Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/874
Karar No: 2016/4010
Karar Tarihi: 16.02.2016

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2016/874 Esas 2016/4010 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2016/874 E.  ,  2016/4010 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme, bozmaya uyarak isteği kısmen hüküm altına almıştır.
    Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı, davalıya ait yurt içi ve yurt dışı şantiyelerinde aralıklarla boya ve kumlama ustası olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ve haklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile izin alacaklarını istemiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, zamanaşımı def"ini ileri sürmüş, ayrıca husumet itirazında bulunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Kararın taraflarca temyizi üzerine Dairemizce, davacının aralıklı olan ve farklı şekillerde sona eren çalışmalarının tasfiye edilmiş mi kabul edileceği yoksa son dönem hizmet süresine eklenmesi mi gerektiği yönünde sunulan belgeler de dikkate inceleme ve değerlendirme yapılması gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozmaya uyan mahkemece, bilirkişiden ek rapor aldırılmış ve aldırılan rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Kararı davacı ve davalı temyiz etmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacıya dava konusu alacaklar ile ilgili yapılan ödemeler ve davacının aralıklı önceki dönem çalışmalarının kıdem tazminatına esas sürenin tespitinde nazara alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.
    4857 sayılı İş Kanunu"nun 120. maddesi uyarınca yürürlüğü devam eden mülga 1475 sayılı İş Kanunu"nun 14/2. maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında da işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi hizmet birleştirmesi için gerekli bir şarttır. İşçinin önceki çalışmaları sebebiyle kıdem tazminatı ödenmişse, aynı dönem için iki defa kıdem tazminatı ödenemeyeceğinden, tasfiye edilen dönemin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması mümkün olmaz. Ancak, aynı işverene ait bir ya da değişik işyerlerinde çalışılan süre için kıdem tazminatı ödenmemişse, bu süre aynı işverende geçen sonraki hizmet süresine eklenerek son ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplanmalıdır. Zamanaşımı def"inin ileri sürülmesi halinde önceki çalışma sonrasında ara verilen dönem on yılı aşmışsa, önceki hizmet bakımından kıdem tazminatı hesaplanması mümkün olmaz.
    Davacının aralıklı çalışmalarının her birinin iş sözleşmesinin feshi ile sonlanıp sonlanmadığı belirlenmeli ve bu feshe göre işçiye kanuni haklarının ödenip ödenmediği tespit olunmalıdır. Feshe göre işçilik haklarının ödendiği belirlendiğinde, önceki çalışmalarının tasfiye edildiği kabul edilmeli ve tazminat hesabı açısında daha sonraki çalışma süresine eklenmemelidir. Ancak yapılan ödemelerin kanuni hakların altında kaldığının anlaşılması halinde yine tasfiye esası benimsenmekle birlikte zamanaşımı def"i sebebiyle zamanaşımına uğramamış dönem için belirlenen fark alacaklar, her bir dönem ücretine göre belirlenmeli ve istekler yönünden karar verilmelidir.
    İşçinin iş sözleşmesi feshedilmediği halde çeşitli sebeplerle kıdem tazminatı adı altında yapılan ödemeler avans niteliğinde sayılmalıdır. İşçinin iş sözleşmesinin feshinde kıdem tazminatına hak kazanılması durumunda, işyeri ya da işyerlerinde geçen tüm hizmet sürelerine göre kıdem tazminatı hesaplanmalı, daha önce avans olarak ödenen miktar kanuni faiziyle birlikte mahsup edilmelidir.
    Somut olayda; mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği ve dosyadaki delil ve belgelerin değerlendirilmesinde hukuki hataya düşen bilirkişi raporuna itibarla sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamı yönünden, her bir çalışma dönemi ve her bir çalışma dönemine ilişkin sunulan ibraname, ödeme belgesi veya banka kaydı açışından ayrı ayrı değerlendirme yapılmalı ve hizmetlerin tasfiye edilip edilmediği belirlenmelidir.
    Davacının 09.06.1987-09.04.1989 tarihleri arasındaki çalışma bakımından; davacıya “ücret bordrosu” başlıklı toplu olarak düzenlenen ve her bir kalem için ayrı ayrı tutarların yer alıp her bir tutarın karşılığının davacı tarafından imzalandığı bordro ile kıdem ve ihbar tazminatı ile izin ücreti ödendiği ve davacının bir sonraki çalışmasının 17.08.1989 tarihinde başladığı sabittir. Bu durumda davacının 09.06.1987-09.04.1989 tarihleri arasındaki çalışmasının tasfiye edildiğinin kabulü gerekir. Dava tarihi itibariyle tasfiye tarihinden itibaren on yıllık zamanaşımı süresi dolduğuna göre, yapılan ödemenin alacakları tam olarak karşılayıp karşılamadığının ve ödemenin TL üzerinden mi yoksa USD üzerinden mi yapıldığının da bir önemi yoktur. Belirtilen dönemin tazminata esas süreye eklenmemesi gerekir.
