8. Hukuk Dairesi 2012/7120 E. , 2013/1226 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı ve tapu iptali ve tescil
... ile ... ve ... aralarındaki katkı payı alacağı ve tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ... 1. Aile Mahkemesi"nden verilen 23.02.2012 gün ve 1209/264 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde edinilerek davalı eş ... adına tescil edilen 3682 parsel sayılı taşınmazın muvazaalı olarak diğer davalı ...’ye devredildiğini, vekil edeninin satışa rızası bulunmadığını, alıcı davalının da vekil edeninin kayınbiraderi olup durumdan haberdar olduğunu ileri sürerek, 3682 parselde 1 nolu bağımsız bölümün davalı ... üzerindeki ½ hissesinin tapu kaydının iptali ile davalı eş adına tesciline, bu mümkün olmadığı takdirde taşınmazın devir tarihindeki gerçek değerinin tesbiti ile işlemiş ve işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, 07.07.2011 tarihli dilekçesinde ise davanın davalılar arasındaki satışın davacıdan mal kaçırmak amacıyla ve bilabedel muvazaalı olan satışın iptali davası olduğunu açıklamıştır.
Davalılar vekili, nizalı taşınmazın davalı ...’nun kişisel malı olduğunu ve diğer davalıya yapılan satışın gerçek bir satış olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir
Temyize konu dava, Borçlar Kanunu"nun 18.maddesi (6098 s. TBKm.19) uyarınca açılmış şahsi hakka dayalı genel muvazaa nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karsısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. Davacı, şahsi hakkına dayanarak ileride açabileceği mal rejiminin tasfiyesi ile hak edebileceği alacağının tahsilini sağlamak amacıyla eldeki davayı açmış, tapu kaydının iptali ile davalı eş adına tescile karar verilmesini istemiştir. Davacının böyle bir davayı açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir. Muvazaa nedeniyle açılmış bulunan temyize konu davanın kanuni dayanağı BK.nun 18.maddesi olduğuna, davalılar
.//..
-2-
2012/7120-2013/1226
arasında gerçekleştirildiği ileri sürülen muvazaalı işlem davacı yönünden haksız eylem niteliğinde bulunduğuna göre, uyuşmazlığın çözüm yeri dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 1 ve devamı maddeleri uyarınca belirlenecek genel mahkemelerdir. Görev kamu düzeni ile ilgili olduğundan iddia ve savunma olarak ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında Mahkemece re"sen göz önünde bulundurulur. 6100 sayılı HMK.nun geçici 1.maddesinde bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce açılan davaların açıldığı tarihte görevli olan Mahkemelerce bakılmasına devam edileceği bildirildiğine göre, çekişme konusu taşınmazın dosya kapsamıyla belirlenen değeri itibariyle temyize konu tapu iptali ve tescile ilişkin davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirmeyle ve yazılı gerekçeyle davanın esası hakkında karar verilmesi doğru değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasa hükümlerine aykırı bulunan Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın, istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 07.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.