Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/686
Karar No: 2018/3576
Karar Tarihi: 22.02.2018

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2018/686 Esas 2018/3576 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2018/686 E.  ,  2018/3576 K.

    "İçtihat Metni"

    Tehdit suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1. cümle, 43/1 ve 62. maddeleri uyarınca 6 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Van 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 01/07/2010 tarihli ve 2009/684 esas, 2010/576 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlediğinden hakkında tehdit suçundan verilen hükmün açıklanmasına, sanığın 5237 sayılı Kanun"un 106/1-1. cümle, 43/1 ve 62. maddeleri uyarınca 6 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Van 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/02/2017 tarihli ve 2016/378 esas, 2017/161 sayılı kararı; Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 14/12/2017 gün ve 94660652-105-65-9855-2017-KYB sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22/12/2017 gün ve 2017/72368 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
    Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
    02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 253. maddesinin 1. fıkrasına eklenen (b-3) bendi uyarınca tehdit (madde 106/1) suçunun uzlaşma kapsamına alındığı cihetle, somut olayda sanığın üzerine atılı 5237 sayılı Kanun’un 106/1. maddesinde düzenlenen suçun tehdit suçu olduğu ve uzlaşma kapsamında kaldığı gözetilmeksizin uzlaştırma işlemleri yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    I-Olay:
    Tehdit suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1. cümle, 43/1 ve 62. maddeleri uyarınca 6 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Van 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 01/07/2010 tarihli ve 2009/684 esas, 2010/576 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlediğinden hakkında tehdit suçundan verilen hükmün açıklanmasına, sanığın 5237 sayılı Kanun"un 106/1-1. cümle, 43/1 ve 62. maddeleri uyarınca 6 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Van 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/02/2017 tarihli ve 2016/378 esas, 2017/161 sayılı kararının; 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza
    Muhakemesi Kanunu"nun 253. maddesinin 1. fıkrasına eklenen (b-3) bendi uyarınca tehdit (madde 106/1) suçunun uzlaşma kapsamına alındığı cihetle, somut olayda sanığın üzerine atılı 5237 sayılı Kanun’un 106/1. maddesinde düzenlenen suçun tehdit suçu olduğu ve uzlaşma kapsamında kaldığı gözetilmeksizin uzlaştırma işlemleri yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
    II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
    Sanık ... hakkında, 6763 sayılı Yasayla uzlaştırma kapsamına alınan tehdit suçundan, uzlaştırma işlemleri uygulanmaksızın hüküm kurulmasında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    III- Hukuksal Değerlendirme:
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309.maddesinin 1.fıkrasında “Hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunması halinde bu maddede düzenlenen olağanüstü yasa yoluna konu olabileceği belirtilmiştir.
    Y.C.G.K."nun 17.7.2007 gün ve 2007/145-172 sayılı, 27.3.2007 gün ve 2007/73-76 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere, hükümdeki diğer yasaya aykırılıklar giderilmeden, uyuşmazlık konusunda karar verilmesi halinde, hukuka aykırılıkları giderme ve ülkede uygulama birliğini hukuka uygunlukla sağlama amacına hizmet için öngörülen "Kanun yararına bozma" kurumu, bünyesinde hukuka aykırılık taşıyan hükümleri onaylama sonucunu doğuracaktır.
    Uyuşmazlık konusunda bir karar vermeden önce, kanun yararına bozma istemine konu edilen hükümde başkaca yeni hukuka aykırılıkların bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Bu bağlamda;
    1-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2012 gün ve 3/270-88 sayılı kararında belirtildiği üzere; ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için, yargılamaya konu edilecek eylemle ilgili, usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmektedir. 5271 sayılı CMK’nın 170/1. maddesi uyarınca ceza davası, kural olarak Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenecek bir iddianame ile açılır. Anılan Kanunun 170. maddesinin 4. fıkrasında da; “iddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır” düzenlemesine yer verilmiştir.
    CMK"nın 225. maddesinde yer alan; “hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir” şeklindeki düzenleme gereğince de hangi fail ve fiili hakkında dava açılmış ise ancak o fail ve fiili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilebilecektir.
    Anılan yasal düzenlemelere göre, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen eylemin dışına çıkılması, dolayısıyla davaya konu edilmeyen fiil veya olaydan dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması yasaya açıkça aykırılık oluşturacaktır.
    Öğretide “davasız yargılama olmaz” ve “yargılamanın sınırlılığı” olarak da ifade edilen bu ilke uyarınca, hâkim ancak hakkında dava açılmış bir fiil ve kişi ile ilgili yargılama yapabilecek ve önüne getirilen somut uyuşmazlığı hukuksal çözüme kavuşturacaktır.
