Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/28009
Karar No: 2020/4262
Karar Tarihi: 05.03.2020

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/28009 Esas 2020/4262 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2017/28009 E.  ,  2020/4262 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    AVUKAT ... TAN
    DAVA TÜRÜ : ALACAK


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 16/11/2007-25/06/2014 tarihleri arası bekçi olarak çalıştığını, işverence kendisine kısmen kıdem tazminatı ödendiğini beyanla fark kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin, yol ücreti, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, davacının 25/06/2014 tarihinde emekli olduğunu ve kıdem tazminatının ödendiğini, fazla çalışma yapmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
    Mahkeme kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 101. maddesinde, birden çok borcu bulunan borçlunun, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebileceği, böyle bir bildirim yapılmadığı takdirde, yapılan ödemenin, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılacağı düzenlenmiştir.
    Aynı Kanun’un 102. maddesine göre ise, “Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur. Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır.”
    İşçinin birden fazla alacağının söz konusu olması halinde, yapılan kısmi ödemenin hangi alacağa ilişkin olduğu işveren tarafından ödeme sırasında belirtilmemiş ve işçi tarafından da bu husus makbuzda gösterilmemiş ise, mahsup işlemi Borçlar Kanununun ilgili hükmüne göre yapılacaktır. İş Kanununda işçinin sözleşme ve kanundan doğan alacaklarının muacceliyet ve vade zamanları konusunda değişik hükümler öngörülmüştür.
    4857 sayılı İş Kanunu"na göre ücret en geç ayda bir ödenir (m.32/5). İş hukuku mevzuatımızda Basın İş Kanunu"nun 14"üncü maddesi hariç, ücretin peşin ödeneceğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle ücret, çalışılan ayı takip eden aybaşında muaccel hale gelmektedir. Fazla çalışma, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin muacceliyet tarihleri normal aylık ücret gibidir. İşçinin ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti sözleşmenin feshi ile muaccel hale gelir.
    Somut uyuşmazlıkta, davacının banka hesabına davalı işverence 07/05/2014 tarihinde “borç ödemesi” açıklaması ile 3.000,00 TL havale yapıldığı, davacı vekilinin 16/12/2015 havale tarihli dilekçesinde söz konusu ödemenin kabul edildiği ve muaccel alacaklardan mahsubunun istendiği anlaşılmış olup davacı tarafından kabul edilen ödemenin hangi alacağa ilişkin olduğu işveren tarafından ödeme sırasında belirtilmemiş olduğundan bu miktarın yukarıda belirtilen ilkelere göre mahsup edilerek dava konusu alacakların hesaplanması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
    3-4857 sayılı İş Kanununun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
    Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
    Yıllık izin hakkı Anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında izin hakkının bulunduğunun tespitini istemesinde hukuki menfaati vardır.
    Somut uyuşmazlıkta; davacı, davalıya ait işyerinde 16/11/2007-25/06/2014 tarihleri arasında 6 yıl 7 ay 9 gün süre ile bekçi olarak çalışmış olup hükme esas alınan hesap raporunda, davacının toplam 68 gün kullanılmayan yıllık ücretli izninin bulunduğu kabul edilmiş ve karşılığı alacak miktarı hesaplanmıştır. Mahkemece bu rapor doğrultusunda hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma karar vermek için yeterli değildir.
    Dosya içerisinde bulunan bir kısım makbuzlar incelendiğinde, davacıya işverence iş sözleşmesinin feshinden önce yıllık ücretli izin karşılığında ödemeler yapıldığı görülmektedir. Davalı, 2008-2013 yılları arası ""kullanılmayan izinler"" karşılığında izin ücreti ödendiğini savunarak bilirkişi raporuna itiraz etmiştir. Mahkemece bu konuda bir değerlendirme yapılmamıştır. Hal böyle olunca, hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında davacı asilin 08/11/2013, 01/12/2012, 14/09/2011, 14/01/2011, 14/04/2010 tarihli makbuzlar konusunda beyanı alınmalı, imzaya ve içeriğine karşı diyecekleri sorulmalı, sonucuna göre yıllık ücretli izin alacağı karşılığı ödendiğinin tespiti halinde, Mahkemece; iş sözleşmesinin devamı sırasında hak edilen yıllık ücretli izinlerin karşılığının bu izinler kullandırılmadan ücret olarak ödenmesinin mümkün bulunmadığı ve izin hakkının sözleşmenin feshi ile birlikte ücret alacağına dönüştüğü dikkate alınarak; ödeme tarihine göre, ödenen tutarın karşılığı yıllık izin süresinin belirlenerek bu sürenin kullanılmayan yıllık izin süresinden düşülmesi şeklinde bir yöntemin benimsenemeyeceği; makbuzlarda yazılı tutarların ancak ve ancak 25/06/2014 olan fesih tarihindeki son ücrete göre hesaplanan alacak miktarından mahsup edilmesi gerekeceği gözden kaçırılmamalıdır. Mahkemece bu hususlar gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    4-Somut uyuşmazlıkta, davacı işe başladığı tarihte işverence kendisine en kısa sürede servis sağlanacağı ve yol ücreti verileceği vadedildiğini ancak ödenmediğini, 01/05/2012 tarihinden itibaren ayda 15 gün servis hizmetinden faydalanabildiğini beyanla 16/11/2007-01/01/2014 tarihleri arası dönemde ödenmeyen yol ücreti alacaklarının talep etmiş, davalı işverence davacının yol ücret alacağı olmadığı savunulmuştur. Mahkemece tanık beyanlarına itibarla davacının 01/06/2009-31/12/2013 tarihleri arası yol ücreti alacağı hesaplanmış ise de davalı işyerinde 25/12/2014 tarihinde işten ayrıldığını beyan eden davacı tanığı ... “işten çıkmadan yaklaşık 2 sene önce” servis tutulduğunu, davalı işyerinde 2012 yılı Mayıs ayında çalışmaya başladığını ifade eden davacı tanığı ... ise işyerinde servis imkanı sağlandığını beyan ettiği anlaşılmış olup davacının söz konusu alacağını tanıkların çalıştıkları süre ile sınırlı olarak 2012 yılı Mayıs ayından itibaren ispatladığı gözetilmeksizin yazılı şekilde yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ:Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi