8. Hukuk Dairesi 2012/6255 E. , 2013/1246 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı
... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair ... 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi"nden verilen 06.03.2012 gün ve 293/126 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, tarafların 2000 yılında evlendiklerini, müvekkilinin evlilik birliği içerisinde kooperatif üyeliği nedeniyle alınan 491 ada 2 parsel üzerindeki 45 nolu bağımsız bölümün edinilmesine çalışmalarından elde ettiği gelir ve birikimler ile kişisel malı niteliğindeki ziynet eşyalarıyla katkıda bulunduğunu açıklayarak fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 12.500 TL katkı payı alacağının dava tarihinden geçerli yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın yersiz açıldığını, taşınmazın alınmasına davacının katkısı olmadığını, kısa bir süre için çalıştığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, dava koşulu olan gider avansının yatırılması için verilen kesin süreye rağmen süresi içinde yatırılmadığından 6100 sayılı HMK"nun 115/2. maddesi uyarınca dava koşulu yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar, 23.09.2000 tarihinde evlenmiş, 24.05.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 31.05.2011 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlardır. Eşler arasında başka mal rejimi seçilmediğinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM"nun 170. m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar (TMK"nun 225/2. m.) yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK"nun 202.m.). Dava konusu taşınmaz üzerindeki bağımsız bölüm 12.05.2000 tarihinde tahsis yoluyla davalı ... adına tescil edilmiştir.
Mahkemece, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Şöyleki, hukuki dinlenilme hakkı, Anayasa"nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenen adil
2012/6255-2013/1246 -2-
yargılama hakkının en önemli unsurudur. Tarafların yargılama sürelerinin, yargılamada şeklen yer almaları dışında, tam olarak bilgi sahibi olmaları, kendilerini ilgilendiren yargılama konusunda açıklama ve ispat haklarını tam ve eşit olarak kullanmaları ve yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate almaları, gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermesi gerekir.
Hukuki dinlenilme hakkı uluslararası metinlerde çoğunlukla "İddia ve savunma hakkı" olarak bilinmektedir. HMK’nun 115/2. maddesinde; dava şartı noksanlığının tespiti halinde, mahkemenin vereceği kararın usule ilişkin bir nihai karar olan davanın usulden reddi kararı olacağı hususu vurgulanmış; dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise usul ekonomisi ilkesine uygunluk sağlanabilmesi için, hakimin usulden ret kararı vermeden önce, eksikliğin tamamlanması yönünde ilgilisine kesin süre vermesi esası benimsenmiştir.
Mahkemece, 08.12.2011 tarihli oturumda, 609.00 TL olan gider avansının yatırılması için 6100 sayılı HMK"nun 115/2. maddesi uyarınca davacı tarafa 2 haftalık kesin süre verilmesine ve davacıya ihtarat yapılmasına karar verilmiş, aynı tarihli oturumda davacı vekilince ileri sürülen mazeretinin kabulüne, kesin süreye uyulmaması halinde davanın usulden reddedileceği hususunun UYAP sistemi üzerinden öğrenilmesine karar verilmiş ve mazeret nedeniyle davacı vekiline ihtarat yapılamadığı tutanağa geçirilmiştir. Mahkemece, davacı tarafa yapılan uyarı usul ve yasaya uygun olmadığı gibi davacı tarafa yapılmış bir muhtıra tebliği de bulunmamaktadır. O halde; verilen kesin sürenin usulüne uygun olduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır. 6100 sayılı HMK"nun 94, 115/2 ve 120/2. maddeleri uyarınca usulüne uygun muhtıra tebliğ edilmek suretiyle kesin süreye uyulmamasının sonuçlarının davacı tarafa tebliğ edilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davacı vekilinin mazeret bildirdiği, Mahkemece de talebin kabul edildiği oturumda verilen kesin süre ve ihtarat geçerli kabul edilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine
11.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.