makine kırılması genel şartlarına uygun şekilde hasarlandığı, operatörün makineyi kullanma yetkisinin olduğu, hasarlara ilişkin KDV dahil iş makinesi toplam hasarının 106.302,42 TL olduğu gerekçesiyle başvurunun kısmen kabulü ile 106.302,43 TL’nin 19.10.2017 tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bu karara karşı, davalı ... vekili İtiraz Hakem Heyeti nezdinde itirazda bulunmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince, itirazların yerinde olmadığı, usul ve yasaya aykırı bir husus tespit edilmediği gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, makine kırılması sigorta poliçesi uyarınca araçta meydana gelen zarar nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir. Sigorta Tahkim Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından başvurunun kısmen kabulüne ve kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına AAÜT ve 5684 sayılı Kanunun 30/17. maddesi uyarınca hesaplanan 11.254,19 TL vekalet ücretine karar verilmiş, davalı vekilinin itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyetince itirazın reddine karar verilmiştir.
6327 sayılı Kanunla Sigortacılık Kanunu'na eklenen 30/17. fıkrası uyarınca, talebi kısmen veya tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücretinin AAÜT'de belirlenen vekalet ücretinin 1/5'i olacağı öngörülmüştür. Madde hükmünde sözkonusu olan talep, tahkim yargılamasında karşılıklı yer alan uyuşmazlık taraflarının talepleridir. Dolayısıyla maddedeki "talebi red olunanlar" ifadesi, hem sigorta sözleşmesinde menfaat sağlayanları hem de risk üstlenen kuruluş ve güvence hesabını ifade eder. Zira, tahkimde uyuşmazlığın taraflarından her biri hakemden kendi lehine hüküm kurulmasını istemektedir. Diğer bir ifadeyle, sigorta sözleşmesiyle menfaat sağlayanlar, kendi lehine ancak risk üstlenen kuruluş ve güvence hesabına hüküm kurulmasını talep ederken risk üstlenen kuruluş ve güvence hesabı da haksız olduğu iddiası ile karşı tarafın talebinin reddedilerek, kendi lehine hüküm kurulmasını talep eder. Ayrıca tahkim yargılamasının çekişmeli yargı olduğu gözönünde bulundurularak hakem, uyuşmazlık taraflarından birisinin talebini kabul ettiği oranda diğer tarafın talebini de reddetmiş demektir.Bu noktada maddede geçen reddedilen kavramı sadece davacı konumundaki sigorta sözleşmesinden menfaaat sağlayanlara yönelik değildir.
Yine aynı doğrultuda 19/01/2016 tarihli, 29598 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16. maddesinin 13. fıkrası “Tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.” düzenlemesini içermektedir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 17. maddesi, 2. fıkrasında da, vekalet ücretinin tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Bu durumda, Uyuşmazlık Hakem Heyetince başvuru sahibi lehine vekalet ücretine karar verilirken Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16. maddesinin 13. fıkrasının uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 13. maddesi ve AAÜT'nin 17. maddesi 2. fıkrası gereğince, maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla, hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde tam nisbi vekalet ücretine karar verilmesi doğru olmayıp bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın HMK. 370/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının başvuru sahibi yararına vekalet ücretine ilişkin 3.bendindeki "...11.254,19 TL..." ibaresinin çıkarılarak yerine "...2.725,00 TL..." ibaresinin yazılmasına ve kararın bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 27/01/2022 tarihinde vekalet ücreti yönünden oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetinde sigorta şirketi aleyhine açılan davanın kabulü-kısmen kabulü halinde, sigorta şirket aleyhine hükmolunacak vekalet ücretinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen nisbî vekalet ücreti mi yoksa nisbi vekalet ücretinin 1/5'i mi olacağına ilişkindir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/17 maddesi ile “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücretinin Avukatlık Asgari Ücret tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biri”
19.01.2016 tarih ve 29598 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına lişkin Yönetmelik ile Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13 maddesi ile de “Tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde taraflar aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde yer alan Asliye Mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekalet ücretinin beşte biri” olduğu düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere Bakanlık tarafından düzenlenen yönetmelik ile, yasa hükmünden farklı bir düzenlemeye gidilmiş olup bu hal yönetmelik ile yasa hükmünün genişletilmesi niteliğindedir.
