9. Hukuk Dairesi 2021/11646 E. , 2021/15791 K.
"İçtihat Metni"BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 25. Hukuk Dairesi
...
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 15. İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı şirkete ait işyerinde 18/08/2008-19/10/2016 tarihleri arasında operasyon müdürü sıfatıyla en üst düzey yetkili personellerden biri olarak çalıştığını, davalı işyerinde ikramiye ödemesi uygulaması bulunmasına karşın davacıya 2015 yılının ikinci yarısından sonra ikramiye alacağının ödenmediğini, ayrıca 2012 yılının izin hakkını kullanmadığını ileri sürerek, ikramiye ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacıya operasyon müdürü olarak her üç ayda bir satış hedeflerine ulaşılmış olması şartıyla "prim" ödemesi yapıldığını, satış hedeflerine bağlanan ödemenin "ikramiye" olmadığını, davacının 2016 yılında üç aylık dönemler itibariyle hedeflerine ulaşamadığı için prim alacağına hak kazanmadığını ve davacının ödenmemiş izin ücreti alacaklarının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, davacının ikramiye alacağı talebi reddedilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu :
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi tarafından hüküm altına alınan toplam miktarın istinaf kesinlik sınırı olan 5.390,00 TL"nin altında kalması sebebi ile davacının istinaf başvurusunun kesinlik sebebi ile reddine karar verilmiştir.
Karara ilişkin davacı vekili temyiz talebinde bulunmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince 01.04.2021 tarihli ek karar ile temyiz talebinin kesinlik sebebi ile reddine karar verilmiştir.
Ek kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 20.05.2021 tarihli, 2021/5178 esas ve 2021/9407 karar sayılı ilamı ile davacının talep konusunu oluşturan ikramiye alacağının hesaplanmamış olmasına bağlı olarak reddedilen alacak tutarı belirlenemeyeceğinden kararın kesin olduğu gerekçesiyle temyiz isteminin reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince verilen ek kararın bozularak ortadan kaldırılmasına karar verilmek suretiyle yapılan temyiz incelemesi neticesinde; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kesin olmadığı, davacının istinaf başvurusu yönünden işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesinin başvurunun kesinlik sebebi ile reddine dair kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/3. maddesi uyarınca tarafların davet edildiği duruşmada; bozma ilamına uyulduğu belirtilerek yapılan yargılama neticesinde davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu :
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının prim alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Prim, işçinin mal veya hizmet üretiminde daha istekli hale gelmesi ve başarısının artması için işverence ödül niteliğinde verilen ek ödemeler şeklinde tanımlanabilir. Prim ödemesinden amaç, işçinin dava verimli bir şekilde çalışmaya özendirilmesidir. Primin kişiye özgü olması sebebiyle ikramiyeden farklı olarak prim ödemelerinin genel bir nitelik taşıması gerekmez. Bununla birlikte, işveren tarafından ayrımı haklı kılan geçerli nedenler olmadığı sürece prim uygulaması yönünden de işverenin eşit davranma borcu söz konusudur.
Prim uygulaması, bireysel ya da toplu iş sözleşmeleri ile de kararlaştırılabilir. İş sözleşmesinde kararlaştırılmamış olsa dahi, işverence tek taraflı olarak düzenli şekilde yapılan prim ödemesi “işyeri şartı” niteliğindedir. Her durumda uygulamanın tek taraflı olarak işverence ortadan kaldırılması ya da azaltılması doğru değildir. Prim uygulaması yönünden işçi aleyhine çalışma koşullarında değişiklik, 4857 sayılı Kanunun 22’nci maddesi kapsamında gerçekleştirilmelidir (Yargıtay 9. HD. 22.1.2009 gün 2007/34717 E, 2009/638 K.). Toplu iş sözleşmesi ile öngörülen primler yönünden değişiklik ise, işçinin bireysel feragati ile dahi geçerli değildir. Toplu iş sözleşmesini imzalamaya yetkili olan kişilerce bu yönde yapılabilecek değişiklik, ancak ileriye dönük olarak hüküm ifade eder.
İşçinin prime hak kazanması için işyerinde prim ödemesini gerektiren dönemin sonuna kadar çalışmış olması gerekmez. İşyerinde çalışılan süreyle sınırlı olmak üzere işçinin prim talep hakkı vardır.