    Somut olayda; sanık ..."in katılanlar ... ve ..."e yönelik 12/10/2009 tarihli tehdit eylemleri nedeniyle, Van Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/10104 soruşturma sayılı dosyası üzerinden 22/10/2009 tarihinde düzenlenen ve "Yukarıda açık kimlikleri yazılı bulunan şikayetçi ...’in ... Araştırma Hastanesinde dekan yardımcısı ,şikayetçi ...’in ... Araştırma Hastanesinde dekan olarak görev yapmaktadır.Şüpheli ...’in abisi ... daha önceki tarihlerde...Araştırma Hastanesinde görev yapmıştır...’in görev yaptığı sırada şikayetçiler ile yaşadığı sorunlar nedeniyle istifa etmiştir.Bu nedenle olay tarihinde şüpheli ... telefon ile şikayetçileri ayrı ayrı arayarak ölümle tehdit etmiştir.Şüpheli ... 12.10.2009 tarihli ifadesinde üzerine atılı suçu kabul etmiştir.... ve ... şikayetçidirler. Şikayetçi ...’in 12.10.2009 tarihli ifadesi,şikayetçi ...’in 12.10.2009 tarihli ifadesi,şüpheli ...’in 12.10.2009 tarihli ifadesi nazara alındığında şüphelinin atılı suçu işlediğini gösterir hakkında kamu davası açmaya yeter şüphe oluşturacak delil elde edildiğinden şüpheli hakkında iddianame tanzimi yoluna gidilmiştir." biçimindeki anlatımı içeren iddianameyle sanığın, TCK’nın 106/1-1. cümle ve 53. maddelerinin iki kez tatbiki suretiyle cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı ancak, iddianamenin anlatım kısmında sanığın her bir katılana yönelik tehdit eylemlerini değişik zamanlarda birden fazla gerçekleştirdiğine ilişkin ifadelerin yer almamasına karşın, her bir katılana yönelik tehdit eylemi açısından kurulan hükümlerde, TCK"nın 43/1. maddesinin uygulanmasına karar verilmesi suretiyle CMK"nın 225. maddesine aykırı davranıldığı anlaşılmıştır.
    2-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05.05.2015 tarih ve 2014/8-145 esas, 2015/145 sayılı kararında belirtildiği üzere; Anayasamızın 141 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının karşıoy da dahil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunlu olup, hüküm; başlık, sorun, gerekçe ve sonuç (hüküm) bölümlerinden oluşmalıdır. “Başlık” bölümünde, hükmü veren mahkemenin adı, mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hakimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt katibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanuni temsilcisinin ve müdafiinin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği, beraat kararı dışında suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı belirtilmeli, "sorun" bölümünde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler ortaya konulmalı, "gerekçe" kısmında mevcut deliller tartışılıp değerlendirildikten sonra, hükme esas alınan ve reddedilen deliller belirlenmeli, delillerle sonuç arasındaki bağ üzerinde durularak, niçin bu sonuca ulaşıldığı anlatılmak suretiyle hukuki nitelendirmeye yer verilmeli ve sonuç bölümünde açıklanan uygulamaların dayanaklarına değinilmeli, "sonuç (hüküm)" kısmında ise CMK’nun 230 ve 232. maddeleri uyarınca aynı kanunun 223. maddesine göre verilen kararın ne olduğu, TCK’nun 61. ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre uygulanan kanun maddeleri ve hükmolunan ceza miktarı, yine aynı kanunun 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbiri, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin taleplerin kabul veya reddine ait dayanaklar, kanun yollarına başvurma ve tazminat talep etme imkanının bulunup bulunmadığı, kanun yoluna başvurma mümkün ise kanun yolunun ne olduğu, şekli, süresi ve mercii tereddüte yer vermeyecek biçimde açıkça gösterilmelidir. kurulmalıdır.
    Somut olayda, kanun yolu incelemesine tabi olacak ve kesinleşmesi halinde infaza verilecek hükmün, açıklanan yeni hüküm olduğu nazara alınarak denetime imkan verecek şekilde ve başka bir kararın varlığını gerektirmeden infaza esas alınabilecek nitelikte bir hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yeni hükmün gerekçe kısmında daha önce verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karara atıfla yetinildiği ve bu suretle yukarıdaki açıklamalara aykırı biçimde hükmün gerekçesiz bırakıldığı anlaşılmıştır.
    Yargıtay incelemesi sırasında saptanan yukarıda belirtilen yeni hukuka aykırılık nedenleri, Kanun yararına bozma konusu yapılmadığından belirtilen Kanun yolunun niteliği gereği resen giderilemeyecektir.
    Kanun yararına bozma konusunun bu aşamada sonuçlandırılması, yapılan açıklamalar ışığında olanaklı bulunmamaktadır.
    Ayrıca; Van 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/02/2017 tarihli ve 2016/378 esas, 2017/161 sayılı kararıyla sanık ..."in, katılanlar ... ve ..."e yönelik tehdit eylemleri nedeniyle, TCK"nın 106/1-1. cümle, 43/1 ve 62. maddeleri uyarınca iki kez 6 ay 7 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmesine karşın, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 14/12/2017 gün ve 94660652-105-65-9855-2017-Kyb sayılı istemlerinde ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22/12/2017 gün ve 2017/72368 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesinde, sanık hakkında kurulan iki hükmün mü yoksa tek hükmün mü kanun yararına bozma yasa yoluna konu edildiği, hükümlerden birinin kanun yararına bozma yasa yoluna konu edilmiş olması durumunda da sanığın hangi katılana yönelik tehdit eyleminin anılan yasa yoluna konu edildiği hususunda Dairemizde tereddüt hasıl olmakla, bu tereddütün de giderilmesinin istenilmesi zarureti hasıl olmuştur.
    IV- Sonuç ve Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    1) Kanun yararına bozma isteği hakkında bu aşamada bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,
    2) Hükümde saptanan yeni hukuka aykırılık nedenleri açısından, Kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için, dosyanın Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMEK üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, bu hususun değerlendirilmesinden sonra, diğer kanun yararına bozma isteminin incelenmesine, 22/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi