Esas No: 2020/1213
Karar No: 2020/1244
Karar Tarihi: 16.12.2020
BAM Hukuk Mahkemeleri Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1213 Esas 2020/1244 Karar Sayılı İlamı
T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 16/12/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/07/2020
NUMARASI : Esas Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 16/12/2020
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 16/12/2020
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; 23/10/2017 tarihinde dava dışı ... isimli şahıs üzerine kayıtlı olan ... plakalı traktörü ve arkasına takılı bulunan römork ile mısır hububat ürününü müvekkil şirkete getirdiği, aracın araç kaldırma liftine çıkarıldığı, araç kaldırma liftinin kalktığı ve ürünün boşaltımı sırasında traktörün liftten düştüğü ve kaza meydana geldiğini, kaza ile ilgili olarak ...'a ait aracın kasko poliçesi dahilinde sigortacı .... tarafından 12.000 TL kasko bedelinin dava dışı sigortalıya ödendiğini, davalı kasko şirketi tarafından müvekkil aleyhinde de Konya .. İcra Müdürlüğünün ... sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, müvekkil şirketin meydana gelen kazada sigortacının rücu şartı olan kusurunun bulunmadığını, olayın sürücünün kusurundan kaynaklandığını, müvekkile kusur izafe edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilin davalıya Konya .. İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyasında talep edilen alacaktan dolayı borcunun bulunmaması nedeniyle icra dosyasına ihtirazi kayıt ile ödenmiş olan 14.826,98 TL' nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline, davalı aleyhinde %20'den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil sigorta şirketinin Konya .. İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyası nezdinde, davacı ....... Anonim Şirketi aleyhine icra takibi yaptığını, davacı tarafından ödemede bulunulduğunu, sonrasında ödenen meblağın tahsili için haksız olarak istirdat davası açıldığını, davaya konu kazanın 23/10/2017 tarihinde müvekkil sigorta şirketine sigortalı ... plakalı traktöre bağlı römorkun mısır boşaltımı sırasında traktörün geri gelerek römorka çarpması ve gerekli tedbirlerin alınmaması neticesinde meydana geldiğini, meydana gelen kazada davacı ............... Şirketi tam kusurlu olduğunu, müvekkil sigorta şirketi tarafından, sigortalı aracın maddi zararının karşılandığını, müvekkili şirketin, sigortalısının halefiyet ilkesi çerçevesinde halefi konumuna geldiğini, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesi, “(1)Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” Hükmü gereğince kusurlu olan davalıya müvekkil şirketin rücu imkânı doğduğunu sigortacının sigortalı yerine geçerek zarar verenden tazminat talebinde bulunduğunu ve böylece kusuru ölçüsünde bu kişiye başvurabildiğini, üstü açık araçla yapılan taşımadan doğan ziya ve hasardan taşıyıcı sorumlu olmadığını, davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; "Davacı şirketin 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu çerçevesinde kurulmuş ve faaliyet gösteren şirket olması, ilgili kanunun 1. Maddesinde kanunun amacının "Bu Kanunun amacı; tarım ürünleri ticaretini kolaylaştırmak, depolanması için yaygın bir sistem oluşturmak, ürün sahiplerinin mallarının emniyetini sağlamak ve kalitesini korumak,......." olarak belirlendiği, 18. Maddesinde ".......... Lisanslı depo işleticisinin yükümlülükleri şunlardır: ........ ı) Bu Kanun ve ilgili yönetmeliklerde öngörülen diğer hükümlere uymak." hükmünün yer aldığı, TARIM ÜRÜNLERİ LİSANSLI DEPOCULUK YÖNETMELİĞİ' nde ise lisanslı depo işletmesinin hak ve yükümlülükleri başlıklı 29. Maddesinde ".......... (2) Lisanslı depo işletmesinin yükümlülükleri şunlardır:........ b) Depolama hizmetlerinde ve görevlerinde itinalı davranmak, kişiler arasında ayrım yapmamak, depolanmış ürünün korunmasında gerekli dikkat ve özeni göstermek ve bu hususlarla ilgili her türlü tedbiri almak,......" hükmünün yer aldığı, davacının lisanslı depo işletmesi/işleticisi olması sebebiyle ilgili kanun ve yönetmelikler kapsamında hak ve yükümlülüklerini itinalı davranarak yerine getirmesi gerektiği, ama mahkememizce alınan bilirkişi raporu ve tanık beyanlarında bu hususun yerine getirilmediği kanaati oluştuğu, davacının sadece boşaltma platformunun üstüne çıkan araç şoförlerinin yük boşaltma işlemine hazırlanırken el freni çekilmesi için sözlü uyarı yapılmasının yeterli görülmemesi, işletme sahibi olarak el frenin çekili olduğunun kontrol edilmesini sağlaması ve yine sadece bu önlemle de kalmayıp bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, platformda bulunan gergi zinciri kullanılmış olması halinde el freni çekilmese dahi römork ve üstündeki hububatın ağırlığını liftin takozlarının karşılayacağını, traktörün kendi ağırlığı da römorka baskı yapmayacağını, traktörün kendi ağırlığını da gergi zinciri emniyete alacağını, muhtemelen bu kazanın meydana gelmeyeceğini teknik olarak izah edildiğinden ve davacı tarafından bu önlemin alınmadığı anlaşıldığından, bilirkişi raporunun aksine traktör sürücüsünün el frenini çekmediği için kusurlu olduğu ve kusur oranının %30 olduğu görüşüne itibar edilmeyip yukarıda yapılan izahat gereği ilgili kanun, yönetmelik ve özel lisans gerektiren işletmesi nazara alındığında davacının kazanın meydana gelmemesi için üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirmediği ve kazanın oluşumunda tam kusurlu olduğu kanaatine varıldığından, davalının sigortalısına ödediği zarar bedelini zarara sebebiyet veren davacıdan rücu etme talebinde haklı olduğu ve davacının icra dosyasına ödenen bedelinin istirdadını talep etmekte haksız olduğu değerlendirildiğinden davacının davasının reddine karar verilmiştir." şeklinde davanın reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; teknik bir konu olan kusur belirlemesinin konuya ilişkin uzman bilirkişilerin alanı olduğunu, dosya kapsamında bilirkişi raporu aldırılması yoluna gidildiğini, teknik bir hususta hakimin bilirkişi heyetinin yerine geçmesinin mümkün olmadığını, somut olayda bilirkişilerin yerine geçilerek davalının bilirkişice mütalaa edilen kusurunun kaldırılmasının hukuka aykırı olduğunu, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarının da eksik ve yetersiz olduğunu, müvekkiline %70 oranında kusur izafe edilmesinin dahi kabulünün mümkün olmadığını, yeni bir bilirkişi raporu aldırılması gerektiğini, Yerel Mahkemenin kararının da gerekçesinin kendi içerisinde çelişkili olduğunu, bir tarafta tamamen teknik bir konuda bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu düşünen mahkeme kararının gerekçesinde bilirkişinin savlarına atıf yapıldığını, bu durumun tamamen hatalı olduğunu, bilirkişi raporlarının eksik olduğunu ve taleplerin karşılanmadığını, Yerel Mahkemenin 5300 sayılı kanunu yanlış yorumladığını beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılması ile davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dosya kapsamında olayın meydana geldiği mahalde 25/09/2019 tarihinde ... Asliye Hukuk Mahkemesi ... Talimat sayılı dosyasında keşif yapılarak tanıklar dinlenmiş, bilirkişiler tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; kazanın olduğu tarihte kaldırma lifti platformunda 4 adet takozun açık olduğu , yük römorkunu tutan çeki demirinin kırık olduğu, olay yerindeki lastik sürtünme izi olmadığı, boşaltma platformunda bir adet gergi zincirinin bulunduğu, yük boşaltımı sırasında sürücülerin uyması gereken kurallar için bir uyarı levhasının bulunmadığı, bu kazada traktör sürücüsünün el frenini çekmediği, boşaltma platformunda hiçbir lastik ve sürtünme izinin olmadığını sözkonusu rapora yapılan itiraz sonucu bilirkişi tarafından tanzim edilen ek raporda özetle; yük boşaltma platformunda genel olarak yükü boşaltılacak araçların arka tekerleklerini boşaltma platformunda bulunan takozlara dayatılmak sureti ile emniyete alındığını, traktörlerdeki el freninin istenilen seviyede çalışamayacağını, bu sebeple gergi zincirinin de takılarak önlem alınması gerektiğini, traktör sürücüsünün el frenini çekmediği için kusurlu olduğunu ve kusur oranının %30 olduğu, müvekkil şirketin ise, el freninin çekilip çekilmediğini kontrol etmediği için ve gergi zincirini takmadığı için kusurlu olduğunu ve bu kusurun %70 oranında olduğu mütalaa edilmiştir.
