2. Hukuk Dairesi 2020/145 E. , 2020/1082 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet Alacağı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından nafakalar ile ziynet alacağı davasının kabulü yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olmasına, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmamasına ve özellikle davacı kadın lehine hükmolunan yoksulluk nafakasının evlendiği tarih olan 05.09.2017 tarihi itibariyle kendiliğinden kalkacağının (TMK m. 176/3) anlaşılmasına göre davalı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Davacı kadın lehine bozma öncesi takdir edilen tedbir nafakasına ilişkin temyiz itirazları Dairemizin 03/10/2018 tarihli ilamı ile reddedilmiştir. Açıklanan sebeple tedbir nafakasına yönelik hüküm kesinleştiği halde bu taleple ilgili bozma sonrasında yeniden hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
3-Davalı erkeğin ziynet eşyalarına yönelik temyiz itirazlarına hasren yapılan incelemeye gelince;
a) Anayasanın 141/3. maddesi "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır" buyurucu hükmünü içermektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde de, kararın kapsayacağı hususlar ayrıntılı biçimde belirtilmiş olup, bu maddenin 1. fıkrasının e. bendine göre; mahkeme kararlarında iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşmadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebebin açıkça gösterilmesi zorunludur. Yerel mahkemenin hangi delillerle sonuca ulaştığını değil, dayanılan delillerde yer alan hangi vakıanın kabul edildiğini Yargıtay denetimine elverişli şekilde gerekçeli olarak açıklaması zorunludur. Somut olaya gelince; yerel mahkeme kararında ziynet alacağı davasının kabulüne ilişkin gerekçeler karar yerinde gösterilmemiştir. Bilirkişi raporuna atıf yapılarak hüküm kurulamaz. Bu haliyle karar, ziynet alacağı talebi yönünden yeterli gerekçeden yoksun olup Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 294/1-e maddesindeki unsurları içermemektedir. Bu nedenle, gerekçesiz şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan bozmayı gerektirmiştir.
b) Kabule göre de; mahkemece ziynet eşyalarının kabulüne karar verildiği halde, ziynetlerin cins, nitelik ve değerleri ayrı ayrı gösterilse de ziynetlerin gramları/miktarları hükümde ayrı ayrı gösterilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinin (2). fıkrasında; hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği, aynı Yasanın 298. maddesinin (2.) fıkrasında da, gerekçeli kararın, tefhim edilen hükme aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemeye göre; dava dilekçesi, bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye atıf yapılarak hüküm kurulamaz. Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın her ne kadar cins, nitelik ve değerleri belirtilmiş olsa da ziynetlerin ayrı ayrı gramlarının/miktarlarının da gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2 ve 3/a bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre ziynetlerle ilgili verilen hükme yönelik diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin yukarıda 1.bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 13.02.2020 (Prş.)