Avukatlık Kanununun 169. maddesindeki sınırın altında vekalet ücreti takdir edilmesi, 5684 sayılı Yasa ile mümkün ise de, belirtilen kanunlarda yer alan bu hükümlerin yönetmelik ile değiştirilmesi fonksiyon gasbı niteliğinde olup mümkün bulunmamaktadır. Yönetmeliğin söz konusu hükmü, yasa hükmünü sigorta şirketi lehine kapsamını genişletmek suretiyle açıkça aykırı bir düzenleme içermektedir. Anılan kanunla, Hazine Müsteşarlığına, Sigorta Tahkimde avukatlık vekalet ücreti düzenlemesi için açıkca bir yetki verilmemiştir. Normlar hiyerarşisinde daha alt sırada yer alan yönetmeliklerin, kanuna aykırı nitelikte hükümler öngörmeleri mümkün olmadığına ilişkin genel hukuk kuralı karşısında Sigortacılık Kanunu’nun 30/17 maddesine aykırı, Yönetmeliğin 16/13 maddesi yok hükmünde olduğundan Yönetmelik hükmünün uygulanması mümkün değildir. Bu itibarla davalı ... şirketi aleyhine yasa hükmü gereğine Tarife gereğince tam nisbî vekalet ücretine hükmedilmelidir.
Diğer taraftan, davalı ... şirketinin karşı davası veya alacak talebi bulunmayıp yasa hükmünde “talebi reddedilen” ifadesi ile kastedilen, yalnızca başvuran davacıdır. Zira nisbi vekalet ücretine esas alınacak “talep” para ile ifade edilen taleplerdir ve davalının alacak yönünden bir talebi bulunmamaktadır. Usul Hukukunda, davalının davaya karşı koyması, itiraz ve defi yolu ile olduğundan bu şekildeki karşı koymanın “talep” olarak ifade edilmesi mümkün değildir. Davalı tarafın talepte bulunabilmesi ancak karşı dava veya takas defi ile sözkonusu olabilir. Bu itibarla anılan hükümde kastedilen “başvuran - davacı” olduğundan davalı ... şirketi aleyhine tarife gereğince tam nisbî vekalet ücretine hükmolunmalıdır.
Keza, kanunun yazım yöntemlerinden biri de tarihsel yorum yöntemi olup bu yönteme göre, kanunun hazırlık çalışmaları, komisyon ve meclis konuşmaları, tartışmalar ve kanunun gerekçesinden de yararlanılması gerekmektedir. TBMM Esas Komisyon Raporundaki madde gerekçesinde "Sigorta Tahkim Komisyonuna genellikle düşük meblağlar için başvurulduğu, bu durumda talebi kısmen veya tamamen reddedilen taraf için yargılama giderleri arasında yer alan avukatlık ücretinin uyuşmazlık konusu miktarla karşılaştırıldığında yüksek kalabildiği dikkate alınarak maddede gerekli düzenleme yapıldığı" ifadesine yer verilmek suretiyle talebi tamamen veya kısmen reddedilen başvuru sahibi (davacı) yönünden bu hükmün getirildiği belirtildiğinden, davalı ... şirketinin yasa hükmü dışında kalması nedeniyle de sigorta şirketi aleyhinde tarifeye göre tam nisbî vekalet ücretine hükmedilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, başvuran - davacının talebi kısmen kabul - kısmen red edilmiş kabul edilen miktar üzerinden davacı yararına, Tarife hükümlerine göre nisbi vekalet ücretine hükmedilmiş olup Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına bu yönde vaki itirazın; İtiraz Hakem Heyetince red edilmesinde Sigortacılık Kanunu’nun 30/17 maddesi ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 17/2 maddesine aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı ... şirketinin temyiz isteminin bu yönden de reddi ile İtiraz Hakem Heyeti kararının onanmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı yorum ve değerlendirmeler sonucu temyize konu olmayan Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının düzeltilerek onanmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.