Mahkemece Davacı şirketin 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu çerçevesinde kurulmuş ve faaliyet gösteren şirket olması, ilgili kanunun 1. Maddesi uyarınca tam kusurlu olduğu kabul edilerek bilirkişi raporunun aksine karar verilmiştir
6098 sayılı TBK’nın 49. maddesindeki; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür” şeklindeki düzenleme uyarınca, tazminata hükmedilebilmesi için, zararın varlığıyla birlikte zarar ve kusurlu eylem arasında uygun nedensellik bağının bulunması gerekmektedir.
6100 sayılı HMK'nun 266 ve devamı maddeleri uyarınca, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hakim, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Aynı yasanın 281. maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkemece, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için mahkemenin, gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi/ bilirkişi kurulu aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
HMK 266 madde hükmüne göre çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 04.02.2009 tarih 2008/4-823 Esas 2009/50 Karar sayılı kararında da hakimin kendisini bilirkişi veya bilirkişi kurulunun yerine koyamayacağı, özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda şahsi bilgisi ile sonuca gidemeyeceği, o konuda bilirkişi incelemesi yaptırması gerektiği belirtilmiştir
Davacı taraf sunulan bu raporu kabul etmediğini açıkça belirtimektedir.
Aldırılan bilirkişi raporu karar vermeye elverişli nitelikte de değildir. Sürücünün el frenini çekmiş olsa idi aracın takozlardan kurtulması mümkün bulunup bulunmadığı, el freninin çekilmemesi halinde gergi zinciri olsa dahi söz konusu traktörün hareket etmesi olasılığının olup olmadığı, Bu nedenle kazanın oluşumundaki sebebin ve bunun kazaya etkisinin açıkça değerlendirilmediği görülmektedir
Bu halde Mahkemece somut olayda tarafların ve varsa dava dışı kişilerin olaydaki kusur durumunun tespiti ve gerçek zarar miktarının tespiti için HMK 266 madde gereğince bilirkişi incelemesi gerekli olduğundan tarafların delil dilekçelerinde belirttikleri ve esasa etkili toplanmayan başkaca tüm delilerin toplanarak,dosyanın Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetinde görevli veya emekli makine mühendisi 3 kişilik bilirkişiye tevdi edilerek tarafların iddia ve savunması dikkate alınarak ayrıntılı,denetime açık şekilde öncelikle meydana gelen kazada tarafların ve varsa dava dışı kişilerin olaydaki kusur durumu ve kusur oranının,akabinde de aynı bilirkişiden oluşan hasar miktarına yönelik bilirkişi raporu alınmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş,davacı vekilinin istinafının yerinde olduğu ve dosyanın HMK 353/1-a-6 gereği kaldırılmasına dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan sebeplerle KABULÜ ile Yerel Mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, gerekçede belirtilen eksiklikler giderilerek yeniden yargılama yapılması için HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafça peşin olarak yatırılan başvuru harcı dışında kalan istinaf karar harçlarının talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
7- Konya .. İcra Dairesinin ... Esas sayılı dosyasına davacı vekili tarafından yatırılan 4.375,00 TL tutarlı teminatın İİK 36/5 maddesi gereğince talep halinde ilgilisine iadesine,
HMK'nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi. 16/12/2020
Başkan Üye Üye Katip
E imza E imza E imza E imza
Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.