17. Hukuk Dairesi 2019/5294 E. , 2020/6439 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı Taşköprü Asliye Hukuk Mahkemesi"nce verilen 18/07/2017 tarih 2016/80 Esas 2017/195 Karar sayılı karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesi’nce verilen kararın Yargıtayca incelenmesi süresi içinde davacı vekili tarafından istenmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, 16/07/2011 tarihinde davalılardan ..."ın maliki bulunduğu, ... plakalı aracın karışmış olduğu kaza neticesinde ... "un (yolcu) sakatlanarak kısmi kalıcı iş göremez duruma geldiğini, söz konusu kaza tarihinde sigorta poliçesinin olmaması nedeniyle hak sahibine toplam 200.000,00-TL tazminat bedellinin davacı ... tarafından 14/07/2015 tarihinde ödendiğini, davalıya rücu alacağının ödenmesi için Kastamonu 1.İcra Müdürlüğünün 2015/6897 numaralı dosyası ile takip yapıldığını, ... "ın takibe itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek, haksız itirazın iptali ve takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili husumet dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve dosyada bulunan belgelere göre, "araç maliki davalının traktör üzerindeki fiili hakimiyetin son bulduğu” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi"nce, davacı vekilinin İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, Buna göre; davanın reddine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, dava dışı 3. kişiye ödeme yapan Güvence Hesabının ödediği bedelin rücuen tahsili istemi ile başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı ..., davalının maliki olduğu aracın karıştığı kazada cismani zarara uğrayan 3. kişiye ödediği iş göremezlik tazminatının, davalıdan rücuen tahsilini talep etmiştir.
5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu"nun 14/b maddesinde rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için zorunlu sigortalara ilişkin olarak koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların, bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla ... oluşturulacağı, Yasanın geçici 2. maddesine dayanılarak çıkarılan ... Yönetmeliğinin 16/c maddesinde zarardan sorumlu olan kişilere, hesaptan yapılan ödemeler nedeniyle rücu hakkının kullanılacağı düzenlenmiştir.
Yukarıda anılan düzenlemeler çerçevesinde davacı ... Hesabının zararın sorumlusuna rücu edebileceği açıktır.
Açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre araç sürücüsünün tam kusuru ile sebebiyet verdiği zararı güvence yönetmeliği ve mevzuat gereği ödemek durumunda kalan ..., yine yönetmelik gereği ödediği tazminatı, araç sürücüsü ve işletene rücu edilebilecektir.
Somut olayda; davalı ... vekili müvekkilinin kazaya karışan aracı 2010 yılında takas yoluyla ve aynı tarihli araç alım sözleşmesi ile ... oto galeriye sattığını, galeri tarafından aracın 07.09.2010 tarihli satış protokolü ile kaza tarihinden önce, ... isimli alıcıya satıldığını, dava dışı... tarafından bakiye traktör bedel ödenmediğinden devir işlemi yapılmadığını beyan etmiş ve takasa ilişkin tanık delili ve 07.09.2010 tarihli satış protokolü örneği sunulmuştur.
İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç
üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı KTK"nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay"ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay"ın uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.
Hukuk Genel Kurulu"nun 06.05.2015 tarih, 2013/17-2197Esas ve 2015/1302 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere, bu eylemsel egemenliğin geçişi de aracın satışı için verilmiş özel vekaletname ve aracın galeriye teslim edildiğine dair yazılı herhangi bir belge ile ispat edilebilecektir.
Somut olayda; davalı tarafça aracın davalı ..."tan sonra dava dışı satışı için yapılan adi satış sözleşmesi sunulmuş ise de aracın davalı ... tarafından galeriye teslim edildiğine dair herhangi bir yazılı belge sunulmamıştır. Davalı tarafça fiili hakimiyetin bir başkasına geçtiği konusunda sadece tanık beyanı gösterilmiş olması ve bunun dışında hiçbir yazılı delile dayanılmamış olması gözönüne alındığında sadece tanık beyanı ile işletenin belirlenmesi hatalı olmuştur.
O halde mahkemece, H.G.K. kararında açıklanan ilkelerde gözönüne alınarak, davalı ... tarafından aracın ... Oto müteşebbislerine teslim edildiğine dair teslim belgesinin, devrin ticari defterlerine işlenip işlenmediğinin, devirden sonraki vergi ve idari para cezalarının kim tarafından ödendiğinin araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 03/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.