    Davacının 17.08.1989-05.03.1990, 03.10.1990-22.01.1992 ve 10.01.1995- 10.04.1995 tarihleri arasındaki üç dönem çalışması bakımından ise, dosyaya sunulmuş bir ibraname veya ödeme belgesi bulunmamaktadır. Bu sebeple bu dönemlerin tazminata esas süreye eklenmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Davacının 25.04.1995-25.07.1996 tarihleri arasındaki çalışması bakımından; davacıya 10.07.1996 tarihinde tebliğ edilen “ihbar öneli” başlıklı yazı ile dört hafta ihbar öneli verildiği, davacı tarafından verilen 24.07.1996 tarihli dilekçe ile ihbar öneli dolmadan uygun görülecek bir tarihte Türkiye"ye gönderilmek istendiği, 25.07.1996 tarihi itibari ile de bu dönem çalışmasının son bulduğu; belirtilen dönem için 25.07.1996 tarihli ve imzalı olan “ibraname-feragatname” başlıklı belge ile kıdem tazminatı ve izin ücreti ödendiği, söz konusu belgenin belirtilen tutarlar oranında makbuz hükmünde olduğu anlaşılmaktadır. Bu dönem çalışmasının ayrı olarak değerlendirilmesi halinde verilen dört haftalık ihbar öneli usulüne uygundur. Ancak, davacının bir önceki dönem çalışması 10.04.1995 tarihinde sona ermiş olup, önceki sona eren çalışmadan on beş gün gibi kısa bir süre sonra başlayan bu dönem çalışmasının ayrı bir çalışma olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. 10.01.1995-10.04.1995 ve 25.04.1995-25.07.1996 tarihleri arasındaki çalışmalar birlikte değerlendirildiğinde, davacının çalışma süresine göre altı haftalık ihbar öneline hak kazandığı tartışmasıdır. Bu durumda işçiye verilen dört haftalık ihbar öneli usulüne uygun olmayıp, bu dönemin tasfiye edildiğinden söz edilemez. Bu sebeplerle; davacının 25.04.1995-25.07.1996 tarihleri arasındaki çalışmasının tasfiye edilmediğinin kabulü ile son dönem hizmet süresine eklenmesinde bir isabetsizlik bulunmaktadır. Yapılan ödemeler faiziyle birlikte mahsup edilmelidir.
    Davacının 10.09.1996-09.03.1997 tarihleri arasındaki çalışması bakımından, dosyaya sunulmuş bir ibraname veya ödeme belgesi bulunmamaktadır. Bu sebeple, bu dönemin tazminata esas süreye eklenmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Davacının 17.03.1999-17.04.2000 tarihleri arasındaki çalışması bakımından, davacı tarafından imzalanmış olan 17.04.2000 tarihli ve “ibraname-feragatname” başlıklı belge ile kıdem ve ihbar tazminatı ile izin ücreti ödendiği, söz konusu belgenin belirtilen tutarlar oranında makbuz hükmünde olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacının 17.03.1999-17.04.2000 tarihleri arasındaki çalışmasının tasfiye edildiğinin kabulü gerekir. Dava tarihi itibariyle tasfiye tarihinden itibaren on yıllık zamanaşımı süresi dolduğuna göre, yapılan ödemenin alacakları tam olarak karşılayıp karşılamadığının da bir önemi yoktur. Belirtilen dönemin tazminata esas süreye eklenmemesi gerekir.
    Davacının 17.01.2001-31.08.2001 ve 25.03.2003 -26.03.2004 tarihleri arasındaki çalışmaları bakımından, dosyaya sunulmuş bir ibraname veya ödeme belgesi bulunmamaktadır. Bu sebeple, bu dönemlerin tazminata esas süreye eklenmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Davacının son dönem çalışması ise 03.11.2006-29.07.2008 tarihleri arasında gerçekleşmiş olup, bu dönem bakımından 29.07.2008 tarihli ve işçi tarafından imzalanmış olan “ücret, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve senelik izin bordrosu” başlıklı bordro ile kıdem ve ihbar tazminatı ile izin ücreti ödemesi yapıldığı anlaşılmaktadır.
    Tüm delil ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde sonuç olarak; davacının 03.11.2006-29.07.2008 tarihleri arasındaki son dönem çalışmasına 17.08.1989-05.03.1990, 03.10.1990-22.01.1992, 10.01.1995-10.04.1995, 25.04.1995-25.07.1996, 10.09.1996- 09.03.1997, 17.01.2001-31.08.2001 ve 25.03.2003 – 26.03.2004 tarihleri arasındaki çalışma süreleri eklenmeli, dava konusu alacaklar buna göre son ücret üzerinden hesaplandıktan sonra davacıya son dönem çalışması için 29.07.2008 tarihli ibraname ile yapılan ödemeler mahsup edilmeli, 25.07.1996 tarihli “ibraname-feragatname” başlıklı belge ile yapılan ödemeler ise faiziyle birlikte mahsup edilerek, bakiye alacaklar hüküm altına alınmalıdır.
    Sonuç:
    Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi