22. Hukuk Dairesi 2016/880 E. , 2016/4016 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalıya ait yurtiçi ve yurtdışı şantiyelerinde aralıklarla mekanik posta başı olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ve haklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatlarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, zamanaşımı def"ini ileri sürmüş, ayrıca husumet itirazında bulunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraflarca temyizi üzerine Dairemizce, davacının aralıklı olan ve farklı şekillerde sona eren çalışmalarının tasfiye edilmiş mi kabul edileceği yoksa son dönem hizmet süresine eklenmesi mi gerektiği yönünde sunulan belgeler de dikkate inceleme ve değerlendirme yapılması gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan mahkemece, bilirkişiden ek rapor aldırılmış ve aldırılan rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı ve davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacıya dava konusu alacaklar ile ilgili yapılan ödemeler ve davacının aralıklı önceki dönem çalışmalarının kıdem tazminatına esas sürenin tespitinde nazara alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 120. maddesi uyarınca yürürlüğü devam eden mülga 1475 sayılı İş Kanunu"nun 14/2. maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında da işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi hizmet birleştirmesi için gerekli bir şarttır. İşçinin önceki çalışmaları sebebiyle kıdem tazminatı ödenmişse, aynı dönem için iki defa kıdem tazminatı ödenemeyeceğinden, tasfiye edilen dönemin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması mümkün olmaz. Ancak, aynı işverene ait bir ya da değişik işyerlerinde çalışılan süre için kıdem tazminatı ödenmemişse, bu süre aynı işverende geçen sonraki hizmet süresine eklenerek son ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplanmalıdır. Zamanaşımı def"inin ileri sürülmesi halinde önceki çalışma sonrasında ara verilen dönem on yılı aşmışsa, önceki hizmet bakımından kıdem tazminatı hesaplanması mümkün olmaz.
Davacının aralıklı çalışmalarının her birinin iş sözleşmesinin feshi ile sonlanıp sonlanmadığı belirlenmeli ve bu feshe göre işçiye kanuni haklarının ödenip ödenmediği tespit olunmalıdır. Feshe göre işçilik haklarının ödendiği belirlendiğinde, önceki çalışmalarının tasfiye edildiği kabul edilmeli ve tazminat hesabı açısında daha sonraki çalışma süresine eklenmemelidir. Ancak yapılan ödemelerin kanuni hakların altında kaldığının anlaşılması halinde yine tasfiye esası benimsenmekle birlikte zamanaşımı def"i sebebiyle zamanaşımına uğramamış dönem için belirlenen fark alacaklar, her bir dönem ücretine göre belirlenmeli ve istekler yönünden karar verilmelidir.
İşçinin iş sözleşmesi feshedilmediği halde çeşitli sebeplerle kıdem tazminatı adı altında yapılan ödemeler avans niteliğinde sayılmalıdır. İşçinin iş sözleşmesinin feshinde kıdem tazminatına hak kazanılması durumunda, işyeri ya da işyerlerinde geçen tüm hizmet sürelerine göre kıdem tazminatı hesaplanmalı, daha önce avans olarak ödenen miktar kanuni faiziyle birlikte mahsup edilmelidir.
Somut olayda; mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği ve dosyadaki delil ve belgelerin değerlendirilmesinde hukuki hataya düşen bilirkişi raporuna itibarla sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamı yönünden, her bir çalışma dönemi ve her bir çalışma dönemine ilişkin sunulan ibraname, ödeme belgesi veya banka kaydı açışından ayrı ayrı değerlendirme yapılmalı ve hizmetlerin tasfiye edilip edilmediği belirlenmelidir.
Davacının 01.02.2000-30.03.2001 tarihleri arasındaki çalışması bakımından, 30.03.2001 tarihli işçi tarafından ihtirazı kayıtsız olarak imzalanan “ibraname- feragatname” başlıklı belgede miktar yazmadığı ancak kıdem ve ihbar tazminatının ödendiğinin yazıldığı, aynı zamanda mart 2011 dönemi için düzenlenen ve işçi tarafından imzalanmış olan “ihbar bordrosu” başlıklı belge ile ihbar tazminatı, “kıdem bordrosu” başlıklı belge ile kıdem tazminatı tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda miktarsız ibranamenin ödenen tutarlara ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Kıdem ve ihbar tazminatı ödemesi olduğuna ve önceki ve sonraki çalışma süreleri ile bu dönem arasında uzun süre bulunduğuna göre, bu dönemin tasfiye edildiği kabul edilmeli, ancak tasfiye tarihinden dava tarihine kadar olan dönemde on yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından, davacının 30.03.2001 tarihindeki ücretine göre dönem tazminatları hesaplanmalı ve ödemenin tazminatları tam karşılamadığının tespiti halinde bakiye alacaklar hüküm altına alınmalıdır.
Davacının son çalışması 02.04.2003- 17.08.2004 tarihleri arasında gerçekleşmiş olup, bu dönem bakımından, 17.08.2004 tarihli işçi tarafından ihtirazı kayıtsız olarak imzalanan “ibraname- feragatname” başlıklı belgede miktar yazmadığı, ancak kıdem ve ihbar tazminatının ödendiğinin yazıldığı anlaşılmaktadır. Savunma ile çelişmeyen ibranameye itibar edilmeli ve davacının bu dönem çalışmasının ibraname ile tasfiye edildiği kabul edilmelidir.
Tüm delil ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde sonuç olarak; davacının son dönem çalışmasının tamamen tasfiye edildiği, bir önceki dönem 01.02.2000-30.03.2001 tarihleri arasındaki çalışması bakımından tasfiye kabul edilmekle birlikte, yapılan ödemenin alacakları karşılayıp karşılamadığı tespit edilerek sonuca gidilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Davacının tasfiye edilmeyen en son dönem çalışması 10.09.1998 tarihinde sona ermiş olup, bu çalışmanın üzerinden dava tarihine kadar on yıllık zamanaşımı süresi dolduğuna göre, bu tarihten önceki dönemlerin de zamanaşımına uğradığını kabulü gerekir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.