Bu açıklamalara göre somut olay değerlendirilecek olursa; davacı vekili, davacının davalı ... Mağazacılık ve Ticaret Limited Şirketinin ... Alış Veriş Merkezinde bulunan mağaza işyerinde operasyon müdürü sıfatıyla çalıştığını, şirket yapılanmasında en üst düzey yetkiliden biri olup Türkiye içinde üstü olarak sadece genel müdürün bulunduğunu, davalı şirkette satışta görevli tüm personele üç ayda bir olmak üzere yılda dört defa ikramiye ödenmesi uygulamasının olduğunu, ayrıca yalnızca şirket genel müdürü ile operasyon müdürlerine olmak üzere mağazanın kârlılık oranına göre altı ayda bir ve yılda iki defa ilave ikramiye ödendiğini, zaman zaman gecikmeli ve birleştirilerek de olsa 2015 yılı ikinci yarısına kadar ödemelerin aksatılmaksızın rutin şekilde yapıldığını, ancak bu tarihten davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından kıdem ve ihbar tazminatları ödenmek suretiyle feshedildiği 19/10/2016 tarihine dek olan dönemde, diğer personel için uygulamaya devam edildiği halde, eşitlik ilkesine de aykırı biçimde davacıya ödeme yapılmadığını ileri sürerek, ödenmeyen ikramiye alacaklarına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davalı işyerinde ikramiye uygulaması olmayıp,üç aylık dönemler itibariyle verilen satış hedeflerinin yerine getirilmesine göre değişecek şekilde prim ödemesi yapıldığını, ancak davacı tarafın iddiasının aksine bu uygulamanın dışında ayrıca yılda iki defa prim ödemesi yapılmadığını, davacının 2016 yılında üç aylık dönemler itibariyle belirlenen hedeflere ulaşamaması sebebiyle prim alacağına hak kazanamadığını savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince hukukçu ve mali müşavir bilirkişilerce hazırlanan ve hükme esas alınan kök ve ek raporlara dayanılarak; dosyaya sunulu bordrolarda görünen ‘bonus’ adı altında yapılan ödemelerin mağaza kârlılığına göre yapılan ilave ödemeler olduğu, ancak davacı tarafça iddia edildiği şekilde üç ayda bir yılda dört defa veya yılda iki defa altı ayda bir genel müdüre ve operasyon müdürü olan davacıya ikramiye ödemesi yapıldığını gösteren kayıt ve bilgilerin bulunmadığı, davacının bordrolarına bakıldığında 2015 Nisan ayından itibaren bonus ödemesinin yapılmadığı, davacı satış hedeflerini gerçekleştiremediğinden kârlılık oranına göre ikramiye talep edemeyeceği ve buna göre davacının ikramiye alacak hakkının olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle, alacağın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davacının itirazının esastan reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir.
Davalı vekilince dosyaya davalı şirketin ‘Bonus Plan ve Politikası’ açıklamalarını içeren İngilizce ve Türkçe çevirisi yapılmış bir kısım belge sunulmuş olup, bu belge içeriklerinden; bonus sisteminin davalı işyerinde mağaza yönetim ekibini ödüllendirmek üzere geliştirilen bir teşvik programı olduğu, kâr hedefine bağlı mağaza performansını desteklemek amaçlı uygulandığı, üç aylık süre sonunda yılda dört defa sıklığında ödeneceği ve kişinin kâr hedefinin en az %95’ine ulaşmış olması şartının bulunduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Davalı vekilince, davacının 2016 yılında üçer aylık dönemler için belirlenen satış hedeflerini gerçekleştirememiş olması nedeniyle bonus uygulaması olarak adlandırılan prim ödemesine hak kazanamadığı ileri sürülmüş ve yapılan bilirkişi incelemesinde de davacıya 2016 yılı 2.çeyrek dönemi için verilen hedefin 712,67 gerçekleşenin 441,44, 2016 yılı 3.çeyrek dönemi için verilen hedefin 725,85 gerçekleşenin 683,48 ve 2016 yılı 4.çeyrek dönemi için verilen hedefin 820,10, gerçekleşenin 728,21 olduğu tespit edilmiştir.
Ne var ki, verildiği ve gerçekleştirildiği iddia edilen bu tutarların tam olarak ne anlama geldiği, davacıya bu hedeflerin ne zaman ve ne şekilde bildirildiği, davacının davalı işyerinde doğrudan satış yapan bir personel olmadığının anlaşılmasına göre; davacının mağazanın genel kârlılık durumundan bağımsız olarak bireysel performansının hangi esaslara göre belirlendiği, davacı ile aynı mağazada müdür pozisyonunda çalışan bonus programına tabi diğer personele 2015 Nisan dönemi sonrasında ödemelerin yapıldığının bordro örneklerinden anlaşılması sebebiyle, bu personele verilen hedeflerin gerçekleşip gerçekleşmediği, mağaza kârlılığının değerlendirilmesinde çalışanlar arasında farklı uygulamaya gidilmesinin gerekçesinin gereğince araştırılarak irdelenmediği görülmektedir..
Açıklandığı üzere, hükme dayanak alınan bilirkişi raporlarının yeterli araştırma ve inceleme yapılmaksızın, davacının somut itirazları karşılanmaksızın hazırlandığı anlaşılmakla, işyerinde yürürlükte olan bonus sisteminin esasları açık ve anlaşılır şekilde belirlenerek, sistemin, emsal olarak bildirilen işçiler ve davacı işçi açısından uygulanma biçiminin karşılaştırılarak değerlendirilmesi sonrasında dava konusu alacak hakkında karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporlarına göre yazılı şekilde hükmedilmesi hatalı bulunup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.11.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.