22. Hukuk Dairesi 2016/875 E. , 2016/4011 K.
"İçtihat Metni"Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; duruşma gününün taraflara tebliği için davetiyeye yapıştırılacak posta pulu bulunmadığından duruşma isteğinin reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalıya ait yurtiçi ve yurtdışı şantiyelerinde aralıklarla boyacı formeni olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ve haklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile izin alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, zamanaşımı def"ini ileri sürmüş, ayrıca husumet itirazında bulunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraflarca temyizi üzerine Dairemizce, davacının aralıklı olan ve farklı şekillerde sona eren çalışmalarının tasfiye edilmiş mi kabul edileceği yoksa son dönem hizmet süresine eklenmesi mi gerektiği yönünde sunulan belgeler de dikkate inceleme ve değerlendirme yapılması gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan mahkemece, bilirkişiden ek rapor aldırılmış ve aldırılan rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı ve davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacıya dava konusu alacaklar ile ilgili yapılan ödemeler ve davacının aralıklı önceki dönem çalışmalarının kıdem tazminatına esas sürenin tespitinde nazara alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 120. maddesi uyarınca yürürlüğü devam eden mülga 1475 sayılı İş Kanunu"nun 14/2. maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında da işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi hizmet birleştirmesi için gerekli bir şarttır. İşçinin önceki çalışmaları sebebiyle kıdem tazminatı ödenmişse, aynı dönem için iki defa kıdem tazminatı ödenemeyeceğinden, tasfiye edilen dönemin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması mümkün olmaz. Ancak, aynı işverene ait bir ya da değişik işyerlerinde çalışılan süre için kıdem tazminatı ödenmemişse, bu süre aynı işverende geçen sonraki hizmet süresine eklenerek son ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplanmalıdır. Zamanaşımı def"inin ileri sürülmesi halinde önceki çalışma sonrasında ara verilen dönem on yılı aşmışsa, önceki hizmet bakımından kıdem tazminatı hesaplanması mümkün olmaz.
Davacının aralıklı çalışmalarının her birinin iş sözleşmesinin feshi ile sonlanıp sonlanmadığı belirlenmeli ve bu feshe göre işçiye kanuni haklarının ödenip ödenmediği tespit olunmalıdır. Feshe göre işçilik haklarının ödendiği belirlendiğinde, önceki çalışmalarının tasfiye edildiği kabul edilmeli ve tazminat hesabı açısında daha sonraki çalışma süresine eklenmemelidir. Ancak yapılan ödemelerin kanuni hakların altında kaldığının anlaşılması halinde yine tasfiye esası benimsenmekle birlikte zamanaşımı def"i sebebiyle zamanaşımına uğramamış dönem için belirlenen fark alacaklar, her bir dönem ücretine göre belirlenmeli ve istekler yönünden karar verilmelidir.
İşçinin iş sözleşmesi feshedilmediği halde çeşitli sebeplerle kıdem tazminatı adı altında yapılan ödemeler avans niteliğinde sayılmalıdır. İşçinin iş sözleşmesinin feshinde kıdem tazminatına hak kazanılması durumunda, işyeri ya da işyerlerinde geçen tüm hizmet sürelerine göre kıdem tazminatı hesaplanmalı, daha önce avans olarak ödenen miktar kanuni faiziyle birlikte mahsup edilmelidir.
Somut olayda; mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği ve dosyadaki delil ve belgelerin değerlendirilmesinde hukuki hataya düşen bilirkişi raporuna itibarla sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamı yönünden, her bir çalışma dönemi ve her bir çalışma dönemine ilişkin sunulan ibraname, ödeme belgesi veya banka kaydı açışından ayrı ayrı değerlendirme yapılmalı ve hizmetlerin tasfiye edilip edilmediği belirlenmelidir.
Davacının 04.11.1982-05.11.1983 tarihleri arasındaki çalışması bakımından, davacının 05.11.1983 tarihli dilekçe ile askerlik sebebi ile işten ayrılmak istediğini belirttiği, işten ayrılma formunda da askerlik sebebi ile ayrıldığının yazıldığı, 05.11.2013 tarihli ve işçi tarafından ihtirazı kayıtsız olarak imzalanmış olan “ibraname- feragatname” başlıklı ibranamede ise izin ücreti ile kıdem ve ihbar tazminatını aldığının yazılı olduğu, ibranamenin savunma ile çelişmediği, bu dönemde bir kısım iznini de kullandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının bu dönem çalışmasının tasfiye edildiğinin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davacının 15.08.1989-03.03.1990 tarihleri arasındaki çalışması bakımından, dosyaya sunulmuş bir ibraname veya ödeme belgesi bulunmamaktadır. Davacının 09.03.1990-27.11.1992 tarihleri arasındaki çalışması bakımından ise, işten ayrılma formunda davacının 15.08.1989-03.03.1990 tarihleri arasındaki 197 günlük çalışma süresinin kıdemine dahil edildiği belirtilmiş olup bu iki dönemin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. 27.11.1992 tarihinde sona eren çalışma için, davacıya “ücret bordrosu” başlıklı toplu olarak düzenlenen ve her bir kalem için ayrı ayrı tutarların yer alıp her bir tutarın karşılığının davacı tarafından imzalandığı bordro ile kıdem ve ihbar tazminatı ile izin ücreti ödendiği, 27.11.1992 tarihli ve işçi tarafından ihtirazı kayıtsız olarak imzalanmış olan ve miktar içermeyen ibranamede de izin ücreti ve kıdem ve ihbar tazminatını aldığının yazılı olduğu, bu dönemde bir kısım iznini de kullandığı ve davacının bir sonraki çalışmasının 23.07.1993 tarihinde başladığı sabittir. Bu durumda davacının 15.08.1989-03.03.1990 ve 09.03.1990-27.11.1992 tarihleri arasındaki çalışmalarının ibraname ile tasfiye edildiğinin kabulü gerekir. Dava tarihi itibariyle tasfiye tarihinden itibaren on yıllık zamanaşımı süresi de dolduğuna göre, belirtilen dönemlerin tazminata esas süreye eklenmemesi gerekir.
Davacının 23.07.1993-25.04.1994 tarihleri arasındaki çalışması bakımından, davacıya “ücret bordrosu” başlıklı toplu olarak düzenlenen ve her bir kalem için ayrı ayrı tutarların yer alıp her bir tutarın karşılığının davacı tarafından imzalandığı bordro ile kıdem ve ihbar tazminatı ile izin ücreti ödendiği, aynı zamanda 25.04.1994 tarihli ve işçi tarafından ihtirazı kayıtsız olarak imzalanmış olan ve miktar içermeyen ibranamede de izin ücreti ve kıdem ve ihbar tazminatını aldığının yazılı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının 23.07.1993-25.04.1994 tarihleri arasındaki çalışmasının ibraname ile tasfiye edildiğinin kabulü gerekir. Dava tarihi itibariyle tasfiye tarihinden itibaren on yıllık zamanaşımı süresi de dolduğuna göre, belirtilen dönemin tazminata esas süreye eklenmemesi gerekir.
Davacının 01.02.1995-25.07.1996 tarihleri arasındaki çalışması bakımından, 10.07.1996 tarihinde tebliğ edilen “ihbar öneli” başlıklı yazı ile dört hafta ihbar öneli verildiği, davacı tarafından verilen 24.07.1996 tarihli dilekçe ile ihbar öneli dolmadan uygun görülecek bir tarihte Türkiye"ye gönderilmek istendiği, 25.07.1996 tarihi itibari ile de bu dönem çalışmasının son bulduğu; belirtilen dönem için 25.07.1996 tarihli ve imzalı olan “ibraname- feragatname” başlıklı belge ile kıdem tazminatı ve izin ücreti ödendiği, söz konusu belgenin belirtilen tutarlar oranında makbuz hükmünde olduğu anlaşılmaktadır. Davacının önceki dönem çalışması tasfiye edilerek sona erdiği için 01.02.1995-25.07.1996 tarihleri arasındaki çalışması ayrı olarak değerlendirilmelidir. Bu durumda anılan tarihler arasındaki çalışması için verilen dört haftalık ihbar öneli usulüne uygundur. Davacının 01.02.1995-25.07.1996 tarihleri arasındaki çalışmasının ihbar öneli verilerek ve kıdem tazminatı ile izin ücreti ödenerek tasfiye edildiğinin kabulü gerekir. Dava tarihi itibariyle tasfiye tarihinden itibaren on yıllık zamanaşımı süresi dolduğuna göre, yapılan ödemenin alacakları tam olarak karşılayıp karşılamadığının da bir önemi yoktur. Belirtilen dönemin tazminata esas süreye eklenmemesi gerekir.
