
Esas No: 2015/5240
Karar No: 2015/4122
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/5240 Esas 2015/4122 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişi, davalılar , ... ve ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
... Mahallesi 266 ada 2 ve 267 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar, ham toprak niteliği ile adına, 267 ada 1 parsel sayılı taşınmaz orman niteliği ile adına tapuda kayıtlıdır. 266 ada 3 parsel sayılı taşınmaz ise kadastro mahkemesinin 2003/166 Esas sayılı dosyasında davalıdır. Davacı gerçek kişi tapu kaydına ve zilyetliğe dayanarak, kendisine ait taşınmazların dava dilekçesine ekli krokide gösterdiği kısımların 267 ada 2, 267 ada 1, 266 ada 3 ve 266 ada 2 sayılı parsellerin (G) ve (F) harfleri ile gösterdiği taşınmazlar arasındaki yol olan kısımlarda kaldığını belirterek, kullanmış olduğu yerlerin tapusunun iptal edilerek adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, 266 ada 2 parsel sayılı taşınmazın (E) harfi ile gösterilen 5581,46 m²"lik alanın kadastro tesbitinin iptali ile tapuda davacı adına tesciline, 267 ada 2 parsel sayılı 12947,69 m²"lik taşınmazın kadastro tesbitinin iptali ile tapuda davacı adına tesciline, 266 ada 3 ve 267 ada 1 parsel sayılı taşınmazın orman vasfının kesinleşmiş mahkeme kararı ile tesbit edilmiş olması nedeniyle bahsi geçen taşınmazlar yönünden davanın reddine, 266 ada 2 parsel sayılı taşınmazın (G) harfi ile gözterilen 2334,55 m²"lik alanın yol olması ve tescil edilmeyen yerlerden olması nedeniyle bahsi geçen parsel yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı gerçek kişi, davalılar , ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinde önce orman kadastrosu yapılmamıştır.
1) Davacı gerçek kişi, davalılar , ... ve ... 266 ada 3 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazları yönünden;
İncelenen dosya kapsamına ve toplanan delillere ve kararın dayandığı gerekçeye göre, davacı tarafından 266 ada 3 sayılı parsel hakkında açılan tapu iptali ve tescil davasında mahkemece taşınmazın orman vasfının mahkeme kararı ile kesinleşmiş olması nedeniyle ret kararı verilmişse de, dava tapu iptali ve tescil davası olmasına rağmen, kadastro mahkemesinin 2003/166 E. sayılı dosyasında dava konusu 266 ada 3 sayılı parsel hakkında diğer kişiler tarafından dava açıldığı ve kadastro tutanağının eldeki dava tarihine göre kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
Taşınmazın kadastro tutanağı kesinleşmediğine göre görevli mahkeme genel mahkeme olmayıp kadastro mahkemesidir. Görev konusu kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden görülmesi gerekir.
Askı ilân süresi içinde 266 ada 3 sayılı parsel hakkında dava açıldığına göre, tutanak kesinleşmemiştir. Sonradan açılan davalar, 3402 sayılı Kanunun 26/D maddesi gereğince davaya katılma olarak kabul edilerek dosyalar birleştirilip yargılamaya devam edilerek uyuşmazlığın esasının çözümlenmesi için görevsizlik kararı verilerek dosyanın kadastro mahkemesine gönderilmesi gerekeceğinden, 266 ada 3 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.
2) Davacı gerçek kişi, davalılar , ... ve ...nün 266 ada 3 parsel sayılı taşınmaz dışındaki taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece, 266 ada 2 parsel sayılı taşınmazın (E) harfi ile gösterilen 5581,46 m²"lik alanın kadastro tesbitinin iptali ile tapuda davacı adına tesciline, 267 ada 2 parsel sayılı 12947,69 m²"lik taşınmazın kadastro tesbitinin iptali ile tapuda davacı adına tesciline, 267 ada 1 parsel sayılı taşınmazın orman vasfının kesinleşmiş mahkeme kararı ile tesbit edilmiş olması nedeniyle bahsi geçen taşınmazlar yönünden davanın reddine, 266 ada 2 parsel sayılı taşınmazın (G) harfi ile gösterilen 2334,55 m²"lik alanın yol olması ve tescil edilmeyen yerlerden olması nedeniyle bahsi geçen parsel yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; davacı tarafından sunulan tapu kayıtları usûlünce keşifte uygulanmamış, hükme dayanak yapılan orman bilirkişi raporunda eski tarihli memleket haritasının dayanağı hava fotoğrafı kullanılmadığı ve temyize konu taşınmazların bir kısmı yönünden orman incelemesi yapılmadığı gibi, taşınmazların sınırında dere olmasına karşın jeolog bilirkişiden rapor alınmayarak denetime elverişli olmayan ve eksik bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
O halde, mahkemece, dayanılan tapu kayıtlarının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri, dayanak tapu kaydının revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile TMK’nın 713. maddesine dayanılarak dava açıldığından dava tarihinden 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları, 1990"lı yıllara ait ortofoto haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak, ayrıca 2000"li yıllara ait uydu fotoğrafları da incelettirilip, taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/6/2005 tarihli ve 2005/9070 sayılı ... Kararı ile yürürlüğe konulan Büyük Ölçekli Harita ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği (BÖHHBÜY) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumunu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı; dayanılan tapu kayıtları yöntemince yerel bilirkişi ve fen bilirkişi yardımıyla zemine uygulanmalı, hudutları yerel bilirkişişden sorulup irdelenmeli, tapu kayıtları uyuyor ise, tapu kayıtlarına 3402 sayılı Kanunun 20/B maddesi bağlamında öncelikle kapsam tayin edilmeli, tapu kaydı değişebilir sınırları içerdiği kabul edildiği takdirde ise, yöntemince zemine uygulanıp, 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 32/3 maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek sabit ve kesinleşmiş sınırdan başlamak koşulu ile kapsamı belirlenmeli; asıl taşınmazın kapsamı, orman veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapılarak kazanıldığı kabul edilmelidir. Ayrıca, jeolog bilirkişiye inceleme yaptırılarak taşınmazın dere yatağında kalıp kalmadığı, derenin taşkınlarından etkilenip etkilenmediği konularında ayrıntılı rapor alınmalıdır.
Yukarıda anlatılan şekilde yapılacak uygulama ile dava konusu taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu ve zilyetlikle edinilebilecek taşınmazlardan bulunduğu anlaşıldığı takdirde, taşınmazların öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddî olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli,
Somut olayın özelliği gözönünde bulundurularak ayrıca; keşif sırasında taşınmazların çeşitli yönlerinden hâli hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalı, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümleri gözönünde bulundurularak yapılacağı düşünülerek adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazların sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tesbit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ:1) Birinci bentde açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişi, davalılar , ... ve ...nün 266 ada 3 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişi, davalı , ... ve ...nün 266 ada 3 parsel sayılı taşınmaz dışındaki taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile 266 ada 3 parsel sayılı taşınmaz dışındaki taşınmazlara ilişkin hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 13/05/2015 günü oy birliği ile karar verildi.