KARŞI OY
Dairemiz sayın çoğunluğu ile başvuru sahibi lehine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin farklı düşünmekteyim.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 30. maddesine 13.06.2012 tarih ve 6327 sayılı Kanun'un 58. Maddesi ile eklenen 17. Fıkrası ile "Talebi Kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir." yasal düzenlemede amaçlanan husus, sigortalının veya zarar görenin daha az maliyetle alacağına kavuşmasıdır. Sigorta Tahkim yargılamasının amacı da budur zaten. Aksinin düşünülmesi Sigorta Tahkim Yargılamasının amacı ile bağdaşmaz. Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliği'nin 16/13. maddesi "Tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde taraflar aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Ücret Tarifesinde yer alan Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekalet ücretinin beşte biri" olarak düzenlenmiştir.
Daire çoğunluğu, Yönetmeliğin 16/13 maddesi gereğince sigorta şirketi aleyhine hükmedilecek vekalet ücretinin hükmedilmesi gereken nispi vekalet ücretinin beşte biri olması gerektiği gerekçesi ile vekalet ücretine ilişkin hüküm fıkrasını düzelterek hükmü onamıştır.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 30/17 maddesinde geçen "talebi kısmen veya tamamen red edilen taraf" ifadesi bilinçli bir seçimdir. Taraf ile kastedilen başvuru sahibidir. Tahkim yargılamasında sigorta şirketleri sadece davalı olabilmektedirler. Tahkim yargılamasında sigorta şirketlerinin hakem heyetinden hüküm altına almalarını istedikleri bir talepleri söz konusu değildir. Ayrıca Sigorta Tahkim Komisyonu'na sigorta şirketlerinin tazminat taleplerini red ettiği kişiler başvurmaktadır. Sigorta şirketlerinin aleyhine açılan davaların reddini talep etmeleri, hukuken talep olarak nitelendirilemez. Hukuk yargılamasında davalının talebini ancak karşı dava açarak ileri sürmesi mümkündür. Sigorta tahkim yargılamasında sigorta şirketleri savunma halinde olup, karşı tarafın talebinin reddini istemektedirler. Sigortacılık Kanunu 30/17. maddesinin lafzından, başvuru sahibi aleyhine hükmedilen vekalet ücretinden indirim ön görmektedir. Hükmün lafzından tereddüt hasıl olması halinde, hükmün amacına bakmak lazımdır. Hükmün lafzından çıkan sonucun Kanun amacına uygun olup olmadığının tespiti gerekir. Lafzın Kanunun amacına uygun olmaması halinde, Kanun özünü esas almak gerekir. Kanun koyucunun bu hükümle amaçladığı husus, sigorta şirketleri karşısında daha zayıf durumda olan sigortalıların ya da lehine sigorta yapılanların hak aramalarını kolaylaştırmak, sigorta tahkim yargılamasına erişimlerini kolaylaştırmaktır. Daha kısa sürede daha az masrafla uyuşmazlık konusu çözüme kavuşturmaktır. Nitekim benzer düzenleme 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'da da tüketiciler lehine getirilmiştir. Arzulanan şey, sigorta uyuşmazlıklarında mahkemeler yerine Sigorta Tahkim Komisyonu'nun teşvikidir. Bu nedenle vekalet ücretlerinde indirim sadece başvurucular için getirilmiştir. Aksi halde Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurular azalacaktır.
Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikteki 6/13. madde hem Sigortacılık Kanunu 30/17 maddeye, hem de Avukatlık Kanunu 169. maddesine aykırıdır. Kanunla yapılan düzenlemenin yönetmelikle değiştirilmesi mümkün değildir. İstikrar kazanmış Yargıtay Kararlarına göre, Kanuna aykırı Yönetmelikler iptal edilemezlerse bile uygulanmazlar.
Belirtilen bu nedenlerle davacı sigortalı lehine hükmedilen vekalet ücretinden 1/5 oranında indirim yapılmasına dair Daire çoğunluğunun görüşüne katılmıyorum.