Davacının 10.09.1996-11.09.1997 tarihleri arasındaki çalışması bakımından, işçi tarafından ihtirazı kayıtsız imzalanan ve kıdem ve ihbar tazminatı ile izin ücreti bakımından miktar içeren 11.09.2007 tarihli ibraname bulunduğu, söz konusu belgenin belirtilen tutarlar oranında makbuz hükmünde olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının 10.09.1996-11.09.1997 tarihleri arasındaki çalışmasının tasfiye edildiğinin kabulü gerekir. Dava tarihi itibariyle tasfiye tarihinden itibaren on yıllık zamanaşımı süresi dolduğuna göre, yapılan ödemenin alacakları tam olarak karşılayıp karşılamadığının da bir önemi yoktur. Belirtilen dönemin tazminata esas süreye eklenmemesi gerekir.
Davacının 30.06.1998-26.10.1998 tarihleri arasındaki çalışması bakımından, davacı tarafından imzalanmış olan 19.10.1998 tarihli ve “ibraname- feragatname” başlıklı belge ile ihbar tazminatı ödendiği, söz konusu belgenin belirtilen tutar oranında makbuz hükmünde olduğu anlaşılmaktadır. Davacının bu dönem çalışması yönünden kıdem tazminatı ve izin ücretine hak kazanmadığı dikkate alındığında, davacının 30.06.1998-26.10.1998 tarihleri arasındaki çalışmasının tasfiye edildiğinin kabulü gerekir. Dava tarihi itibariyle tasfiye tarihinden itibaren on yıllık zamanaşımı süresi dolduğuna göre, yapılan ödemenin alacağı tam olarak karşılayıp karşılamadığının da bir önemi yoktur. Belirtilen dönemin tazminata esas süreye eklenmemesi gerekir.
Davacının 18.07.2000-24.04.2001 tarihleri arasındaki çalışması bakımından, 27.03.2001 tarihinde tebliğ edilen “ihbar öneli” başlıklı yazı ile dört hafta ihbar öneli verildiği, aynı zamanda ihbar tazminatı hesabı da yapıldığı, ancak davacıya ihbar tazminatı ödendiğine dair belge bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacının bu dönem çalışma süresine göre dört hafta ihbar öneli usulüne uygundur. Davacının bu dönem çalışması yönünden kıdem tazminatı ve izin ücretine hak kazanmadığı dikkate alındığında, davacının 18.07.2000-24.04.2001 tarihleri arasındaki çalışmasının da tasfiye edildiğinin kabulü gerekir. Verilen ihbar öneli de usulüne uygun olduğuna göre; belirtilen dönemin tazminata esas süreye eklenmemesi gerekir.
Davacının son dönem çalışması 01.02.2006-22.02.2008 tarihleri arasında gerçekleşmiş olup, son bordroda kıdem ve ihbar tazminatı ile izin ücreti tahakkuk ettirildiği, bordro imzasız ise de bordroda tahakkuk ettirilen tutarın davacının Garanti Bankası"ndaki USD hesabına yatırıldığı anlaşılmaktadır.
Tüm delil ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde sonuç olarak; davacının 01.02.2006-22.02.2008 tarihleri arasındaki son dönem çalışmasına eklenecek tasfiye edilmemiş herhangi bir çalışması bulunmamaktadır. Dava konusu alacaklar bakımından son dönem hizmet süresine göre hesaplama yapılmalı, yapılan ödeme hesaplanan tutarlardan mahsup edilmelidir. Zira izin alacağı bakımından da en son tasfiye edilen dönemden sonra beş yıllık zamanaşımı süresi dolmuştur.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.